Oluşturulma Tarihi: Haziran 22, 2015 01:14
İzmirli Ergin Güngör (47), kendisini otizmli oğlu Doruk'un (18) eğitimine adadı. Oğluna 2 yaşındayken otizm teşhisi konulmasıyla depresyona giren, hatta asla gerçek bir baba oğul ilişkisi yaşayamayacağını düşünen Ergin Güngör, artık her sabah oğlunu üniversiteye uğurlamanın, beraber maça gidebilmenin mutluluğunu yaşıyor.
Türkiye'de üniversite eğitimi alabilen yalnızca 7 otizmli bireyden biri olan Yaşar Üniversitesi Grafik ve Tasarım Bölümü Öğrencisi Doruk Güngör, aynı zamanda ülkemizde resmi bir maça çıkan ilk otizmli unvanına sahip bir genç. Doruk'un herkese ilham veren bu büyük başarısının mimarı ise Semra ve Ergin Güngör çifti. 2 yaşında otizm teşhisi konulan oğlunun, 3 yaşında okuma ve yazmayı öğrendiğini, 4 yaşında dört işlemi yapabildiğini, 5 yaşındayken ise notaları anında deşifre ederek çalıp söyleyebildiğini anlatan baba Ergin Güngör, "Oğlum, küçük yaşlarında bile bu üstün yeteneklere sahipti. Ancak sosyal iletişim problemleri yaşayan her otizmli birey gibi onun da özel eğitime ihtiyacı vardı. Sadece devletin verdiği imkanlarla özel eğitim sürecinin yeterli olamayacağını bu nedenle çok ciddi paralar harcanması gerektiğini gördük. İsteklerimizden, ideallerimizden vazgeçtik ve kaynaklarımızı onun eğitimine aktardık. Doruk eğitime başladığında otizmliler için kaynaştırma eğitimi yoktu. Okulunun inisiyatifi ile okula devam edebildi. Ortaokul ve liseyi de aldığı özel eğitimler sayesinde başarıyla bitirebildi" dedi.
TÜRKİYE'DEN HATTA AVRUPA'DAN ARIYORLAR Yıllarca 'oğlum acaba büyüdüğünde ne yapacak', 'üniversiteye gidebilecek mi' gibi sorularla boğuştuklarını belirten Ergin Güngör, 1999 yılında kurduğu ODER'le bugün yüzlerce otizmli aileye de destek veriyor. Çevresinde 'otizm baba' olarak adlandırıldığını belirten Güngör, neden dernek kurduğunu ise şöyle anlattı:
"Oğlum Yaşar Üniversitesi'ni yüzde 50 burslu olarak kazandı ve eğitimine başarıyla devam ediyor. Ama bu mutluluğu yaşayamayan maalesef birçok aile var. 1999 yılının sonunda bizim gibi ailelerle bir araya gelip dernek oluşumuna girmiştik. ODER'i kurarak otizmli çocukların ailelerine destek olmak ve yol göstermek istedik. 300 üyemiz var ama yalnızca üyelerimize hizmet vermiyoruz. Türkiye'nin hatta Avrupa'nın dört bir yanından beni arayarak bilgi alan, destek isteyen pek kişi var. Yıllardır aileleri ve okulları bilinçlendirmek adına okul okul geziyorum. 2005 yılında otizmli bireylerin eğitimi için uygulanmaya başlayan yasa için bile mücadele ediyoruz. Bize verilen bir hak söz konusu ancak o hakkı almak için ailelerimiz maalesef hala mücadele veriyor. Ayrıca her otizmli ayda en azından 160 saat eğitim alıyor olmalı. Türkiye'de 600 binin üzerinde otizmli olduğu tahmin ediliyor. Onların eğitimleri için daha da çok çalışmalıyız."
Otizmi aşabilmenin tek çözümünün sosyal hayatla bütünleşebilmek olduğunun altını çizen Güngör, "Biz çocuğumuzun sadece özel eğitim almasını sağlamadık. Müzik, spor, sanat yani bizlerin yaptığı ya da yapmadığı ne varsa denemesi kendisine şans verdik. Bir gün 'Senin oğlun üniversitede okuyacak, okul onu basketbol takımına alacak' deseler inanmazdım. Şu an çok sevilen ve derslerinde çok başarılı bir öğrenci oldu. Başlarda otizm gerçek bir baba oğul ilişkisi yaşamamıza çoğunlukla müsaade etmiyordu. Ancak artık çok mutlu bir baba oğul ilişkimiz var. Oğlumun basketbol antrenmanlarına gidiyorum, tiyatro, konser gibi sosyal etkinliklere beraber katılıyoruz. En çok yapmayı sevdiğimiz etkinlik ise
Galatasaray maçlarına birlikte gitmek" dedi.