Güncelleme Tarihi:
2 bin adet basılan kitap Cumhurbaşkanı, Başbakan, yeni seçilen milletvekilleri, TÜSİAD, Koç Holding, Sabancı Holding, TOBB, Greenpeace ve üniversitelere de gönderildi.
Tarım ve hayvancılıkta büyük problemlerin eşiğinde olduğumuzun altını çizen Yaşar, “Bu cennet vatanın kendi gelecek kuşaklarını besleyebilmesi için ciddi sıkıntıları var” dedi. Genç nüfusun giderek arttığını, güçlü nesiller için kaliteli beslenmeye ihtiyaç bulunduğunu dile getiren Yaşar, kültür balıkçılığının her geçen gün artan sağlıklı beslenme sorununa en ekonomik çözüm olduğunun altını çizdi. Yaşar şu uyarılarda bulundu;
Denizler kirleniyor
“Tatlı su kaynakları azalıyor, akarsulara ve denizlerimize boşaltılan kirleticiler canlı yaşamını tehdit ediyor. Çevresel kirlilik nedeniyle Türkiye’de 1950’den bu yana ticari değere sahip balık çeşidi yüzde 40 azaldı.”
Dünyanın en çok ekmek tüketen protein fakiri toplumlarından biri olmak yerine artık bu tabloyu değişmesi gerektiğinin altını çizen Yaşar, çipura, levrek ve alabalık üreticiliğini artırarak Türk halkının protein eksikliğini gidermenin mümkün olduğunu belirtti. Kültür balıkçılığının protein açığını gidermenin tek yolu olduğunu savunan Yaşar, sözlerini şöyle tamamladı:
“Geçmişte yanlış politikalarla yerli hayvan üreticisi yok edildi. Şimdi fiyatların başını alıp gitmesine, ithal ete muhtaç hale gelmemize şaşmamak lazım. Küçük ya da büyükbaş hayvan varlığımız her geçen gün dramatik biçimde azalıyor. Kanatlı eti ise tekrarlayan küresel salgınların tehdidi altında. 2050’lerde dünya 10 milyara ulaştığında Türkiye’nin nüfusu 100 milyonu geçecek. Yapılan projeksiyonlar bugün yuvarlak hesap 500 bin tonlarda olan balık avcılığının 2050’ye gelindiğinde 150 bin ton gibi acınacak bir noktaya geleceğini gösteriyor. Yeterince hayvansal protein alamayan genç kuşakların akibetini varın siz düşünün. Uzun sözün kısası, piliç, hindi üretimi ve besicilik örneğinde olduğu gibi, balıkçılıkta da ‘yetiştiricilik yapmak’ tek kurtuluş çaremizdir.”