Güncelleme Tarihi:
Hayatı film oldu
Türkiye kırsalında tabuları-önyargıları yıkan, tez konusu ve belgesel filmlere senaryo olan hayat hikayesiyle İhsan Çolak, “Köyün İhsan Halası” diye ünlendi. Ancak zamanla verilen sözler tutulmadı, yumurta satarak geçimini sağladığı tavukları hastalıktan telef oldu. Köyde bile yaşamak onun için zor olmaya başladı. İhsan Hala yine de köyünü bırakmadı. Şehir hayatının köy kadar rahat olmayacağını düşündü. Turizm merkezlerinde çalışmak yerine sonunda hemen ilerideki bir köyden gelen teklifi kabul etti ve garson oldu. Bir gece vakti çalıştığı Demirciköy’de Küçük Ev Lokantası’nda konuştuğumuz İhsan Hala, itinayla yaptığı servisinde, yine kendi diktiği allı güllü kendine özgü giysileri ile dikkat çekerken, “Köyümde özgür gezmeyi seviyorum. ‘Eltilerim7 dediğim komşularımı seviyorum. O yüzden de bırakamadım köyümü. Ama hayat burada olsa bile zor. Tek derdim sigortadan emekli olmak. Babamın maaşını alabilmek için kadın olmak gerekiyor diye duymuştum. Ameliyat olmak istedim. Ege Üniversitesi’ne gittim. Ama sıkıntılı bir şey oldu benim için. Hem her hafta görüşmeleri takip edemedim, hem de ‘Ameliyat olursan psikolojin bozulur’ diyenler oldu. Ben de köyümde her ne olursa olsun kalıp mücadele etmeye karar verdim. Tavuklarım telef oldu. Ev kiramı zor ödemeye başladım. Yıllardır tanıdığım komşu Demirciköy’den Mustafa Ağabey, ‘Gel bizde çalış’ deyince kabul ettim. Zaten beni buralarda herkes tanır. Kimse yan gözle bakmaz. Şimdi haftada 250 TL’ye 7 gün akşamları burada çalışıyorum. İşimden memnunum. Tek isteğim önceden de söylediğim gibi Bülent Ersoy’la tanışmak” dedi.
İhsan Hala’yı yadırgamadıklarını söyleyen köylüler ise, “O buraların İhsan Hala’sı. Ona kimsenin yanlışı olmaz. Köyümüzden gitmesini hiçbirimiz istemiyoruz” diye konuştu.
Köyün imamı bile kabullendi
İHSAN Çolak, anlatıyor: “Burası doğduğum büyüdüğüm köy ama çocukluk arkadaşlarım bile zor kabullendi. Ama beni tanıdılar artık. Kimseye zararım yok. Evlere temizliğe giderek dip köşe temizledim. Köyün okulunu, camisini, muhtarlığını temizledim. Çocukların beslenme saatlerine yemekler götürdüm. Köy sakinleri bu çabalarımı da gördü ve beni bağırlarına bastı. İlk başta bir gün attı tepem! Girdim kahveye, dedim ki, ‘Siz benim bir kötülüğümü gördünüz mü? Biriyle gördünüz mü beni? Çok affedersiniz ama, bu beden benim. İstediğimi yaparım. İstersem bomba koyar patlatırım. Benim şuram, kalbim istesin önce’ dedim. Köyün hocası bile beni böyle kabullendi. Camiyi temizlerken hoca, ‘İhsan Hala kusura bakma sana bir şey soracağım. Ölünce seni kim yıkayacak?’ dedi. ‘Erkek yıkayacak tabii ki, sen yıkayacaksın. Başkasına yıkatmam kendimi, ona göre’ dedim.”
Kardeşlerim tarladayken ben evi temizlerdim
İHSAN Hala, “Çocukluğumdan beri kendimi hep kız olarak hissettim” diyor, kardeşleri tarlaya giderken evde kalıp ev işleri yapmayı tercih ettiğini anlatıyor. Annesi öldükten sonra köye dönmüş, başını kapatmış. Namazını da kılıyor, orucunu da tutuyor. Ama köy düğünlerinde süslenip oynamaya da bayılıyor. Hem de en az 3 kıyafet değiştirerek... Köyün kadınlarıyla toplanıp günlere gidiyor. Yaz akşamlarında kapı önünde oturup onlarla sohbet ediyor.