Ppestij kaybı korkusu

Güncelleme Tarihi:

Ppestij kaybı korkusu
Oluşturulma Tarihi: Mart 21, 2000 00:00

Haberin Devamı

EGE Üniversitesi Hastanesi'nin bilgisayar ihalesi Sayıştay'a takılmıştı. Katılımcılarda bin yataklı hastanelerde hizmet verme koşulu aranmıştı. Bu yüzden de ihaleye şartları uyan şirket olarak üniversitenin vakıf şirketi ÜNİ-PA tek başına katılıp kazanmıştı. Bu şart, ihalenin iptaline neden olmuştu. Söylenti o ki, bu ay yinelenecek ihalenin şartnamesini hazırlayanlar oldukça sıkıntılıymış. Türkiye'deki tüm sağlık kuruluşlarının otomasyonuna talipken EÜ'nün kendi hastanesini kaybetmesinin yolaçacağı prestij kaybı kolay göze alınacak risk değilmiş. Hastaneye yabancının da girmesi istenmiyormuş. Böyle olunca da yeni şartname hazırlanırken çok kafa patlatılıyormuş.

Sevinç kursakta kaldı

SAĞLIK Bakanı Osman Durmuş'un İzmir'e son gelişinin nedeni devlet hastaneleri otomasyon projesinin taliplilerinden Ege Üniversitesi'nin programını görmekti. Bakan, Bilgisayar Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Aydın Öztürk ve ekibinin brifingini izledi. Projeye talip çok sayıda ulusal ve uluslararası bilgisayar şirketi olduğunu belirten Durmuş, tümünü değerlendirip, öyle masaya oturacağını söyledi. Trilyonluk bir işti, en iyisini seçmek istiyordu. Öyle hemen, kolay verilecek karar değildi. Ege Üniversitesi'nde heyecanlı bekleyiş başladı.

AMA kısa süre sonra bazı gazetelerin manşetlerinde Prof. Öztürk'ün bakanlıkla protokol imzaladıklarını açıklayan demeçleri çıktı. EÜ adına, İzmir adına sevinç yaratan gelişme hayata geçiyordu. Sevindim, bir o kadar da şaşırdım. Öyle ya Durmuş'un, ‘‘Projemize start veriyoruz, imzayı attık'' demesi, en azından politikacı olarak bunu kár hanesine yazdırması gerekmiyor muydu? Bir laboratuvar açılışını bile kokteylli törenlerle duyuran EÜ de bu dev projeyi sadece demeçle gündeme getirmekle yetinmişti.

HAYRETİMİ gidermek için Öztürk'e sordum, ‘‘Bakanlık yazılımımızı kullanmak, işbirliği yapmak istiyor. Ama netleşmiş bir durum yok'' dedi. Ortada imzalanmış bir protokol falan yoktu. Yorum da yapmadı, ‘‘Ben öyle demedim'' de demedi. Sevincimiz kursağımızda kaldı. Meslektaşlarımız bir balon uçurmuş, trilyonluk projeyi ihalesiz, imzasız EÜ'ye verivermişti. Dil sürçmesi, ya da yanlış algılamadan kaynaklandı herhalde. Yoksa olmamışı olmuş göstermenin kime, ne yararı olur ki?

Kadınların ortak derdi

KADINLARIN bir yaştan sonra dert edindiği sağlık sorunlarının başında menapoz geliyor. Menapozun doğal bir süreç olduğunu kabul etmeyenler psikiyatristlere bile koşuyor. Oysa ne yapılmasını bilmek çok önemli. O zaman sorun olmaktan çıkıyor. Nitekim Wyeth grubu, 17 ilde bilgilendirme toplantıları düzenleyecek. İlki Aydın'da başlatıldı. Adnan Menderes Üniversitesi'nden Yard. Doç. Dr. Ali Rıza Odabaşı, çok sayıda hanımı östrojen eksikliği, menapoz ve kemik erimesi konusunda aydınlatırken, yanlış bilinenleri düzeltti ve ‘‘Hekime danışıldığında kolaylıkla çözüm bulunabilen, aksi halde geri dönüşü olmayıp yaşam kalitesini olumsuz etkileyen sorunlarla karşı karşıya gelebilirsiniz'' mesajını verdi.

Sözleşmeli personeli feryadı

SSK hastanelerinde sözleşmeli çalışanlar vaatlerin tutulmamasından yakınıyor. Kuruma 1998'de sınavla alındıklarını, kadrolu arkadaşlarından daha az haklara sahip olduklarını belirten sözleşmeliler, fazla mesai, nöbet parası, ek ödeme alamadıkları gibi, her an kovulma tehlikesi yaşadıklarını hatırlatıyor. Aynı işi yaptıkları halde kadroluların maaşlarının iki misli olduğunu anlatıyorlar. 1999 Ekim'de verileceği söylenen kadrolarının ‘‘Bu ay olmadı gelecek ay'' vaadi ise sabırları taşırma noktasına getirmiş. Son duyumları ise ‘‘Sözleşmeliye kadro yok'' sözü. Avutulmaktan bıktıklarını belirten sözleşmeliler yetki kimdeyse mertçe ortaya çıkıp kaderlerini değiştirecek son sözü söylemesini bekliyorlar.

Bacağımı kurtarın

ÖDEMİŞLİ 49 yaşındaki çiftçi Ahmet Toprak 1990'da şeker hastalığıyla sigara tiryakiliğinin neden olduğu damar tıkanıklığıyla yüz yüze geldiğinde, 5 yılda 7 ameliyat geçirip sol bacağını kaybedeceğini bilmiyordu. Ameliyat rekortmenliği bacağını kurtarmaya yetmemişti. Sağlam kalan sağ bacağında da 5 yıl aradan sonra aynı şikayetler başlayınca yine korktu. Bu kez Alsancak Devlet Hastanesi'nde şifa aradı. Göğüs Kalp Damar Cerrahisi uzmanlarından Özalp Karabay ve Hakan Önol, karşılarında ‘‘Bacağımı kurtarın'' diye yalvaran bir hasta buldu.

KENDİ vücudundan takılacak damar kalmayan Toprak'a başarıyla suni damar naklini gerçekleştiren iki cerrah, bacağı kurtarmakla yetinmedi, ortopedist arkadaşlarını da devreye soktu. Bacağı kesilmekten kurtarılan Toprak şimdi takılacak protezle koltuk değneklerini atıp, hastaneden yürüyerek ayrılacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!