Güncelleme Tarihi:
EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, Türkiye gibi gelirlerinin daha çok Euro, ödemelerinin ise, dolarla olan bir ülke açısından hem küresel hem de ulusal gelişmelere bağlı olarak döviz kurlarındaki artışın olumsuz sonuçlar yarattığını söyledi. Yorgancılar, bu durumun döviz pozisyonu açığı olan firmaların büyük miktarlarda zarar etmesine neden olduğunu kaydederek ABD Merkez Bankası FED’in faiz artırmaya başlaması ve bunun kademeli de olsa devam edeceğini açıklaması ile 2016’da da güçlü dolar senaryosunun geçerli olacağını ortaya konduğunu belirtti. Yorgancılar, şöyle konuştu:
"Türkiye’nin küresel boyutta rekabet gücünü olumsuz etkileyen faktörlerin başında yüksek enflasyon ve buna bağlı olarak oluşan yüksek faiz ortamı gelmektedir. İçerdeki politik gelişmeler, sürekli dalgalanan döviz kurları, geleneksel ihracat pazarlarındaki kaotik ortam ve yükselen kredi faizleri sanayicileri zorlu bir yıl yaşamak durumunda bırakmıştır. Türkiye’de yeni büyüme modeli ve reformların gerçekleştirilme düzeyi, Merkez Bankası’nın faiz ve kur politikaları, asgari ücret artışının yansımaları, dış kaynak girişi, döviz kurları ile terör sorunu ve komşu ülkelerdeki kaotik durumdaki gelişmeler yani jeopolitik risklerin seviyesi belirleyici olacaktır."
Reel sektörün bu yıl, yatırım ve üretimin cazip hale getirilmesi, TL’yi ne aşırı ne de eksik değerlendirmeyen bir kur politikası beklediğini söyleyen Yorgancılar şöyle devam etti:
"Reel sektör, vergi politikaları boyutundan, finans ve gayrimenkul sektörü karşısında uğradığı haksız rekabete karşı korunmalıdır. Mevcut durum itibariyle; belirsizliklerle dolu bir atmosfer altında ve oldukça zor geçecek olan bir yıla giriyoruz. 2016’da gerek bir vatandaş, gerekse bir iş adamı olarak en öncelikli beklentim, barışa kesin biçimde sahip çıkılmasıdır. Savaş çanları duyuldukça belirsizlikler asla azalmayacaktır. Böyle bir ortamda da; ne toplumsal huzurdan, ne de güçlü bir ülkeden bahsetmek mümkündür. Bu nedenle tüm sanayicilerin dikkatli davranması, döviz pozisyonunda açığa düşmemeye özen göstermesi, fiyat rekabetçi alanlar yerine yenilikçilik temelli rekabete yönelmesi önem taşımaktadır."
Hükümet’ten hukuk ve demokrasi standartlarını gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarmak için çaba harcanması, ülkenin en önemli çıpası konumundaki sağlam kamu dengelerinden uzaklaşmaması, eylem planlarını hayata geçirmesi ile komşularla ilişkileri yeniden gözden geçirmesini ve ekonomiden siyasete, sağlıktan eğitime kadar uzanan geniş bir alanda reform adımları atmasını beklediklerini kaydeden Başkan Yorgancılar, Türkiye’nin sürdürülebilir büyümeye ulaşması ve kapsayıcılığının artırılarak çift haneye ulaşan işsizliğe çözüm olacak şekilde sanayiye dayalı bir büyüme modelini hayata geçirmesi gerektiğine dikkat çekti. 2002-2008 döneminde yapılan reformlarla yüzde 6.9 büyümeyi başarmış bir Türkiye tablosu karşısında, 2009 sonrasında yapılamayan reformlarla ortalama yüzde 3 büyüme ile daralan bir Türkiye tablosu çizildiğini kaydeden Yorgancılar şunları söyledi:
"Nüfus artış hızı ve işsizlik oranı dikkate alındığında ortalama yüzde 3 büyüme hızı ile Türkiye; ortalama yüzde 1-2 büyüyen, nüfusu azalan ve işsizlik oranı düşük ülkeler nazarında daha fazla büyümek zorundadır. Yüzde 7 ortalama ile büyüyen, bilgi teknolojilerindeki başarısı ile Hindistan gibi rakiplerimiz karşısında ise koşmak zorundayız. Reel sektörü geliştirmeye yönelik olmayan bir ekonomik model, uzun vadede ne büyüme, ne de istihdam üzerinde işe yarar niteliktedir. Ülkelerin sanayi 4.0 ile akıllı fabrikalara ve akıllı üretime geçtiği bir süreçte; yeni bir sanayi hikayesine yani; yenilikçi ve yaratıcı sanayi politikalarına dünden daha acil ihtiyaç duyuyoruz. Rekabet halinde olduğumuz ülkeler dikkate alındığında gecikmiş de olsak; eylem planları ve strateji belgeler ile bu alana yönelmiş olmamız bizleri gelecek adına umutlandırırken, eylemlerin takvim doğrultusunda gerçekleştirilmesi aradaki açığı kapamamız açısından çok önemlidir. İhtiyatlı iyimserliğimizi korurken, ülkemizin dinamizmine, gücüne yürekten inancımı tekrarlamak isterim."