Bülent KATARCI / HÜRRİYET
Oluşturulma Tarihi: Eylül 06, 2008 00:00
Tansiyon, damar darlığı ve ritim bozukluğu olanların kesinlikle oruç tutmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Cüneyt Türkoğlu, "Bu durumdaki hastaların çok dikkatli olması gerekir" dedi.
EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Cüneyt Türkoğlu, tansiyon, damar darlığı ve ritim bozukluğu olanların oruç tutmalarının sakıncalarına işaret ederek, "Ancak kontrol altında olan, düzenli ilacını alan takip dönemindeki hastalar, doktorlarına danışarak tutabilir" dedi. Prof. Cüneyt Türkoğlu, oruç süreci sırasında belli bir süre boyunca insan organizmasının aç kaldığını hatırlatarak, "Vücudumuz açlık ve tokluk anlarında çok farklı davranıyor ve değişik hormonlar ortaya çıkıyor. Sözgelimi açlık zamanlarında enerji sarfetmemeye çalışıp kendini korumaya alır. Yaz aylarında açlık süresi uzuyor, dolayısıyla vücudun verdiği reaksiyon da farklı oluyor. Su ve elektrolit kaybı önemli. Eğer kişi işinde çok efor sarfediyor ve güneşe maruz kalıyorsa, bu durum kalp krizini çağırabilir" dedi.
Sıkıntı halinde doktoraKişinin göğüs ağrısı veya çarpıntı, baş dönmesi, nefes darlığı gibi sıkıntılar hissetmesi halinde zaman geçirmeden mutlaka bir hekime başvurması gerektiğinin altını çizen Prof. Cüneyt Türkoğlu, ani ölüm riskinin dikkate alınmasını istedi. Türkoğlu, "Bu krizi atlatsa bile, bundan sonraki yaşantısında kalp yetmezliği çekebiliyor. Bunun yanı sıra çok uzun süre açlıktan sonra
yemek yendiğinde tansiyon da aşırı yükselerek beyin kanamasına yol açabilir" diye konuştu.
İLAÇ ALANLAR DİKKATProf. Dr. Cüneyt Türkoğlu, orucun sağlam ve sağlıklı kişilerin yerine getirmesi gereken bir vecibe olduğunu belirterek, "Kalp damar hastalığı olan kişi aç kaldığı zaman vücutta enerji sarfiyatını önlesin diye damarlarda spazm olur. Yani daha az kanı vücuda dağıtıp, çoğunu muhafaza etmeye çalışır. Bu yüzden de koroner damarlara fazla kan gitmez. Eğer hastanın durumu önemliyse ve ilaç alıyorsa, bunun belli zamanları vardır. Gün içinde, özellikle üç doz, iki doz ilaç alanlar dikkat etmelidir" dedi.
Bayram tatili umutRAMAZAN Bayramı’nın bu yıl uzun olması yanında mevsim avantajı bulunması, turizmcilerin hazırlıklarını hızlandırmasına yol açtı. Mimoğlu Turizm’in bu kapsamda hazırladığı özel turlar yoğun ilgiyle karşılandı. Mimoğlu Turizm’e özel fiyatlarla İstanbul’daki Sheraton, Çırağan Palas ve Fuat Paşa Yalısı’nda konaklanacak ve program kapsamında bayram boyunca tarihi, kültürel zenginlikler tanıtılacak. Genel Müdür Sitare Erk Tavlaş, "İzmirli bir acenta olarak, ilk İstanbul turu, ilk Batı Karadeniz turu, ilk Gap turu ve ilk komple otel rezervasyonlarını gerçekleştiren Mimoğlu Turizm, bir telefonla en uygun tatili yaratıyor" dedi.
AKP’de Ramazan molası
AKP’nin Balıkesir’de 22 Ağustos’ta başlayan ve 6’ncısı yapılan ilçe kongrelerine Ramazan nedeniyle ara verildi. İvrindi’de Ekrem Aslantekin, Ayvalık’ta Melih Çakırca, Sındırgı’da Danyal Eroğlu, Bigadiç’te İsmail Avcu, Marmara’da Cevat Barbaros, Manyas’ta ise Fikret Altun yeni başkan oldu. İl Başkanı Adil Çelik, "Ramazan nedeniyle ara verdiğimiz ilçe kongreleri bayramdan sonra yeniden başlayacak ve 13 Aralık’ta Bandırma ile sona erecek" dedi.
5 bin kişilik iftar çadırıDenizli Belediyesi’nin kurduğu iftar çadırında, yaklaşık 5 bin kişi orucunu açıyor. Çeşitli nedenlerle evlerinde iftar açamayan binlerce kişi, çadır girişinde uzun kuyruklar oluşturuyor.
DENİZLİ Belediyesi’nin eski İtfaiye yanına kurduğu iftar çadırında, yaklaşık 5 bin kişi orucunu açıyor. Kimsesiz, maddi durumu iyi olmayan ya da çeşitli nedenlerle evlerinde iftar açamayan binlerce kişi, çadır girişinde uzun kuyruklar oluşturuyor. 30 kişinin her türlü hijyen kuralı uygulayarak görev yaptığı çadırda, yaşlı ve hasta olanlar sıra beklemeden masalara oturtulup, yemekleri görevliler tarafından veriliyor. Önceki gün Ticaret Odası tarafından verilen yemeğe Milletvekili Mehmet Yüksel, Belediye Başkan Yardımcıları Osman Zolan, Mustafa Gökoğlan, Mahmud Güngör, Şamil Çınar ve belediye meclis üyeleri de katılıp, oruçlarını açtı.
EĞLENCELİK
İki kere gelseBAYRAMIN yaklaştığı günlerden birinde, iftar sırasında misafirlerden biri; "Keşke Ramazan senede iki kere gelse.." der. Aynı sofrada bulunan Bektaşi ise hemen şu cevabı verir; "Madem bu kadar seversiniz, Ramazan gider gitmez neden bayram edersiniz."
Birlikte mutlu olmak (2)GÜNÜMÜZ insanının yaşam tarzı, kişilik yapısı, dünyaya bakış açısı değişti. İstek ve arzuları çoğaldı. 50-60 yıl önce yaşayan birinin durumu ile bugünün insanının durumu aynı değil. O günkü yıllık ihtiyaç listesi birkaç kalemden ibaretken, bugün ihtiyaçlar çoğalmıştır. Unutmayın, öldüğünüz zaman yapılacak işler listeniz hala dolu olacak. Öyle ise mutluluk ve huzur, varacağınız yerde değil, yürüdüğünüz yollarda gizlidir. Sarayda kederli ya da zindanda mutlu olmak insanın elindedir. Peki, bunun bir formülü var mıdır? Elimizde mutluluk verecek bir reçete, bir ilaç var mıdır? Evet, elimizde mutluluk verecek, birlikte mutlu edecek bir reçetemiz var. Şimdi kağıt ve kaleminizi çıkarın, söyleyeceğim ilaçları teker teker yazmaya başlayın.
Reçete çok eskiBu reçete günümüzden çok önceleri yazılmış ve uygulanmıştır. Reçetenin sahibi Tabiin’den bir zat. Malumlarınız Peygamber Efendimizi gözüyle gören, O’na inanan ve sohbetinde bulunanlara "Sahabe" veya "Ashap" denir. Sahabeyi görenlere de "Tabiin" diyoruz. İşte bu reçetenin sahibi de Tabiin’den bir kişi. Miladi 642 yılında Medine’de doğmuş, 12 yaşında hafız olmuş. Bahabenin büyüklerinden ilim tedris etmiş. Miladi 728 yılında, 86 yaşında iken Basra’da vefat edip defnedilen bu kişi, Hasan Basri Hazretleri’dir. Reçetenin orijinalini görmek isteyenler, İbn Hacer-el Askalani’nin "Münebbiat" adlı eserine müracaat edebilirler.
Çaresi doktordaHasan Basri diyor ki, "Beraberinde abid bir genç ile Basra sokaklarında dolaşıyorduk. Yolumuz bir meydanlığa çıkıverdi. Bir de ne görelim, bir doktor yüksekçe bir yere çıkmış, etrafında toplanan insanlara ilaç satıyor. Herkes doktora derdini anlatıyor, yarasını beresini söylüyor, o da "Senin hastalığının ilacı şudur, senin yaranın merhemi budur" diyerek ilacını veriyor. Yanımdaki genç doktora doğru ilerledi ve şöyle dedi; "Ey doktor senin yanında günahları yıkayacak, huzursuz gönüllere huzur getirecek, mutsuz insanlara mutluluk verecek bir ilaç var mı?" Herkes bu gence doğru yönelirken, doktor da "Bu adam ne istiyor" der gibi düşünmeye başladı. Etrafı bir sessizlik sardı, doktorun ceva- bı bekleniyordu. Derken doktor, "Evet, onun da ilacı var" dedi. Gencin "Öyleyse ver bana" talebine, doktor "Benden şu 10 ilacı al ve uygula" cevabı verdi.
İbrahim ACAR
İzmir İl Müftusu