Şifalı bitki zehir olmasın

Güncelleme Tarihi:

Şifalı bitki zehir olmasın
Oluşturulma Tarihi: Haziran 01, 2007 23:12

/images/100/0x0/56794c30f018fb32748b9c41
DOKUZ Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı ve Klinik Toksikoloji Bilim Dalı Başkanı, İlaç ve Zehir Danışma Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Yeşim Tunçok, son dönemlerde çok yaygın kullanılan bitkisel kökenli zayıflama maddelerine karşı uyardı. Tarım Bakanlığı izni ile getirilen ve bitkisel kökenli olduğu için güvenle kullanılabileceği iddia edilen maddelerin ciddi zarar verebileceğini vurgulayan Tunçok, "Bu maddeler ilaç özelliği taşımıyor" dedi. KLİNİK DENEY ŞARTBir maddenin ilaç olabilmesi için, klinik öncesi deneyler dediğimiz araştırmalar kapsamında hayvanların çeşitli doku ve organlarında yararlı olup olmadığı test edilmesi gerektiğini belirten Prof. Tunçok, "Bu dönemde ilacın zehirleyici etkisi olup olmadığı da yine hayvanlarda yapılan deneylerde araştırılır. Bu testlerde etkili bulunan ve zararlı etkileri olmayan maddeler sağlıklı gönüllüler ve hastalarda yapılan klinik araştırmalarda da etkili ve güvenli bulunduktan sonra sağlık otoritelerinden alınan izinler ile kullanıma girer. Bu, çok uzun ve pahalı bir süreçtir. En az on yıl sürer. Bu nedenlerle piyasada satılan ve ilaç denilen madde "ilaç" olarak değerlendirilmemelidir" dedi.0232 - 4123939ALO ZEHiRLENDiMHATTI HiZMETTEDokuz Eylül Üniversitesi İlaç ve Zehir Danışma Merkezi’nin arı sokmasından ilaç zehirlenmesine kadar birçok olayda danışmanlık yaptığı ve hastalara tedavi konusunda yönlendirici olduğu belirtildi. Bitkilerin de insanları zehirleyebildiğini belirten uzmanlar, klinik deneylerle şifa olduğu kanıtlanmamış bitkilerin tüketilmemesini önerdi. Bir bitkinin şifalı olup olmadığının belirlenebilmesi için klinik araştırmalarının yapılmasını gerektiğini belirten Prof. Dr. Tunçok, "Rastgele alınan bitkiler, tedavi içerdikleri bazı maddelerle insan vücuduna direkt olarak zarar verebildikleri gibi, kullanan kişinin aldığı diğer ilaçların etkisini azaltıp artırarak tedavinin başarısızlığına ya da zehirlenmelere neden olabiliyor" dedi. Prof. Tunçok, "Dokuz Eylül Üniversitesi İlaç ve Zehir Danışma Merkezi olarak (0-232-4123939) toplumdaki bireylerin; kimler tarafından, nerede ve hangi koşullarda üretildiği belli olmayan bitkisel kökenli zayıflama ilaçlarını kesinlikle kullanmamasını öneriyoruz" dedi.Kalbinize iyi bakınİNSANLARIN en hayati organı olan kalplerine yeterince önem vermemesi yüzünden kalp hastalıklarının arttığını belirten Türkiye Kalp ve Sağlık Vakfı (TÜSAV) Kurucu Başkanı Prof. Öztekin Oto, "Kimse Akdeniz mutfağının ve zeytinyağının yüzüne bakmıyor. Bu da kalp hastalıklarını tetikliyor" dedi.Oto, insanların yaşam biçimlerindeki bazı yanlışlık ve eksikliklerin kalp ve damarlar açısından son derece zararlı sonuçlar doğurduğunu söyleyerek, şöyle konuştu; "Türkiye’de sigara çok ciddi bir sorun. Kan yağlarının yüksek olması, şişmanlık, kalıtım, şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kalp ve damar hastalıklarının en önemli sebepleri arasında. Ancak sigara bu sebeplerin arasında en önemli yeri tutuyor. Avrupa ve ABD’de tüm yaş gruplarında sigara kullanımı azalmışken, Türkiye’de bunu söylemek pek mümkün değil. Pasif içicilik konusunda da Türkiye yine ön sıralarda yer alıyor. Özellikle kapalı ortamlarda sigara içmeyenler, içenler kadar zarar görüyor. Yasalar yavaş yavaş etkinleştirildikçe bu azalacak.GÖĞÜS AĞRISINICİDDİYE ALINGöğüs ağrısı olan kişilerin, bunu "geçici" diye düşünerek önemsemediğini, bunun yapılacak en büyük hata olduğunu anlatan Prof. Dr. Öztekin Oto, Türkiye’nin dünyaca ünlü "Akdeniz Mutfağı"ndan yararlanılması gerektiğini söyledi. Oto, "İzmir’de yüzlerce Gaziantep, Urfa ve Adana kebapçısı var. İzmir’in sağlıklı, zeytinyağı kültürü ile harmanlanmış bir mutfağı varken, bol yağlı ve salçalı, pidelerle destekli kebap kültürüne nasıl boyun eğildi anlamak mümkün değil. Kalbini düşünen zeytinyağı tüketmeli" dedi.Horlama kuyruĞuİZMİR’de ilk kez Dokuz Eylül Üniversitesi’nde açılan, daha sonra Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Hastanesi’nde hizmeti giren uyku merkezlerine talep patlaması olunca, tıp merkezleri de bu alana yöneldi. Buca Tıp Merkezi’nde hizmete giren uyku merkezi bir ay sonraya, DEÜ ve Suat Seren’de ise 2008 yılına gün veriliyor. Buca Tıp Merkezi’nin Nöroloji Uzmanı Dr. Banu Biçerol, "Horlama, uykuda nefes durması ve gündüz aşırı uyku hali şikayeti ile başvuran hastalara gece boyunca uykuda meydana gelen değişikliklerini inceleyen Polisonnogrofi tetkiki yapıyoruz. Hastanın uykusu kayıt altına alınmakta ve gece boyunca horlama, uykuda nefes durmaları, nefes durmalarının süresi, kandaki oksijen miktarı, nefes durması sırasında kalpte meydana gelen ritm sorunları, uykuda ortaya çıkan bacak hareketleri izleniyor. Tam tanıdan sonra tedavi ile sorunu çözüyoruz" dedi.
Haberin Devamı

<ımg>

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!