Güncelleme Tarihi:
Yüreğinin söylediği
BANA göre şiirin iki temeli vardır. Biri sanatçının duyması ve duyduğunu söze dökebilmesi. Bu bir yetenek, bizi sanatçıdan ayıran bir özellik. Diğeri de söze, kağıda dökülen duyguların, düşüncelerin bir oya gibi işlenmesi. Yani şiirin işçiliği. Bazı şair, duyduğunu çok güzel yansıtır ak kağıt üstüne, ama işçiliği sevmez. Çalakalem yazar. Bazısının işçiliği iyidir de, ne yapsa olmaz. Hani vermeyince Mabud, ne yapsın Mahmut örneği. Bazısı hem iyi duyar, hem iyi yansıtır, hem de oya gibi işler şiirini duyguların gergefinde. Şair Oğuz Tümbaş bu son cümleden olanlardan. Duyarlı, coşkulu, lirik ve Türkçe'yi temiz kullanıyor:
Kiminde tekmil duygu
Kiminde kan kırmızı zulüm
Ya gül kokulu bahardır
Ya da nar gibi hüzün
Yürektir bu yiğidim
Bir taydır coşkularda
Sevdalarda küheylan
Sakınmaz gözünü
Daldan budaktan
Sürer hışmını kavgalara
Yürektir bu yiğidim
Mesleği gereği, çok gezer, bunun sonucunda da çok gözlemler Tümbaş. Bu da onun şiirine bir avantaj sağlar. Çünkü yalnızca bakanlardan değildir, bakan, gören ve duyanlardandır:
Genç'te, Rahva'da
Nemrut'ta Karacadağ'da
Hem yaşadım hüzünleri
Hem yaşadım sevinçleri
Doğu'da
Büyüttüm özenle
Yüreğimdeki filizi
Tümbaş'ın yüreğinde büyüyen filiz, insan sevgisidir, doğa sevgisidir, bunu şöyle dile getiriverir. İçten, emin ve kararlı. Bunların hepsi topu topu 3 dizede:
Gök sonsuzluğa şiirdir
Sevgili kuşlar
Bunu bilesiniz
Tümbaş, yeteneklerinin farkında ve şiirini oya gibi işliyor. Yani yeteneğine ihanet etmiyor. Okuduğunuzun tepeden tırnağa şiir olduğunu hissediyorsunuz. Bazen şiir yazmamış da, sanki karşınıza geçmiş konuşuyor gibi. Yapmacıksız, rahat:
Gür kaşlarımdan kalktı kahır
Kalktı olağandışı durum
Yüzüm barıştı şafaklarla
Sefalarda yüreğim
Bakma kabardığıma
Sevdamdan gelir yiğitliğim
Bu tabii ki onun şiirin tekniğini, dilini, işçiliğini iyi kotarmasından kaynaklanan bir rahatlık. Bir sanatçının yüzü şafaklarla, ışıklarla barışıksa, eh yaptığı işi de severek yapıyorsa, gerisi kolay. Kendini anlatmasa da olur, ama birinci ağızdan dinlemek daha iyi:
El değil
Bey değil
Sade efendilik
Duyarlığım
Can güzelliğim
Bozulmamış içim benim
Bağımsızlığım
Özgürlüğüm
En saygın gerçekliğim
Bu demokrat kimliğim
Tümbaş, kimliğini böyle açıklıyor da, biz onu yalnızca iyi şairliğinden değil; haberciliğinden, özellikle de İzmir İzmir Dergisi'nde Dost Kitaplar başlığıyla yazdığı kitap tanıtım yazılarından da tanıyoruz. Yalnızca tanımıyoruz, dikkatlice de okuyoruz. Çünkü onun 10-15 satırı geçmeyen tanıtım yazılarına göz attığımızda, sanki kitabı okumuş gibi oluyoruz. Onun içindir ki, Yürek Söylencesi(*)ni okuduktan sonra, bu yazıya nereden başlayacağımı bir türlü bilemedim. Yani tereciye tere satmanın dayanılmaz zorluğu... Ama, kumaş iyi olunca, ilk ilmeği attıktan sonra bir de bakıyorsunuz ki, bitmiş bile... T.K.
(*) Yürek Söylencesi: Oğuz Tümbaş'ın şiirleri. Beşeri Yayınevi. 1998
VAHA
Kuşlar
örselenmiş ruhuma
gagalarıyla örmüşler tebessümü
hüsran yazmışlar tren biletimin üstüne
çocuk
sil yaşlarını
yum gözlerini ve uyu
sakın uyanma
çünkü birazdan
rüyanda göreceksin bizi
mardin kalesi'nden yuvarlanıp
gelincik tarlalarında
elele gezindiğimiz
dönekliğini unutmadım bulutların
sarıl bana bırakma
hemen kaçalım
birazdan bizi kuşatacaklar
sevgimizi dağıtacaklar
kıskanacaklar tebessümünü
çöllere götürüp kurutacaklar
yarınları kimselere bırakmam
kalbime kilitlemişim gözlerini
seni benden ayırtmam
yağmur yağıyor
yağsın
tren biletim ikimizindir
sensiz yola çıkmam
vefasızlıklardan çok çektim
kanı kurumadı henüz insan yaralarının
dostluklarını hiç unutur muyum
gecelerimi bırakmayan yarasaların
sen istediklerinle vedalaş
benim kimsem yok
bak kampana bizi uyarıyor
trenin düdüğü son defa çalıyor
işte bavulumu bile bırakıyorum
yanıma yalnızca seni alıyorum
çocuk
dönekliğini unutmadım bulutların
boynuma sarıl
bırakma
insanlar geliyor
hemen kaçalım
Aykut POTUROĞLU
ATATÜRK'ÜN SESİ
Her yıl Cumhuriyet Bayramı'nda
Atatürk'ün sesini duyar gibi olurum.
Bir memleket yaratan sesini
Okulda, fabrikada, tarlada
Kışlada, Mehmetçik'in dudağında
Dalgalanan bayrakta O'nun sesi
Bir bulut gibi dolaşır üstümüzde gölgesi...
Her yıl Cumhuriyet Bayramı'nda
Vatanın hür göklerinde dalga dalga
Köy köy, şehir şehir
Atamın sesi yükselir...
Sadık ŞARKAYA
Haftanın şiiri
YİTİK ŞEYLER
Sonsuzun derinliğinde
Yakaladığımız gizemleri
Yitirdik
Zamanın yüreğinde
Ve
Söz birliği etmişçesine
Ve belki bilmeden
Belki de istemeden
Bitirmeye çalıştık tüm güzellikleri
Ve kırık aynalardaki görüntülerde
Kaybolan kişilikleri
Aramaya gayret etmedik
Bir şeyler bekledik
Zaman aşımlarında
Yitirdiğimiz umutlardan
Çok şey bekledik
değiştirdik
Zaman mekan ve sevgi
Üçgeninin boyutlarını
Her birine
Hak ettikleri değerleri vermeden
Bilinmesi gerekeni bilmedin
Ve karabasan ağırlığında
Dinledik
Geçmişin ayak seslerini
Ve
İçimizde duymadığımız neşeleri
Göstermelik çılgınlıklarda yineledik
Yakalamak istedik zamanı umarsızca
Arsız sevdalarda eskittik
güzelim sevgileri
Umut çaputları bağlayıp kuru dallara
baharların açmasını bekledik
Bir küçük mum yeterdi
aydınlatmaya kalplerimiz
birer kibrit çakmayı
Beceremedik.
Nevin KONUK
SANCI
Rahat koymaz geceleri,
Kıpırdanır içimde
Bir sancı.
Keskin bir bıçak sanki,
Ta... Kalbime dayanır
Ucu.
Gelsen! Diyorum,
O bitmeyen yollardan.
Dönsen!Diyorum
Kıvrımlı dönemeçlerden,
Koşsan!Diyorum,
Sarılsan!
Öpsen!
Çöllenmiş dudaklarımdan.
Okşasan!
Çatlamış topraklar misali
Tenimi.
Söylesen! Yarım kalan
Şarkımı.
Dönsen! Diyorum,
Gelsen!
O, bitmeyen karanlıklardan.
Yeter!..
Dinsin
Bu sancı
Bilge BASUT
YANIMDA DEĞİLSİN
Şimdi yanımda değilsin
Varlığına bel bağladım
senin ellerin sandım da ellerimi
Öptüm, öptüm, ağladım
Akşamlar bin yıllık hüzün verirdi
Uzanmazdı bana bir tek el
İster bölünmüş ol, isterse bütün
Ama gel...
Unutturmadı seni yıllanmış
şaraptaki tat
Bana sarıl ve anlat
Nerede eski günüm
Nerede şimdiki hüznüm
Şarkıları unutalı
Senden yana öksüzüm.
Ufuk KUZCU
YETMEZ Mİ
Uyku yok gözlerimde
Bela gözlerin var, yetmez mi
Uyutmayan
bazen de unutturmayan
Adın yok sözlerimde
Gülüşünde izlerin var, yetmez mi
Güldürmeyen
çoğu zaman alıp götüren.
Kokun yok bedenimde
Dudağımda dişlerin var, yetmez mi
Silinmeyen
bazen de seviştirmeyen.
Sitem yok yüreğimde
Resimlere ağlamam var, yetmez mi
Pişman eden
ve her gün binlerce öldüren.
Hüseyin ÖZER
USULCACIK
Bir gece yarısı
Sen uyurken
Usulcacık
Gül yanaklarından öpeceğim.
Yüzünde huzuru okumak
Sonra saçlarına dokunmak...
Ve Tanrı'ma açıp ellerimi
Mutlu olmanı isteyeceğim.
Dost düşman görmeden
Doğacak güne haber vermeden
Bir gece yarısı
Sen uyurken
Usulcacık
Alıp başımı gideceğim...
Bedri APPAK
YAŞ DÖKTÜĞÜM
Kayan yıldızların arkasından ağlayan
Bir çocuk gibi baktım giden günlerime
Aldandım bir çok dostun sahte sözlerine
Onlara zulmetsin benim yerime zaman...
Şiirlerim mısralarımda ağlayandı
Okununca kalplerimizi parçaladı
Sonra sayfalarda hazince karalandı
Arayıp soran yok ki, kül olup yandı...
Aşk kalbimde hançer, sıla içimde düğüm,
Beden yangınlar içinde yanık, söküğüm
Depremden çıkanlar gibi harap, çöküğüm
Değildir bunlar aşk uğruna yaş döktüğüm...
Metin DİKİŞ
SEN-BEN-BİZ
Üç beş sayfa koydum masaya
Bir de kalem aldım elime
Bir sayfa benim
Bir sayfa senin
Son sayfa da bizimdi
Beni bir satırda anlattım
Seni bir sayfada
Bizim sayfamız boş kaldı
Kalemden kıskandım
Kağıttan kıskandım
O boş sayfanın yerine
Bize ait herşeyi
Kalbime yazdım
Eser ASLANLI