Güncelleme Tarihi:
Dünyanın bilinen en büyük Dionysos tapınaklarından birinin de bulunduğu bu dev şehirde kamulaştırma yüzünden 2010’a kadar kazı çalışması yapılamadığı ortaya çıktı. Türkiye’nin ilk ‘Cittaslow’ (Sakin Şehir) ünvanlı ilçesi İzmir Seferihisar’da bulunan antik kentin kamulaştırmalarının bir bölümü yapıldıktan sonra kazı çalışmaları ancak başlayabildi. Tarihçilerin, arkeologların, harabeleri gezen turistlerin neden yıllarca dokunulmadığına hayret ettiği kentin ilginç kamulaştırma öyküsünün ilginç bir de kahramanı var.
ANTİK KENTİN TAM GÖBEĞİNDE
Kendini “Teos’un yeni kralı” olarak gören Ergün Güven’in 1981’de gazete ilanıyla aldığı arsası ve barakayı andıran küçük evi antik kentin tam göbeğinde. Binlerce dönüme kurulu tapınak, meclis, tiyatro, agora ve limanın bulunduğu alanda günlük hayatına devam eden, yüzyıllarca büyük medeniyetlerin geçtiği tarihi taşların arasında yaşayan Güven, “Bu küçük cennetin kralı benim. Burası benim yaşam alanım, benim şehrim. Almanya’da uzun yıllar çalıştığım için dil biliyorum. Gelen turistleri gezdiriyorum. Bir taşa bile zarar gelsin istemem. Zaten tapulu olmasına rağmen buradaki küçük evimde 1. derecede SİT olduğu için elektrik, güneş enerjisi bile kullanamıyorum. Kazılar yıllar sürüyor. Benim evime sıra gelen kadar yüzyıllar geçer. Ben burada yaşar giderim” dedi.
MARİA BURAYA GÖMÜLMEK İSTEDİ
Tiyatro, agora, meclis binasına giden yolun, Dionysos Tapınağı’nın bulunduğu alanın tam yanında, şehir surlarının olduğu bölümde duran evi kenti gezen turistlerin de ilgi odağı olan Ergün Güven, hikayesini şöyle anlattı: “Almanya’da büyük bir fabrikada çalışıyordum. Bir Alman hayat arkadaşım vardı, Maria. 1981’de Almanya’da Hürriyet’te bir ilan gördüm. Bu arsa ve damın satılık olduğundan bahsediyordu. Maria’yla birkaç kez görüştükten sonra gelip aldık. Gide gele biraz düzelttik ve yerleştik. Bu sırada Maria hastalandı. Doktorlar Almanya’ya gidip tedavi olmasının daha iyi olacağını söyledi. O ise buraya, bu şehre gömülmek istedi. Ancak sonra ağırlaşınca Almanya’ya gitti, orada vefat etti. Elime bir kavanoz verdiler. ‘Ne bu?’ dedim. ‘Maria’nın külleri’ dediler. Tabii buraya getiremedim, meğer yakılmayı vasiyet etmiş. O öldükten sonra geri döndüm. 2009’da kamulaştırılacağını duydum. Diğer arsaların bazılarını kamulaştırdılar. Benimkine bir şey olmadı. O yüzden sadece ağaçlarımın bakımını yapıyorum, bir şeye zarar vermiyorum, her şeyi yetkililere soruyorum. Benim yolum kentin içindeki kral yolu. Suyum bahçemdeki tarihi kuyunun tatlı suyu. Buranın sakinliğini ve bu büyülü havasını bırakamıyorum. Bir tek köpeğim var. Başka da bir şeyim yok. Ama burada yaşamak çok güzel. Kendimi bu binlerce yıllık kentin, adeta cennetin yeni kralı gibi görüyorum.”
DİLEĞİMİZ OSCAR TÖRENİ DÜZENLEMEK
Belediye Başkanı Tunç Soyer de Teos’un kamulaştırma hikayesini şöyle anlattı: “İlk 1800’lerde kazı yapılmış. Ondan sonra 1920’lerde bir yıl kazı olmuş. Yine büyük bir boşluk. 1960’larda yeniden 1 yıl kazılmış. 1980’li yıllarda Mustafa Uz yüzey kazısı için izin alıp kazmış. Vefat ettiği için o da kalmış. Aslında Efes’le aynı dönemde başlayan bir kazı ama 100 küsur senedir özel mülkiyet nedeniyle tıkanmış. Bakanlık da kamulaştırmaya bütçe ayırmadığı, tapınağın olduğu yer özel mülkiyet olduğu için bir türlü kazı başkanı da atanmamış. Akıl almaz bir durum. Başkan seçildiğimde, ‘Türkiye’nin en az ziyaret edilen ören yeri Teos’ diye okumuştum bir gazetede. O yıl 824 kişi ziyaret etmiş.
Tüylerim diken diken oldu. Bu haberden sonra, ilk paramızı oranın kamulaştırmasına yatırdık. 300 küsur bin lira ödedik. Zamanın Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a gittik. Kamulaştırmayı tamamlayıp kazı başkanı atanabileceğini bildirdim. 2010’da Prof. Musa Kadıoğlu hocamız atandı ve kazı başladı. Ondan bu yana da çalışmalar ilerliyor. Biz de destek olmaya çalışıyoruz. Ama sonuçta bu kadar büyük bir miras atıl duruyordu. Bundan sonra güzel olacağını düşünüyoruz. Bir de hayallerimiz var. Orada 2 yıldır şiir akşamları yapıyoruz. Murathan Mungan’la başladık. Önümüzdeki yıl Dionysos Şenliği düzenlemek istiyorum, bir zaman tüneli gibi hayal ediyoruz. Kafamızda büyük bir hayal var. Teos tarihte ilk kez aktörlerin, sanatçıların birliğinin kurulduğu kent. Bu çok değerli bir bilgi. Bugün sanatla ilgilenen kim varsa ilgilendiriyor. Uzun vadede hayalimiz Teos’un Oscar törenine ev sahipliği yapması. ‘Gelin, sizi köklerinizle buluştursun’ diyeceğiz. Herkesin bundan etkileneceğini düşünüyorum.”