Güncelleme Tarihi:
BİR dönem kıyıları kirlettiği gerekçesiyle çevrecilerin hedefindeki kültür balıkçıları, savunmayı bırakıp atağa geçti. 2007’de çıkan tebliğle açık denizlere açılan balıkçılar, hem üretimi artırdı hem de ihracatını... Tepkilerin kaynağının ‘manzaramı kapatmasın’ olduğunu savunarak, kültür balıkçılığının deniz kirliliğinde listenin en sonunda yer aldığına inanan sektör, bugün 235 bin tonluk su ürünleri üretimi gerçekleştiriyor. Sektör, 2014’ü bir önceki yıla kıyasla 23’lük artışla 692 milyon dolarlık ihracatla kapattı.
İzmir Su Ürünleri Yetiştiricileri ve Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Haluk Tuncer ile sektörün son yıllarda yaşadığı sıkıntıları, gelinen son durumu ve hedeflerini konuştuk. Sektörün bir süredir savunmada olduğunu ifade eden Haluk Tuncer, orantısız bir saldırının olduğunu, 2007’de çıkan tebliğ ile bunlardan kurtulduklarını dile getirdi. Haluk Tuncer, şöyle devam etti:
Kirli suda balık yaşamaz
“Açığa çıktık ve çevre anlamında sıkıntımız kalmadı. Zaten kültür balıkçılığının bir zararı yoktu. Bütün dünyada olduğu gibi bizde de denizlerin kirliğinin en büyük nedeni karasal kaynaklı yüzde 90 gibi bir oran var. Denizin içindeki faaliyetlerde de kirliğin en büyük kaynağı petrol araması. Bunu deniz taşımacılığı izliyor. Yani kültür balıkçılığı kirlilik açısından listenin en sonunda. Tabii kıyılarda çiftlik olduğunda organik bir kirlenme riski var. Ama balık üreticisi de kirli bir alanda üretim yapmak istemez.”
Konu manzara kapanmasın
Çevreyle ilgili tartışmaların temelinde kıyının paylaşımın yattığını dile getiren Haluk Tuncer, “Turizmciler bunun başında. Kıyıda sadece turizm olsun istiyorlar. Ufka baktığımızda manzaramız kapanmasın mevzusu. Kirlilik de bunun bahanesi. Şimdi turizm sektörü geliyor, ama o insanlara yedirecek balığı nereden bulacağını sorgulamıyor. Tabii biz de kalkıp yoğun turizmin olduğu bir alanda balıkçılık yapalım demiyoruz” dedi.
KARAYLA BAĞLANTIDA SIKINTI VAR
Açıklara giden çiftliklerin kıyı bağlantısıyla ilgili sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken Tuncer, “İskele dahil kıyıda hiçbir yapılaşmaya izin verilmiyor. Şu anda sektörün en büyük sorunu bu. Çevreye zarar vermeden prefabrik çözümlerle hem balıkların nakli, hem de yemlerin stoklanacağı bir yer istiyoruz. Ayrıca personelin temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir yapı. Ama buna izin verilmiyor. Şu anda kıyılarda derme çatma bir durum var. Hepsi için de yıkım kararı var. Bunun için çözüm bekliyoruz” bilgisini verdi.
ÇİPURA LEVREK SOMONA KARŞI
Türkiye’de son yıllarda ciddi bir somon tüketiminin olduğuna dikkat çeken Haluk Tuncer, ithal edilen balığının yüzde 100’nün kültür olduğunu belirterek, “Kendi sularımızda yetişen levrek ve çipurayı tüketmek yerine yurt dışından gelen somon tercih ediliyor. Biz de somon yeme levrek-çipura ye diyoruz. Boş yere yurt dışına para kaçırmanın anlamı yok. Somona karşı kendi balığımızın tüketilmesini arzu ediyoruz” bilgisini verdi.
SÜREÇ 1.5 YIL
Haluk Tuncer, kültür balıkçılığında üretimin toplu iğne başı büyüklüğünde bir yumurtayla başladığını belirterek, “2 grama ulaştığında balık denize taşınıyor. Bu süreç 4-5 ayda oluyor. 12-13 ayda 300 grama ulaşıyor. 400-500 gramı bulması ise 1,5 yıllık süreç. Yani doğal sürecine yakın büyüme grafiği izliyor. Doğal yemlerle kaliteli bir ürünü tüketiciye sunuyoruz” dedi.
KISA KISA
* Dünya denizlerinde 90 milyon tonluk bir su ürünü kapasitesi var.
* 65 milyon tonlukta akuakültür üretimi bulunuyor. Yani iki balıktan biri kültürden.
* 235 bin tonluk üretime sahip Türkiye, Norveç’ten sonra Avrupa ikincisi.
* 110 bin tonluk levrek ve çipurada ise Avrupa birincisiyiz.
İHRACATIN SEYRİ
------------------
MİKTAR (TON) DEĞER ($)
----------- ----------
2000 25.320 59.655.648
2005 46.344 248.569.917
2010 60.236 360.773.733
2011 71.926 447.823.191
2012 80.022 467.186.007
2013 102.362 563.973.857
2014 116.408 692.847.160