Güncelleme Tarihi:
Elazığ İl Jandarma Komutanlığı’nda görev yapan Jandarma Yarbay Alim Yılmaz, 8 Nisan 2006 tarihinde Arıcak İlçesi Emirli Beldesi’ndeki karakol denetimi sırasında, PKK’lı teröristlerin yola döşediği mayının uzaktan kumandayla patlatılması sonucu şehit düştü. Şehit Yarbay, ardında gözü yaşlı bir eş ve 2 çocuk bırakırken, ailesi de evlat acısıyla sarsıldı. Aradan 9 yıl geçmesine rağmen, emekli asker olan baba Mehmet Yılmaz’ın yüreğindeki acı dinmedi. Yılmaz, yazdığı 214 ayrı şiirinde kahramanlık, özlem, vatan sevgisi ve PKK’ya nefret temalarını işledi.
"ONU ÇOK ÖZLÜYORUM"
Oğlunu kaybettikten sonra kendisini derin bir kuyuya düşmüş gibi hissettiğini anlatan Mehmet Yılmaz, şöyle dedi:
"Onu çok özlüyorum. Hep gurur duydum. İlk şehit olduğu gün yaşadığım acı hala içimde. İlk bir iki ay, geceleri hiç uyuyamadım. Daha sonra uykumda şerit halinde yeşil yazılar görmeye başladım. Eşime gördüğüm rüyaları anlattım. Rüyamda gördüklerimi kaleme aldım. Ortaya şiirler çıktı. Daha önce hayatım boyunca hiç şiir yazmamıştım. Oğlumun şehit olmasının ardından bana garip bir ilham geldi."
Ayrıca şehit babası Yılmaz’ın, Mersin’in Tarsus İlçesi’nde hunharca katledilen Özgecan Aslan için yazdığı ’Güzeller Güzeli Özgecan’ şiiri de duygulandırdı.
KİTABA İSMİNİ VEREN ŞİİR: Acıların Babası
Allah bilir insan olan insanların özünü
Eller gibi yaşayamadım baharımı yazımı
Ağlaya, ağlaya kaybeder oldum iki gözümü
Al ömrümü dedim feleğe, tutturamadım sözümü
* * *
İki elimi açıp kıbleye döndüm yönümü
Tatlı hayaller kurarak, geçirdim ömrümü
Dost bildiklerim yarattı, bana bu zulmü
Gençliğim heder oldu bekler oldum ölümü
* * *
Hep kendi halimle yaşadım, kimseye yoktur sözüm
Kimsenin, malında, namusunda yoktur gözüm
Anamdan doğdu doğalı, hiç gülmedi yüzüm
Kader ne yaptımsa sana bulamadım çözüm
* * *
Dört oğlan iki kız kardeş, bir anadan doğduk
Küçükken biri birilerimizi çok sevdik
Değerli, anam ve babamı kara toprağa verdik
Bizler ise kardeşler arasında, sevgi ve saygıyı çok gördük
* * *
Kimisi baba ocağını terk etti
Bazıları Avustralya’yı yurt etti
Diğerleri ise bunları kendilerine dert etti
Bütün kardeşler ise biri birilerine hasretti
* * *
Artık ihtiyarladım yetmiyor gücüm
Dert çeke, çeke bitmiyor acım
Kolumda serum elimde ilacım
Hasret bıraktılar beni dört oğlan kardeşim ve iki bacım
* * *
Dağım duman duman bulutum kara
Gelse bahar neyler kuru dallara
Bağrımda dertler, yüreğimde yara
Ben de düşmüşüm artık, sonsuza giden yollara
* * *
Yollarım büklüm, büklüm sisteyim her an
Bozguna uğradım, umudum viran
İki göz bir ömür ağlayıp duran
Bütün umutlarım kesildi ne arayanım var, nede soranım
* * *
Feleğin damgası anlımda iz
Dert çekme yolunda en öndeyiz biz
Ömür deryasında vurgun yemişiz
Biz de çaresiz bu feleğe boyun eğmişiz
* * *
Akıl ermez bu dünyanın sıcağından soğuğuna
Hiç bakmazlar insanın sakalından bıyığına
Kimse ömür biçemez insanın sarhoşundan ayığına
Bu dünya fani değil bir gün herkes binecek imamın kayığına
* * *
Talihin çilesi, bitmez sitemim
Saçlarıma kar yağdı buruştu tenim
Ömür deryasında yüzmedi gemim
Biricik oğlumu kaybettim, bu muydu kaderim benim
* * *
Çileli yıllarım beni getirdi dize
Bağlandı umudum beş metre beze
Yıllarca ağladım gözyaşlarım vardı denize
Artık elveda diyorum kardeşlerim size
* * *
Oğlum için yazılmış acı dolu fermanı
Çok koştum yetişemedim kalmadı dizlerimin dermanı
Döner hiç durmadan bu çarkın devranı
Ağabeyinizde gidiyor artık yol alıyor kervanı
* * *
Bu yazdıklarımı sakın eşim duymasın
Allah’a diyorum ki, ikimizi de biri birinin arkasına koymasın
İkimize de şahadet şerbetini birlikte versin
O zaman bütün alemler düğünümüz nasıl oluyormuş görsün
* * *
Mehmet Yılmaz’ım alnıma yazılmış kara yazım
Mezarıma Alanyurt köyüne kazın
Mezar taşıma da Acıların Babası diye yazın
Belki bir gün yolları düşerse okusun iki kızım