Güncelleme Tarihi:
Güneyin acılı akşamları
3 GÜN sonra Öğretmenler Günü. Bu nedenle bugün öğretmen şairlerimizin şiirlerine ağırlık vereceğiz ve bir öğretmen şairimizden söz edeceğiz: ÜNAL Şöhret Dirlik. O, yalnız bir şair değil, bir eğitimci, bir araştırmacı, bir derlemeci. Fethiye'de yaşıyor. Güney'de nerede bir sanat etkinliği varsa, orada Ünal Şöhret Dirlik var. Şiir yazıyor, radyo-TV'lerde şiir programları düzenliyor, halk geleneklerine ilişkin derlemeler yapıyor. Bu güne kadar 8 kitap yayınlamış, sayısız da yazı. Dirlik, Köy Enstitüsü'nü görmüş bir öğretmen. Çalışkanlığı, üretkenliği buradan. Meslek yaşamının çoğu dağ köylerinde geçmiş. Büyük kentlere özlemi bundan:
Şimdi güneşli bir Akdeniz şehrindesin
Bense sana hasret bu dağ köyünde
Dağ köyünde, doğayla başbaşadır insan. Doğan ay, batan güneşten başka, başımızı saran amansız sevdadan başka ne bulabilir, üstelik de şairse.
Soluk bir ay doğar birazdan
Batan günle de aramız hoş değil zaten
Bir amansız sevda saracak yine başımı.
demekten başka ne diyebilir... Hep yalnızdır Ünal Şöhret. Dağ köylerindeki uzun gecelerin yalnızlığı tüm şiirini sarar. Denizle dağ arasına sıkışmış şairin dostu martılar ve yalnızlıktır:
Şimdi sevdalı-sessiz
Umutsuz, gözleri yaşlıyım
Yıllar önce nasıl bıraktınsa
Yine öyleyim.
Türkülerimizi söylüyorum
Martılara
Acılı akşamlarında
Güneyin
Dirlik, Fethiyeli Gülüyor'da, yörenin halk mizahını derlemiş. Halkın bilge mizahçılığının çeşitli örnekleri var. Kimi gülünecek, kimi gülerken düşündürecek. İşte bunlardan biri: Dimril taraflarında çok küfürbaz bir adam yaşarmış. Sela verilip de birinin öldüğü ilan edilince ‘‘gidenin anasını satayım’’ dermiş. Bir gün vade erip, kendisi yatağa düşünce, arkadaşı gelmiş başucuna,‘‘Hakkını helal et bizim oğlan gidiyorsun’’ demiş. Yattığı yerde zorla arkasını dönen ölümcül hasta basmış küfürü:‘‘ Kalanın anasını satayım’’
Topal karıncalar gibi
Fethiye'de Halk İnanışları kitabında derlediklerine aynı bölgenin insanları olarak çok da yabancı değiliz. Örneğin ‘‘Gökkuşağının altından geçenler yokluk nedir bilmezmiş’’. Aynı inanış nedeniyle küçükken, nerede gökkuşağı görsek, altından geçmek için bir koşu tuttururduk cümbür cemaat. Biz koştukça, tıpkı hayallerimiz gibi, o uzaklaşır, bir türlü altından geçemezdik. Hepimiz adeta birer topal karıncaydık, geçemeyeceğimizi bile bile yine koşardık.
Şimdi, gökkuşağının altından geçenler yokluk nedir bilir mi bilmez mi, bilemem. Ancak siz bir yerlerde bir gökkuşağı görürseniz, altından geçmeye çalışın. Ne kadar koşsanız da yetişemezsiniz, ama zararı yok. Ona koşarken dünyanın en güzel renklerini içinize doldurup, çocukluğunuzu yeniden yaşayacağınıza garanti veririm. T.K.
HAFTANIN ŞİİRİ
SİZİ YÜREĞİMDE SAKLAMAK DİLEĞİM
Anlıyorum öğretmenim. Beni hüzünlere salmaya
Kararlısınız. Bir veda çiçeği koklatmaya,
Özleminizin durmayan pervanesine kaptırıp
Yelkenlerimi size doğru yol aldırmaya.
Dersinizi dinliyor mu yüzüm, güncenizde
Kitabınızın hangi sayfasında kurumuş gülüm?
Ozanlar toplaşırken dizeleriyle kürsüde,
Sesiniz kulağımda ne güzel kalmış, öğretmenim.
Hangi dağların doruğuna sizinle tırmanmıştım,
Duyacak mıyım rüzgárınızı denizden denize?
Her gün dalıp insan yüzüne, o giz ülkelerinde,
Ellerimde uzaklar ve mercan olsun öğretmenim.
Şu pastoral manzaraya mı gizlemiştiniz beni,
Uçuk sarıdan mavi duygulara mı kaydı gözlerim?
Sandalye bin parça model çocuğun yüzü,
Size gülende de yıldızlar parlıyor, öğretmenim.
Zamanı geldiyse ayrılığın, ne diyebilirim?
Benim dileğim, sizi yüreğimde saklamak.
Üç gün çıkmayın okul merdivenlerini isterseniz,
Dördüncü gün gelip ellerinizden öpeceğim.
Ali İŞÇİMEN
BOZLAK KEDİ VE ÖLÜM
Kaç zamandır inatla bir sevdayı sürerim,
Bilinmedik yüzünde balkıyan sis peçesi.
Yolları ezberden ben hep ona giderim,
İçimde düğüm düğüm bir bozlak cerbezesi.
Sahi o bozlağı ben ilk nerde duymuştum?
Ben ki çağ dışı bir uyumsuzluk delisi,
Kendi ipimi belki kendim çekerim.
Gölgeme dadanmış bir tuhaf güz kedisi,
Her yere peşimden onu da sürüklerim.
Sahi o kediyi ben ilk nerde görmüştüm?
Durmadan garlara garajlara düşerim,
Gayri bilmem ne olur size kalmış gerisi.
Adıma arasıra törenle mum dikerim,
Ölümüme gönülden bir merhaba yenisi.
Sahi o ölümden ben ilk nerde ölmüştüm?
Metin ALTIOK
ÖĞRETMEN OLMAK
Okulların birinde
Öğretmenim, anayım.
Otuzlara, kırklara,
Güvenim, dayanağım.
Bir dünya kurdum sizle,
İçinde binbir çile,
Büyürüm sevginizle
Sevgili yavrularım.
Günüm sizinle başlar,
‘Günaydın öğretmenim’
Gülen gözlerinizde
Dağılır tüm kederim.
Günboyu beni eyler
O sevgi dolu sözler,
Herşey sizinle güzel
Sevgili yavrularım.
Yağar yağmur, eser yel,
Günler, haftalar geçer
Mevsimler sizle güzel
Sevgili yavrularım.
Ayşe, Hüseyin, Güler,
Gönlüm sizleri sever.
Bir ömür böyle geçer,
Sevgili yavrularım.
Gün biter vade dolar
Ayrılık gelir çatar
Kuşlar yuvadan uçar
Sevgili yavrularım!
Sizlersiniz kaderim
Sizden birşey dilerim.
Hep anılmak isterim,
Sevgili yavrularım.
Bilge BASUT
ACI
Öyle zor ki anlatmak
Yalnızlık acısını
Ne mümkün tarif etmek
yürek kanamasını
Neşe ARGUN S.
ANNEM ANNEM
İşte yine hüzün çöktü içime
Çünkü sen yanımda yoksun annem
Hayalini kurup sabaha kadar
Anneciğim diye ağlayıp durdum
Hayatın tadını seninle buldum
Senin yokluğunla sarardım soldum
Yıldızlara bakıp her gece annem
Hayalini kurdum sabaha kadar
Ağladım durdum sabaha kadar
O güzel yüzüne bakamaz oldum
Yumuşak tenini tutamaz oldum
İçim bir hoş oldu sanki bu gece
Sabahlara kadar ağladım durdum
Necla ÇİFTÇİ
ŞANSA BAK
Ne kadar çok yıldız varken
Gökyüzünde
Bir ben kaydım içlerinden
Şansa bak Coşkun KARABULUT
SABAH VE SEN
Sabah rüzgarlarına kapını aç
Geceden kalan hüzünlü bir ağaç
Seyret ağaran güzel tanyerini
Bir daha göremezsin benzerini
İzin ver göğsüne girsin de rüzgar
Açan çiçekler ve ne güzeldir bahar
Bırak kendini sabaha gizleme
Muhteşem güzelliğini sergile
Pencereden giren yel seni sevsin
Evet sen sabahtan daha güzelsin
Metin DİKİŞ