Güncelleme Tarihi:
Umut gelecekte
İnsan kaynakları ve yönetim danışmanlığı uzmanı Mine Uygur, İzmir'deki beyin göçünün nedenlerini anlattı, gençlere tavsiyelerde bulundu
İŞ dünyasına insan kaynakları ve yönetim danışmanlığı uzmanı Mine Uygur, bu haftaki Pazar Sohbeti'nin konuğu. Uygur, İzmir'deki aile şirketlerine, kurum kültürlerine ve iş hayatına atılmaya hazırlanan gençlere ilişkin ilginç tespitlerini bizimle paylaştı. İzmir'den beyin göçünün giderek arttığını belirten Uygur, artık sadece profesyonellerin değil, teknik elemanların da İzmir'den kaçtığını söylüyor. Uygur, İzmir'deki şirketlerin yüzde 60'nın profesyonellikten uzak olduğunu, bunun sonucunda da İzmir'e gelen üst düzey yöneticilerin 6 ay içinde geri döndüğüne dikkatleri çekiyor. İş hayatına atılmaya hazırlanan gençlere ise kendilerini yetiştirmeyi öneriyor.
Son yıllarda şirketlerde ayrılık rüzgarları esiyor. Bu neden kaynaklanıyor?
İZMİR'de aile şirketlerinin sayısı çok fazla. Bunların yüzde 60'ı kurumsallaşma sürecini tamamlayamamış ve profesyonellikten uzak. Organizasyon yapıları çok karmaşık. Mali işlere bakan, bir süre sonra pazarlamaya bakabiliyor. Şirkette ‘‘bir bilen’’ var. O bilen de şirketin kurucusu ya da ailenin en büyüğü. Her şeye o karar veriyor, diğerleri uyguluyor. Bunun sonucunda alınan yanlış kararlar, olumsuz sonuçlara neden oluyor. Bu yüzden aile şirketlerinde uzun vadeli planlamalar yapılamıyor. Profesyonellik olmadığı için çatışmalar yaşanıyor ve ayrılıklar gündeme geliyor.
İzmir'den yönetici tranferindeki artışı neye bağlıyorsunuz?
ŞİRKETLERİN profesyonellikten uzak olmaları, beyin göçünün en önemli nedeni. ‘‘Bir bilen’’, profesyonel yöneticiler dahil olmak üzere hiç kimseye yetki vermiyor, aşırı merkeziyetçi yapı devam ediyor. Ücretler de İstanbul ve Ankara'ya göre en az yüzde 60 daha düşük. İstanbul ve Ankara'da profesyonel yöneticilere, araba, açık kredi kartı, ev gibi bir çok imkanlar sunuluyor. İzmir'de bu imkanlardan vazgeçtik, verilen sözler tutulmuyor. Firma ise neden gittiğini araştırmıyor da ‘‘Bu insanlarda artık iş sadakatı kalmadı’’ diye yorum yapıyor. Artık sadece profesyoneller değil, daha alt kademede görev alan teknik elemanların yüzde 60'ı İstanbul, Ankara'ya gidiyor.
İzmir'de insana yatırım sizce ne düzeyde?
OTOMASYONA, teknolojiye yatırım var, insana yok. İşe alımlarda aile, sosyal çevre, tavsiye ve torpil yeterli olabiliyor. Uygun olmayan bir eleman, uygun olmayan bir pozisyona yerleştirilebiliyor. Sonra o işçinin yerine başka biri daha istihdam ediliyor. Bir elemandan hem makine, hem de endüstri mühendisi olması istenebiliyor. İşe alınan kişilerin girişimci, yenilikçi, proje üreten ve katılımcı olması önemsenmiyor. Yeni projeler ve yeni fikirlere masraf kapısı gibi bakılıyor. Bu yüzden İzmir'de yeni projeler gündeme gelmiyor.
Bu, İzmir'in İstanbul'a göre rekabet gücünü giderek yitirdiği anlamına mı geliyor?
KRİZLERİN başladığı dönemde, İstanbul nezle iken İzmir yatak döşek yatıyor. Gereksiz tasarruflar yapılıyor. Örneğin servis, çay, kahve kaldırılıyor. Ücret azaltılması, ikramiye gibi hakların geri alınması gündeme geliyor. Zam yapılmıyor. Hemen işçi çıkarmaya başlanıyor. ‘‘Giden gider, yerine yenisi gelir’’ mantığı hakim. Şirketin yüzde 10 oranındaki en kaliteli personeli gittiğinde, işletmenin yüzde 90 oranında strateji planlamasını götürür. İnsana yapılan yatırım, verilen zam ve ek imkanlar masraf değildir. Personel kendisine verilenin en az 5 - 10 kat fazlasını getirir işletmeye. İzmir ticaretin merkezi İstanbul'a karşı rekabet gücünü bu yüzden kaybediyor.
Zaman zaman İstanbul'dan İzmir'e transferler de oluyor.
TEKLİF alarak İzmir'e gelen profesyonellerin yüzde 70'i ilk 6 ay içinde geri dönüyor veya başka şehirlere gidiyor. Zaten gelen de evini taşımıyor. İzmir'den İstanbul'a gidenlerin ise en az yüzde 50'si, İzmir'deki pozisyonlarının üzerinde ve çok daha iyi imkanlarla işe başlıyor. ODTÜ, Bilkent gibi üniversitelerden mezun olan gençlerin yüzde 95'i de İstanbul'a gidiyor.
Son yıllar da İzmir'de kalite belgesi almayan kuruluş kalmadı gibi. Bu da kurumsallaşmanın gerçekleştiğinin göstergesi değil mi?
TOPLAM kalite çalışmaları son yıllarda moda oldu. Şirketler sadece ihracat yapabilmek için toplam kalite çalışmalarını yapıyorlar. Sonra da unutuyorlar. Denetim dönemleri gelince tekrar bu çalışmalara başlıyorlar, sonra tekrar rafa kalkıyor. Üst yönetim toplam kaliteyi desteklemediği için bu belgeler duvarları süsleyen tablo olarak kalıyor. Ama umutsuz değilim. Aile şirketlerinde artık üçüncü kuşak görev almaya başladı. Son derece iyi eğitimli, hatta bir çoğu yurtdışında master yapmış. Onlar yenilikçi, yeni fikirlere, projelere daha açıklar, geniş bir ufukla bakıyorlar iş hayatına. Gençler karar mekanizması olduğunda kurumsallaşma sağlanacak.
İş hayatına atılmayı hazırlanan gençlere neler öneriyorsunuz?
GENÇLER, kendilerini hem genel kültür hem de eğitim aldıkları alanda hiç yetiştirmiyorlar. İnternet deyince akıllarına ‘‘chat’’ geliyor. Saatlerini kafelerde, barlarda geçiriyorlar. İş hayatına atılınca çok kısa sürede unvan almayı bekliyor ve iyi ücret beklentisi içine giriyorlar. Hatta ilk iş görüşmelerinde, ‘‘Kariyerim ne olacak?’’ diye soru yöneltebiliyorlar. Çok kısa sürede motivasyonları bozuluyor. Yabancı dil çok önemli. Ama hemen hepsi ‘‘iş hayatına atılınca kursa gideriz, öğreniriz’’ diye düşünüyor. Bilmiyorlar ki, iş hayatına atılınca vakitleri olmayacak. Vakitleri olsa bile takatleri kalmayacak. Artık, şirketler hemen her kademedeki çalışandan yabancı dili olmasını bekliyor.
Şirketlerde bir bilen var. O bilen profesyonel yöneticiler dahil hiç kimseye yetki vermiyor, gücü dağıtmıyor. İzmir'de ücretler de İstanbul ve Ankara'ya göre ortalama yüzde 60 daha düşük.
Toplam kalite belgeleri, duvarlarda tablo olarak kalmaktan öteye gidemiyor. Çünkü üst yönetim bu çalışmayı desteklemiyor. İzmir'de insana yapılan yatırım masraf olarak görülüyor.
Kimdir?
MİNE Uygur, 1956 yılında İzmir'de doğdu. 1980 yılında ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'nü bitirdi. 17 yıllık çalışma hayatının ilk 4 yılını İstanbul'da reklam sektöründe geçirdi. Daha sonra 4 özel kuruluşun pazarlama ve satın alma departmanlarında görev aldı. 1992 yılında Ankara'da kurulan Human Resources Management'ten iş teklifi aldı. Bunun üzerine insan kaynakları ve eğitim danışmanlığı konusu eğitim alıp, 1997 yılında İzmir'deki ofisini açtı. İki kızı olan Uygur, ODTÜ Mezunlar Derneği'nin Yönetim Kurulu Üyesi, Mavişehir Rotary Kulübü ve TABA (Türk Amerikan İşadamları Derneği) üyesi.