Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 2007 21:07
Bugün ressam Gülperin Sertdemir’leyiz. Anadolu topraklarında yaşamış Hitit, Asur, Frigya medeniyetlerinden izler taşıyan resimlerinin yanı sıra, Ege Kültür Vakfı’nın logosu, sanat ve kültür festivallerinin afişleri, kitap kapaklarının da yaratıcısı.
Anadolu kültürüne ilginiz nasıl başladı?- Hep Osmanlı dönemine dair sanat çalışmaları yapılıyor. Ben onun öncesinin de araştırılması gerektiğini düşünüyorum. Antik çağ, çok sevdiğim bir dönem. Öğrenciliğimden beri o dönemden ne bulduysam topladım. O dönem sanatı genel olarak benzer özellikler taşıyor.
Araştırmalarınızı nasıl yapıyorsunuz? Kayıt bulmak zor olsa gerek. - Evet, o dönemden görüntü yok. Mısır’da o dönem Anadolu kültürünün izlerine rastladım. Bir Hitit prensesi Mısır’a gelin gittiğinde, gelenek ve göreneklerini taşımış. Mısır’da o dönem olduğu gibi kalmış. İklimleri de müsait. Kum fırtınasıyla hepsi gömülmüş. Bugün boyaları bile duruyor. Fakat Anadolu’da yağma kültürü olduğundan gelen, giden yıkıyor, elle tutulur bir şey yok. Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi var ama yetersiz. Ben bir şeyler okuyorum ve hayal edip resmediyorum.
İzmir bir sanatçıyı besleyebilen bir şehir mi?- İzmir çok güzel, ama imkanlar kısıtlı. Üçüncü büyük şehir dediğimiz İzmir’de her türlü fuar var. Ama sanat fuarı, modern sanat müzesi yok. Batı’da 2. Dünya Savaşı’ndan sonra şehirler onarılırken önce sanat, kültür, opera binaları onarılmış. Müzeler yapılmış. Onlar insanın hayata bağlanmak, heyecan duymak için sanata ne kadar ihtiyacı olduğunun farkında.
Sanatın değerini yeterince anlamıyoruz galiba..- Sanatçı deyince magazinel isimler anlaşılıyor. Böyle olunca plastik sanatlar gelişmiyor, suç, şiddet gelişiyor. İnsanın ruhunu ancak sanat doyurur. Bizim ruhlarımız doyurulmadığından bir heykel koy hemen talan ediyorlar.
KİMSE SANATA YATIRIM YAPMIYORİşin bir de finansal boyutu var. Sanatla geçinmek ne kadar mümkün?- Avrupa’da çok müze var. Tüm ressamları tanıtıyor ve yaşatıyorlar. Ama bizde henüz aracılar, patronaj sistemleri olmadığı için sanat yaşayamıyor. İstikrarlı değil. Bunun için müze kültürü gerekiyor. Çağdaş, yaşayan sanatçıların eserlerinin de yer alacağı ve satılacağı müzeler olmalı. Sanatın daha ulaşılabilir olması gerek. Avrupa’da önemli ressamların tabloları bardaklara, tişörtlere basılıyor.
Siz böyle bir çalışma yaptınız mı?- Vakko ile eşarp koleksiyonu yapmıştık. Vitali Hakko çağdaş Türk ressamlarının resimlerini eşarp ve kravatlara uyguladı. Üç yıl süren bir sergi yaptılar. Sanatın yaşaması adına iyi bir uygulamaydı. Çocuklara sanatı sevdirmek adına çağdaş ressamların hazırladığı bir çocuk boyama kitabı bile yapılabilir.
KADIN FİGÜRLERİNİ BANA BENZETİYORLARResmettiğiniz kadın figürleri sizin fiziksel özelliklerini taşıyor sanki.- Bunu bazen söylüyorlar. Yaptığı iş belki insanın karakterine de yansıyor. Ya da tam tersi. İsteyerek değil ama bakınca çizdiğim figürler beni anımsatıyor. Uzun boylu, uzun boyunlu, siyah saçlı. Bu bilinçaltı. Yaptığın işle çok özdeşleşmenin sonucu belki de.
Resimlerinizde hep kadınlar, bitki ve hayvanlar var. Neden erkekler yok?- Erkek figürünü çok nadir kullandım. Bitki, hayvan ve kadın figürleri kullanıyorum. Anadolu’da bazı simgeler var. Kadın doğurgan olduğu için çok önemli. Üstünlüğü var. O dönemde bir de pornea ve heterialar var. Bunlar hayat kadınları. Heterialar soylu sınıfın, pornailer ise alt sınıfın hayat kadını. Pornailer kırmızı giyiyor diğerleri her rengi giyiyor. Bunların hikayelerini yansıtan kompozisyonlar da yapıyorum.
AŞK KANUN TANIMIYORİlginç hikayelere rastladınız mı o döneme ait?- Evet. Mesela Roma İmparatorluğu kumandanı Perikles kanunlara çok bağlı. Evlilik dışı ilişkileri yasaklıyor. Ama Miletoslu Aspasia’ya aşık olunca kanunu kendisi çiğniyor. Bunu resmettiğim bir çalışmam var.
Siz sadece resim yapmıyor öncesinde yoğun bir araştırma da yapıyorsunuz.. - Her sanatçının kendine özgün sanat felsefesi yaklaşımı olmalı. Bir takım filozofların fikirlerinden yola çıkmak daha çağdaştır. Ben İtalyan filozof Benedotto Croce’nin felsefesinden yola çıktım. O "sanat sezgidir ama mutlaka düşgücü ile beslenir" diyor. Bence de sanatı yorumlayabilmek için mutlaka birikiminiz olmalı.
ATATÜRK SANATA ÇOK ÖNEM VERİRDİÜlkemizde sanatın gelişmesi nerelerde sekteye uğramış?- Maalesef Atatürk’ün o zamanlarda sanata verdiği önemi bile yaşatamadı Türkiye. Atatürk 1932’de halkevlerini açarak plastik sanatların halk ile buluşmasını sağlamış. Devlet sergileri düzenlenmiş. Ressamların eserleri satın alınarak devlet koleksiyonu oluşturuluyormuş. Artık halkevleri diye bir yer yok. Sanatçı ve halk birbirinden çok uzakta...