Güncelleme Tarihi:
SON dakikalar geçmek bilmiyor. İftara 5-6 dakika var. Gözler saatte. Daha birkaç saat önce, 'Ne çabuk geçiyor' diye yakındığımız zaman durmuş sanki. İftarı beklerken boş durmuyoruz, siparişlerimizi veriyoruz. Geleneklere uygun olarak iftar soframız kalabalık. Beş kişiyiz. Birimiz hariç dört çorba istiyoruz. Domates ve kremalı mantar çorbalarını tercih ediyoruz. Ara sıcak olarak en çok acıkanımız tantuni söylüyor, diğerleri fındık lahmacunla yetiniyor. İki mevsim salata istiyoruz. Sıra ana yemeğe geliyor. Ben, bulunduğumuz yere uygun olarak - sahi unuttum, Manisa yolunda Orman Restoran'dayız. Çam ağaçlarıyla bezeli yamaçlara bakan masamızda dostlarla iftardayız - Yoğurtlu Sabuncubeli Kebabı istiyorum. Diğerleri bir metre uzunluğunda Adana Kebap söylüyor.
SONUNDA vakit geliyor. İçeride oturduğumuz için iftar topunu ya da akşam ezanını duymuyoruz, iftar vaktini garsonumuz bildiriyor. Ortada iki büyük tabak içinde iftariyelikler var. Hurma, zeytin, iki çeşit peynir, salam, salatalık, domates, kuru incir. Ayrı bir tabakta tereyağı, bal ve reçel duruyor. Fırından yeni çıkmış pidelerin kokusu zaten açık olan iştahımızı daha çok açıyor. Sonunda yemeğe başlıyoruz. Hiç beklemeden çorbalarımız geliyor. Sıcacık kremalı mantar çorbası, oruçlu bir günün akşamında ilaç gibi. Çok sıcak olduğu için yavaş yavaş içiyorum. Hızlı yemek yiyenler için hoş bir tedbir bu. Bir anda midenizi doldurmamış oluyorsunuz.
ORMAN Restoran’ın servis elemanları işlerinin ehli. Pidemiz mi bitti, anında sepet doluyor. Çorbadan son kaşığı aldığımız anda servis kaldırılıyor, ara sıcaklarımız geliyor. Sıra ana yemeğe geldiğinde biraz bekliyoruz. Sanırım bir metre uzunluğunda, yarısı acılı Adana'nın pişmesi biraz zaman alıyor. Beklerken, balsamik sirkeyle lezzetlendirilmiş mevsim salatalarımızın tadını çıkarıyoruz.
AZ sonra kayık bir tabağın içinde yoğurtlu Sabuncubeli Kebabım geliyor. Ben tabağımdakileri keşfetmeye çalışırken, billur gibi bir çıngırak sesi dikkatimi çekiyor. Metrelik Adana, çıngırak sesleri arasında törenle masamıza geliyor. Lavaş ekmek, taze roka yaprakları, öbek öbek yerleştirilmiş pirinç pilavı ve ay şeklinde doğranmış sumaklı soğan eşliğinde görkemli bir manzara sunuyor metrelik Adana. Masada, kişi başına kaç santim düştüğü esprileri yapılırken, kebap beklediğimden kısa sürede silinip süpürülüyor.
ORMAN Restoran'ın hayli zengin mönüsü özenle hazırlanmış. Her yemeğin, salatanın ya da kebabın içinde ne var, nasıl yapılıyor yazılı. Böylece ne yiyeceğinizi önceden biliyorsunuz. Yoğurtlu Sabıncubeli Kebabı, geleneksel ağız tadımıza uygun bir yemek. Kibrit patates üzerine yoğurt dökülmüş. Ne patateslerin kıtır lezzetini bozacak kadar sulu, ne de patatesleri boğacak kadar yoğun. Tam kıvamında. Üzerine dilimlenmiş ve tavada sote edilmiş biftek konmuş. Dilerseniz kızdırılmış tereyağı ile lezzetlendirmeniz mümkün. Maydanoz dalları, közlenmiş yeşil biber ile domates dilimleri ve beyaz pilavla zenginleştirilmiş tabak, iştah açıcı bir görünüm sergiliyor. Çok beğenmeme ve bütün gün aç olmama rağmen tabaktakilerin tümünü bitiremedim. Bu durumda hayli ilginç isimler taşıyan tatlılardan yemek de hayal oldu tabii.
ORMAN Restoran, özel iftar mönüsü de veriyor. İftariyelik, çorba, bir ana yemek ve tatlıdan oluşan mönü için kişi başı hafta içi 6 milyon, hafta sonu program olduğu için 7 milyon lira ödüyorsunuz.
FİNALDE, naneli şeker eşliğinde ılık el bezleri geliyor. Unutulmuş bir geleneğin hatırlanmasından memnun oluyorum. İçeceklerimizle birlikte 21 milyon lira hesap ödüyoruz.
TELEFON: 377 53 54 (2 hat)