Savaştan aşka uzanan bir yolculuğun romanı

Güncelleme Tarihi:

Savaştan aşka uzanan bir yolculuğun romanı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 30, 2012 00:00

İzmirli yazar Nalan Tuntaş, çevirilerinin yanı sıra edebiyat dünyasında ses getiren eserlerin de sahibi.

Haberin Devamı

 Tuntaş’ın, 1995’te yayınlanan ilk öykü kitabı “İçimdeki Yalnızlık”la başlayan yazarlık serüveni, 1999’da “Baharda Yağmura Özlem” ve 2001’de “Saatin Durduğu An”la devam etti. Nalan Tuntaş, Kazım Karabekir’in yaverliğini yapan dedesi Saffet Kayan’ın yaşamını konu alan “Zor Yıllar”la bir döneme ışık tuttu. Tuntaş, son yıllarda yazdığı “Gölge Kadın” ve “Cahide” romanlarında, özgürlüğünü yaşayamayan, kendisini savunamayan, ekonomik gücü başkalarına bağlı olan kadınları ve maruz kaldıkları baskıyı çarpıcı dille ele aldı. Nalan Tuntaş, bu yıl piyasaya çıkan son kitabı “Arşipel’in Çocukları”nı anlattı. Romanında, savaşın acımasızlığına tanık olan bir adadan, aşkın hiçbir engel tanımadığı gerçeğini gözler önüne seren başka bir adaya yapılan yolculuğun öyküsünü anlattığını söyleyen Tuntaş, ekledi:

Haberin Devamı

Binbaşı Erkal
“Kıbrıs’tan Seren Adası’na... Barış harekâtının bir gece öncesinde, bir çıkarma gemisinde komando erlerinin eğlenmeleriyle başlar. İki top namlusu arasına gerdikleri pankartta ‘Disco Apokalips’ yazmaktadır. Anlamı, ‘kıyamet günü’dür. İşte bu kıyametin öncesinde, korkularını biraz olsun yatıştırmak için türkü söylemektedirler hazırladıkları diskoda. Ertesi gün belki de öleceklerini bile bile. Alt ana güverteye inen merdivenin başında; kısa kır saçlı, geniş omuzlu, uzun boylu bir adam merdiven korkuluğuna yaslanmış onları izliyordur. Gölgesini dev gibi büyüten karartma ışıkları üniformasındaki rütbeleri seçilemez hale getirmiştir. Aşağıda eğlenenler onu fark etmemişlerdir bile. Ertesi gün olacakları düşünmeden, yalnızca yaşadıkları anın tadını çıkarıyorlardır. Bu adam, komando birliğine komuta eden Binbaşı Erkal’dır. Onları uzun süre izledikten sonra gölgesini de merdivenlere taşıyarak basamakları ağır ağır iner, orkestradan bir Ege Zeybeği çalmasını istedikten sonra orta boşlukta diz çöker ve türküyle birlikte zeybeğe ilk adımını atar. Yaşamla ölüm arasındaki kısacık zaman diliminden başlayarak, savaşın anlamsızlığıyla aşkın anlamlılığı arasında geçen süreyi anlatan bir romandır bu.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!