Pazar Sohbeti

Güncelleme Tarihi:

Pazar Sohbeti
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 20, 2000 00:00

Haberin Devamı

O artık bizden biri

İtalyan Ordinaryüs Profesör Sebastiana Lagona 30 yıldır Türkiye'deki tarihi zenginlikleri gün ışığına çıkarmanın çabasını veriyor. Lagona bu 30 yılın 14 yılını Aliağa Kyme, 16 yılını da İasos'taki kazılarda geçirmiş.

Burası benim evim. Burada Türk'üm. İtalya'daki yakınlarım da Türkiye sevgimi bilirler. Zaten onca yıldan sonra Türk vatandaşı gibiyim. Bu benim için çok normal, çünkü kendimi buralı gibi hissediyorum

DÜNYANIN en çok sabır isteyen işlerinden biri de arkeoloji kuşkusuz. Geçmişle ilgili soruları, toprakta cerrah titizliğiyle arayan arkeologlar artık sadece maddi kalıntıları bulup sınıflandırmakla kalmıyor, insan ve kültürleri de anlamaya çalışıyor. Dünyanın her yerinde geçmişi sorgulayıp meslektaşlarıyla aydınlanmaya çalışıyorlar. Bu haftaki konuğumuz, Türkiye'deki tarihi zenginlikleri günışığına çıkarmaya 30 yılını adayan İtalyan Ordinaryüs Profesör Sebastiana Lagona. Aliağa'daki Kyme kazılarını 14 yıldır yürüten, daha önce 16 yıl İasos'ta çalışan Lagona, artık kendini Türk gibi hissediyor. Bizim gibi düşünüp, bizim gibi yaşayan 70 yaşındaki Lagona, ortaya çıkışını görmeye ömrünün yetmeyeceğini bile bile, kendini toprağın derinliğindeki kültür hazinelerini bulmaya adamış.

Türkiye'de kazılara nasıl başladınız?

DÜNYADAKİ tüm arkeologlar, nerede, nasıl çalışma yapıldığını bilir. Birbirimizle iletişim halindeyiz. Türkiye'ye ilk kez 1960'lı yıllarda geldim. Üniversiteler ve arkeologlarla görüştüm, çalışmaları hakkında bilgi aldım, kazı alanlarını gezdim. Daha sonra Güllük Körfezi'ndeki İasos kazılarında Catania Üniversitesi ekibinde Türk arkeologlarla 16 yıl çalıştık. 14 yıldır da Aliağa Kyme'de çalışmaları yürütüyoruz.

Kyme nasıl ortaya çıktı?

Kyme'de ilk kazıları 1925'te Çekoslavak A. Salac yapmış. 1952-53'te de Prof. Dr. Ekrem Akurgal çalışmış. Catania Üniversitesi'nin girişimi ve kültür bakanlıklarının anlaşmasıyla, 1981'de arazi incelemelerine başladık, 5 yıl araştırma yaptık. 1986'da kazıya başladık. 14 yılda ulaştığımız nokta yetersiz. Çünkü burası çok büyük bir liman kenti. Akdeniz'in en eskilerinden biri. Kyme'de M.Ö. 1100'lü yıllara dayanan kalıntılar bulduk.

Kyme neden Ege'nin ikinci Efes'i olarak nitelendiriliyor?

M.Ö. 8'nci yüzyıldan ve arkeik dönem M.Ö. 6'ncı yüzyıldan kalan keramikler var. Limanın 200 metrelik kısmı şu anda suyun içinde. İki tepede kurulan kentte Mısır tanrıçası İsis'in İon düzenindeki bir tapınağını bulduk. Bu tepenin eteklerinde bir de tiyatro var. Asıl yerleşme güneydeki tepede. Burada Roma döneminden agora var. Catania Üniversitesi'nden Doç.Dr. Antonio Lamarca, Dr. Marcello Arcolia, Dr. Maria Rosaria Grasso, Dr. Pier Luigi Bonanno ve Desinatör Carmello Vinci'nin de bulunduğu 21 kişilik ekiple çalışıyoruz. Efes çok büyük bir kent. Aynı dönemlerde inşa edilmiş Kyme de büyük; bir liman kenti kalıntıları, tiyatro, tapınak, Roma hamamı var. Efes kadar büyük olmasa da, kazılar tamamlanınca, deniz kenarında görülmeye değer eserler çıkacak. En önemlisi de M.Ö. 6'ncı yüzyılda yapılmış liman. Burada Klasik, Helenistik, Genç Roma, Bizans ve Ortaçağ kalıntıları var. Tiyatronun sahne kısmını çıkardık. Ancak basamakları kayalar oyularak yapılmış ve M.S 7'nci yüzyılda olan depremde tahrip olmuş, kalan kısımlarını günışığına çıkarmaya çalışıyoruz. Helenistik dönemden kalma evler çok. Güney tepede mutfaklarda kullanılan keramikler bulundu. Bunlardan İstanbul'da da var, bu da ticaret olduğunu gösteriyor. Catania Üniversitesi bize her yıl 50 milyar lira destek sağlıyor.

Aliağa Belediyesi ile yürüttüğünüz müze projesi hangi aşamada?

Kyme'den çıkan eserleri ait olduğu yerde sergilemek için belediye ve Catania Üniversitesi olarak müze projesine başladık. Kyme'de bulunan eserler İstanbul ve İzmir'de sergileniyor. 1997'de yapımına başlanan müzede kazı evi, resim, fotoğraf ve restorasyon laboratuvarı bulunacak. Kaba inşaat tamamlandı. Geçen Kasım, Catania'da Kyme konferansı düzenlemiştim, Bu yıl 2 Eylül'de Aliağa Belediyesi ile düzenleyeceğiz. Kyme fotoğraflarının yer aldığı sergi açacağız. Bilgilerimizi diğer liman kentlerinde çalışan Türk arkeologlarla paylaşacağız.

Aliağa'nın fahri hemşerisi kabul edildiniz. Herkes sizi tanıyor. Türkiye ve Türk insanı hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Benim için burası ev. Ben burada Türk'üm. İtalya'daki yakınlarım benim Türkiye sevgimi bilirler. Artık kendimi Türk vatandaşı gibi hissediyorum . Türkiye gelişen, değişen bir ülke. Her geldiğimde daha iyi buluyorum.

Türkiye'nin tarihi değerleri ve korunması konularında fikriniz nedir?

Türkiye, İtalya gibi, Sicilya gibi. Akdeniz için Türkiye çok önemli. 2 yıl önce İtalya'da bir sempozyumda fotoğraf sergisi açtım. Resimleri yan yana koyunca aynı. Kültürlerarası fark ise neredeyse yok. Önemli olan tarihi değerlerin günışığına çıkarılması. Bu ister İtalya'da, ister Türkiye'de, ister dünyanın başka bir yerinde olsun farketmez. Ama uygarlıkların beşiği Anadolu'da kazılmayı, bulunmayı bekleyen çok eser var. 30 yıldır Türkiye'de kazı yapıyorum. Ortaya çıkarılanlar dünya tarihi için hazine değerinde. 14 yıldır Kyme'deyim. Tamamını görmeye ömrüm yetmeyecek.

Türkiye her gün gelişen, değişen bir ülke. Her geldiğimde daha iyi buluyorum. İtalya'ya benziyor. Kültürlerarası fark ise neredeyse yok denecek kadar az

Önemli olan, tarihi değerlerin günışığına çıkarılması. Bu ister İtalya'da, ister Türkiye'de, ister dünyanın başka bir yerinde olsun farketmez. Anadolu'da hálá bulunmayı bekleyen çok eser var

30 yıldır Türkiye'de kazı yapıyorum. Ortaya çıkarılanlar dünya tarihi için hazine değerinde. 14 yıldır Kyme'deyim. Tamamının ortaya çıkmasını görmeye de ömrüm yetmeyecek

Kyme

BATI Anadolu'da Eolis bölgesindeki antik kent, Aliağa'dan 8 kilometre uzaklıkta. Daha önce Pelasgların oturduğu Kyme'ye M.Ö. 1000'lerde orta ve kuzey Yunanistan'dan gelen ve Eol lehçesi konuşan göçmenler yerleşti. Buraya önceleri Orta Yunanistan'da Phrikios Dağı'nın eteğinde yaşayan halka atfen Phrikios denirdi. Geçimlerini tarımdan sağlayan, zaman zaman denizcilikle de ilgilenen Kymeliler, M.Ö. 7'nci yüzyılda, Pamphylia kentlerinden Side'yi ve Meriç'in denize döküldüğü yerdeki Trakya kenti Ainos'u kurdu. Bu yüzyılın sonlarına değin krallıkla yönetilen kentin başına , M.Ö. 545'te Pers yanlısı tiranlar geçti. M.Ö. 478'de Persler'e karşı oluşturulan Delos Birliği'ne Kyme de katıldı. Perslerle Yunan kentleri arasında imzalanan Antialkidas Anlaşması'ndan sonra (M.Ö. 392) ise kesinlikle Pers egemenliğine girdi. M.Ö. 334'te Büyük İskender'in eline geçti. Onun ölümünden (M.Ö. 323) sonra 1. Antigonos Monophtalmos'un, Lysimakhos'un, sonra da Selevkosların yönetimine girdi. M.Ö. 263'te Pergamon (Bergama) Krallığı'nın kurulması üzerine bu devletin sınırlarında kaldı. M.Ö. 168'de Roma egemenliğini tanıdı ve Asya Eyaleti kentleri arasında yer aldı. M.S. 17'de büyük bir deprem felaketine uğradı.

Kimdir?

İtalya'da Catania'da 1930'da doğdu. Catania Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nü bitirdikten sonra eski topografya masteri yaptı. 20 yıl Catania Üniversitesi'nde ordinaryüslüğe kadar yükselen Sebastiana Lagona, Türkiye'de Milas Kıyıkışlacık'taki antik İasos kenti kazılarına katıldı. 16 yıl burada çalışan Lagona, 1986'da Aliağa'daki Antik Kyme kazılarına başladı. 14 yıldır her kazı döneminde Aliağa'ya gelen Lagona, bekár.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!