Prensipleriniz olunca problemli oluyorsunuz

Güncelleme Tarihi:

Prensipleriniz olunca problemli oluyorsunuz
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2008 00:00

Nurseli İdiz’le uzun yıllar önce TRT’deki programıma konuk olduğunda tanıştık. Doğru ve eğriyi ayıran net ifadeleri, düşüncelerinin yanısıra gördüğüm en güzel cilt ve gözlerle aklımda yer etmişti. Her ne kadar zaman zaman farklıymış gibi görünse de, bence, o sadece oyunculuğunu değil gerçek hayatı da teknikle ya da hesap kitapla değil, beyni ve kalbiyle yaşıyor.

ÆSadri Alışık Tiyatrosu’yla Kadıncıklar’ı oynuyorsunuz. Tiyatroya ilginin az olduğu söylenen dönemde siz memnun musunuz?

ÆSeyirci çok fazla tiyatroya gitmiyor söylemini kabul etmiyorum. İyi bir oyuna seyirci mutlaka gelir. Seyirci gelmeyen tiyatro sahipleri, oyuncuları kendilerine dönüp; ’Ben ne yapıyorum, halkla doğru köprü kurabiliyor muyum’ diye sorgulamalı. Doğru formülü bulursanız halkla zaten buluşuyorsunuz.

ÆKadıncıklar’da seyirciyi yakalayan ne oldu sizce?

ÆKadıncıklar’ı, 1983’de Tuncer Cücenoğlu yazmış. En önemli vurgusu, 25 sene önce genelevde kadınların yaşadığı cehennem ve sorunların günümüzde de devam etmesi. Gelişmiş toplumlarda genelevdeki kadınlar, bizdeki gibi sosyal güvencesiz ve en alt düzey koşullarda çalışmıyor. Bu kadınlara bu toplumdan değilmiş gibi davranıyor, görmezden geliyoruz. Ahlak ve namus, yabancı toplumlarda farklı tartışılırken bizde kadın, cinselliğinden öteye gidemiyor.

ÆNamus kavramını bu kadınlar üzerinden sorgulamak işin kolayı değil mi?

ÆGünümüzde sınıf atlamak, bir işadamını tavlamak, bir yerlere gelmek hatta kariyerinde yükselebilmek adına cinselliğini, kadınlığını, gençliğini kullanan bir kesim var, özellikle İstanbul’da. Marka çanta, mücevher almak, tekneyle dolaşmak, ya da bir iş kaparım umuduyla buna tenezzül edenlerdense hayatta kalabilmek için bu yola düşmüş kadınlar daha namuslu.

TÜRKİYE’DE OYUNCULUK GÜCÜMÜZ GÖZARDI EDİLİYOR

ÆOyunculuk anlamında istediklerinizi yapabildiniz mi?

ÆSanat camiasında bir etiket yapıştırıyor, onun dışında bir rol oynayıp, farklı şeyler yapabileceğimiz akıllarına gelmiyor. İlle o resimde kalmamızı istiyorlar. Oysa oyuncu dediğin, çok farklı rollere girebilen kişi demek. Dünyanın en güzel kadınları çok çirkin rollere girip bununla Oscar kazanıyor. Çünkü orada yapımcılar oyuncunun yelpazesini biliyor, araştırıyor.

ÆYapımcılar kolaycılığa mı kaçıyor? Ünlüleri oynatıp riske girmemek gibi...

ÆEvet, kolaycılık var. Hemen, ’sen bu role gitmezsin’. Ben çok zorladım şartları. Hatta Gencay Hanım’a ben köylü bir kadını oynamak istiyorum dediğimde ’Delirdiniz mi? İsveçli gibi tipiniz var, ne alakası var’ demişti. İşte şimdi hep uygun görülen süs bebeğinden farklı rol oynuyorum.

YURT DIŞINDA BİR ŞEY YAPAMAMAK İÇİMDE UKTEDİR

ÆOyunculuk alanında kendinizi geliştirmek adına neler yapıyorsunuz?

ÆFazla tekniğe inanan oyuncu değilim. Bir şeyi ya yaşarsınız ya yaşamazsınız. Ya ağlarsınız ya da ağlamazsınız. Ben teknikle değil, kalbimle ve beynimle oynarım. Ama en marjinal rolleri oynamışımdır.

Æİçinizde ukte kalan birşey var mı?

ÆYurt dışında bir şey yapamamak. Sadece benim için değil, dünya standartlarında, üst düzeyde oyunculuğu olan tüm oyuncularımız için kahroluyorum. Hintli, İranlı, Iraklı, İsveçli, Fransız oyuncular oynuyor fakat hiçbir zaman bir Türk oyuncu yurt dışında oynayamıyor.

SANATÇILAR ACI ÇEKTİĞİNDEN KIZIMIN SANATÇI OLMASINI İSTEMİYORUM

ÆKızınız da sanatçı olma yolunda...

ÆElif çok özel, hatta benden daha olgun ve ayakları yere basan çocuk. Şimdi Bilgi Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde okuyor, birkaç dil biliyor. Okulu Sadri Alışık Kültür Merkezi’nde sanat eğitimi alıyor. Ama dileğim oyuncu olmaması.

ÆNeden çocuğunuzun sanatçı olmasını istemiyorsunuz?

ÆTürkiye’de sanatçılar çok acı çekiyor. Derdinizi anlatmak, mesleğinizin inceliklerini, görevinizi, emek verdiğiniz ilkeleri anlatmak için ömür tüketiyorsunuz. Oyuncuların kaderinde değişen bir şey yok. Annelik içgüdüsüyle çocuğumun aynı sıkıntıları çekmesini istemediğimden kızımın sanattan uzak kalmasını tercih ederim ama onun seçimine her zaman saygılıyım.

ÆBu yüzden mi konservatuvara gitmesini teşvik etmediniz?

ÆTürkiye’de konservatuvar eğitiminin bozulduğunu düşündüğümden iyi bir üniversitede okumasını istedim. Bence öğrenci seçme sistemi ile oyuncu yetiştiren okulların uyuşması mümkün değil. Bir yeri tutturamayan konservatuvara, tiyatroya gireyim diyor. Zaten artık yeterli eğitimci de yok.

Bİzİm İŞİMİzde de yapImcI ve yönetmen sonuna kadar haklI kabul edİlİyor

ÆMagazin basınında sık sık yer alıyorsunuz. Bu sizi rahatsız ediyor mu?

ÆHem de çok. Yeteneklerimizle, işlerimizle, gerçek gücümüzle ilgilenilmiyor. Bizi kıyafet, davranış, görünüşten ibaret bir figür olarak görüyorlar. Gerçek bizi, sanatımızı, düşüncelerimizi anlayıp onları anlatmaya çalışmıyorlar.

ÆMesleki anlamdaki duruşunuz işlerinize nasıl yansıyor sizce?

ÆBaşıma çok iş açıyor. Prensipler olunca, bir şeyleri dolandırmadan söyleyince ’Aaa bu problemli’ diyorlar. Ama Bizans oyunlarını iyi bilen, herkesin nabzına şerbet veren piyasada daha kolay var olabiliyor. Bazen yönetmenlerin, ilerideki projelerine göre, haksızlıklarına ses çıkarmıyorlar.

ÆTartışmayı beceremeyen hemen kişiselliğe dönüştüren bir toplumuz değil mi?

ÆAynen öyle. Tartışmayı bilmiyoruz. İnsan çocuğuyla bile tartışabilir. Oysa bizde her şey kişisel algılanıyor. Bizim işimizde de yapımcı ve yönetmen sonuna kadar haklı kabul ediliyor. Ters düşerseniz önünüzü kesiyorlar.

TİYATRO BANA GÜÇ VERİYOR

ÆProjelerinizden bahseder misiniz?

Æ’Bana Bir Soygun Yaz’ adlı dizi projesi var. Henüz kesinleşmeyen jüri üyeliği, program gibi birkaç teklif daha var. Tabii bir de 27 yıldır bırakmadığım, benim için bir yaşam biçimi, disiplin olan tiyatro. Diziler kısa zamanda, çok çabuk tüketiliyor. Ama tiyatro güç veriyor. Nicole Kidman, Robert De Niro gibi dünya starları bile zaman zaman tiyatrolarda oynuyorlar.

ÆSinema yapmayı istiyor musunuz?

ÆEvet, sinemayı çok seviyorum. En son 2003’te ’Mumya Firarda’yı çekmiştik. Bir sürü proje geliyor. Ama ya para bulamıyorlar ya da başka bir sebeple gerçekleşmiyor. Ama son dönemde ’ah keşke oynasaydım’ dediğim bir film yok.

ÆEğitmenlik yapmak size neler kattı?

Æ2 senedir Sadri Alışık Okulu’nda eğitim veriyorum. Yenilendiğimi hissediyorum. Çocuklara bir şeyler öğretirken ben de öğreniyorum, tazeleniyorum. Onlar bazen hiç farketmediğim yönlerimi farkediyorlar. Bundan onlar da çok etkileniyor, hoşlarına gidiyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!