Güncelleme Tarihi:
İşportadan zirveye
İzmir'le var olan, ‘‘Yok ya’’ diyerek şöhrete ulaşan şarkıcı Altay bilinmeyen, Türk filmlerini aratmayan yaşamını anlattı
SON dönemlerde yediden yetmişe dillerden düşmeyen iki şarkı ‘‘Var Ya’’ ya da ‘‘Yok Ya’’nın yaratıcısı Altay, bu haftaki konuğumuz. 10 yıldır sahne tozu yutan ve 4 yıl önce bir ekstra için geldiği İzmir'de şöhreti yakalayan geçmişin işportacısı, günümüzün solisti. Bandanası, hafif maço tavrının yanısıra kalbi kırık bir aşık. Kendine özgü tarzıyla, hayatta sahip olduğu her şeyi İzmir'e borçlu olduğunu söyleyen gençlerin sevgilisi Altay'la sohbetimiz şöyle;
Müzikle tanışman nasıl oldu?
KARADENİZLİ bir ailenin çocuğuyum. Rizeliyim. Her evde duvarlarda asılı sazlardan bizde de vardı. Hep ilgimi çekerdi. 6 yaşındaydım ve evdekiler sazı ellediğimde bana kızardı. ‘‘Elleme bozarsın’’ en çok duyduğum söz. Gizli gizli duvardan indirerek kendime göre çalmak için fırsat kollardım. Ailede herkes lise terk. O yüzden üstüme titriyorlar, üniversite okumam için. Doktor veya mühendis olmam gerekiyormuş. Liseyi bitirdikten sonra İTÜ Makina Mühendisliği'ni kazandım, gitmedim. Bir sonraki yıl Karadeniz Üniversitesi Matematik Bölümü'nü kazandım. Başlayıp yarım bıraktım. Ailemden gizli, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Batı Müziği Şan Bölümü sınavların girdim ve kazandım. Ama 4'ncü sınıfta devamsızlık yüzünden okuldan atıldım.
Okuldan sonra olaylar nasıl gelişti?
HEM çalışıp hem okumak zor. 20 yaşındaydım işportacılık yapıyordum. Gece bar ve kafelerde sahneye çıkıyor, sabah okula gidiyordum. İdeallerim vardı. Opera sanatçısı olmak istiyordum. Eğitim bayağı zordu. 02.00'de yatacaksın, 06.00'da kalkacaksın. Sürekli yorgun ve uykusuz olduğum için sınıftan kovuluyordum. Müevdet Günbay, Altan Günbay ve Oya Sünner hocalarımdı. Bir gün Müevdet Günbay yanına çağırdı. ‘‘Gecede ne kadar kazanıyorsun’’ diye sordu. Söyledim. ‘‘Git çalış. Türkiye'de bu işin sonu yok’’ dedi. Bu sözler hayatıma yeni bir yön vermemi sağladı.
Nerelerde ve kimlerle çalıştın?
ÖNCE kafelerde gitar çalıyordum. Ardından İstanbul'da Regata'ya geçtim. Yonca Evcimik'e vokal yaptım. Malibu'da çalıştım. O dükkan herkese uğurlu geldi. İzel-Çelik-Ercan, Sinan Erkoç, Ali Erenus, Renan Bilek kim çalıştıysa iyi yol aldı. Tecrübe kazandıktan sonra Etiler'e geçtim. Orada çalışmadığım dükkan yok gibi. Cities, Cımbız, Zihni, Şamata, Korukent ve tekrar Malibu.
İzmir'le tanışman nasıl oldu?
1996'DA bir haftasonu ekstra iş için İzmir'e geldim. Geliş o geliş. Le Meyhane'de İzmir seyircisiyle tanıştım. O gün, bugündür buradayım. Şu an sahip olduğum her şeyi İzmir'e borçluyum. Giydiğim iç çamaşırından kullandığım otomobile kadar İzmir'e borçluyum. Allah razı olsun. Ben bunu her yerde gururla söylüyorum.
İstanbul ve İzmir'in farkı ne?
İZMİR çok özel bir yer. İzmir seyircisi eğlenmeyi daha iyi biliyor. İstanbullu her gece dışarı çıkıyor. Ayrıca İstanbul'un gece alemi bana göre değil. İyi para veriyorlar, ama bana göre değil. Bugün İzmir'de altı günde kazandığımı parayı İstanbul'da dört günde alırım, ama ters giden bir şeyler oluyor. Hayatımda üç dönüm noktası var. Malibu Gazinosu, bebişim ve İzmir. Evlenip bir aile kurmak istiyorum. 12 yıldır ne bir cumartesi gecesi evde oturup televizyon izledim, ne de evde yılbaşı kutladım. Bunlara hasret kaldım.
Şöhret olmak nasıl bir duygu?
BEN Zeytinburnu'nda yaşıyordum. Yani İstanbul'un Teksas'ı. Benim şu an yaşadığım hayat rüyalarımdaki hayattı. Bundan fazlasını istemiyorum. Şöyle bir şey var, ‘‘Ben star olacağım’’. Aslında öyle bir şey yok. Ben bu işten ekmek kazanıyorum, bu işi çok seviyorum. 10 yaşından beri çalışıyorum ayakkabı boyadım, su sattım, pazarlarda çalıştım. 20 yaşındaydım işportacılık yapardım, gece sahneye çıkardım, gündüz okula giderdim. Ve arkadaşlarım benimle görüşmezdi. Tuvalet temizlerdim yazlıklarda. O zaman Bakırköy'de oturuyorduk. Dünyada paranın alamadığı bazı şeyler vardır. Ben onlara sahip olduğuma inanıyorum. Ve onları da bu hayat inşallah hiç değiştirmez, değiştirmeyecek de. O gün nasıl yaşıyorsam bugün de öyle yaşıyorum. Hep değerlerim aynı. Star diye bir kavram yok, ben star olacağım diye bir kavram ise hiç yok. İnsanlar seni ya severler, ya sevmezler. Sen de etsin, kemiksin Herkes özel. Yemeği yapan aşçı, bu ayakkabıyı yapan usta hepsi özel bir insan. Biz bunu çözemedik. O yüzden Avrupa diye bir yer var. Orada saygı var.
Altay'ın gelecekle ilgili planı nedir?
5 YIL gece çalışacağım. Sonra konser ve stüdyo ağırlık kazanacak. Evlenip yuva kurmak ve çocuk sahibi olmak istiyorum. Gece hayatı bana göre değil. Ama şu an ekmek parası için çalışıyorum. Bir tekne alıp emeklilik hayatımı yaşamak ise idealim.
6 yaşındaydım ve evdekiler sazı ellediğimde bana kızardı. (Elleme bozarsın) en çok duyduğum söz. Gizli gizli duvardan indirerek kendime göre çalmak için fırsat kollardım.
Dünyada paranın satın alamadığı bazı şeyler vardır. Ben onlara sahip olduğuma inanıyorum. Ve onları da bu hayat inşallah hiç değiştirmez, değiştirmeyecek de.
Kimdir?
ASIL adı Altay Biberoğlu. Biberoğlu ailesinin 5 çocuğundan en küçüğü. 1970 yılında İstanbul Zeytinburnu'nda doğdu. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Şan Bölümü 4. sınıfta okulu bıraktı. Bekár, yalnız yaşıyor. İstanbul'un ardından 1996'da İzmir'e gelen ve şöhreti yakalayan Altay. Birçok sanatçıya şarkı sözü verdi. ‘‘Kalpsizsin’’ adlı kaseti 200 bin satan Altay, yaz sezonu boyunca haftaiçi Bodrum Dedikodulu Meyhane, haftasonları ise Çeşme Deep Hancı'daydı.