Güncelleme Tarihi:
İZMİR'in yağmuru da değişti. Atilla İlhan'ın deyimiyle, ‘‘İri çekirdekli bol şakırtılı’’ yağmurlar gitti, yerini usul usul, sinsi sinsi yağanlar aldı. Bunun bir tek iyi yanı var, fazla ıslanmadan yağmurda yürüme zevkinizi tatmin edebiliyorsunuz. Öğle yemeği için çıktım, ‘‘Ahmak ıslatan’’ dedikleri türden ince bir yağmur var. Yüzüme vuran damlaların serinliğini duya duya yürüyorum. Öğle yemeğini bir arkadaşımla yiyeceğim ve nereye gideceğimize daha karar vermedik.
KÖŞEDE buluştuk ve gözümüze Paprica Cafe'nin büyük şemsiyelerinin altında dışarda oturan gençler çekti. Kahvelerini keyifle içip, neşeyle sohbet ediyorlar. Onları görünce içime bir yaşama sevinci doldu. Gençlerin gittiği yerlere ‘‘takılmayı’’ seviyorum. Biz de bir şemsiyenin altına oturduk. Yağmur inceden devam ediyor, masamızın küçük bir bölümü ve diğer iki sandalye ıslanmış ama ne gam. Hayat güzel.
SERVİS elemanımız mönülerimizi getirdi. Bir cafeye göre oldukca zengin. Önümde hayli zorlu bir iş günü var, o nedenle ağır gelebileceğini düşündüğüm spagettileri, soslu et ve tavuk yemeklerini geçiyorum. Gözüme o güne kadar denemediğim sumaklı köfte takılıyor. Mevsim salata ve sumaklı köfte söylüyorum. Arkadaşım rejimde, onun için sadece çorba ve tatlı istiyor. Yemek yerine tatlıyı tercih ediyor.
TAVUK çorbasının lezzetini beğenen arkadaşım biraz duru buluyor ve ‘‘Bu yazlık çorba olmuş’’ diyor. Bu arada geniş tabağın içine zevkle yerleştirilmiş mevsim salatam geliyor. Görüntü çok güzel, ilk çatalda aldığım lezzet, içimi mutlulukla dolduruyor. Bana sürpriz yapmışlar, salatama taze nane koymuşlar. Bu keyifle salatamı bitiriyorum. Hemen ardından sumaklı köftem geliyor. Izgara köfte fazla yağlı değil, ancak yumuşak. Sumak çok hoş bir lezzet katmış. Garnitür olarak havuçlu pilav ve tavada çevrilmiş ince kabak dilimleri ile yeşil soğan yaprakları, közlenmiş domates ve biber var. Tabağımı kocaman bir nane dalı süslüyor. Hayatımın hatasını yapıp, tadına bakmadan tuz dökünce sebzelerim çok tuzlu oluyor. Onlardan vazgeçemiyeceğime göre de tuzu gidermek için yoğurt istiyorum. Böylelikle kendimce yeni bir lezzet elde etmiş oluyorum. Keyfimi bozmadan yemeğimi yiyorum. Taze yapılmış, vişne soslu Charlot'un nefis kokusuna kapılacak gibi oluyorum, ama iyi ki vaktim yok.
PAPRİCA, genellikle gençlerin geldiği, günün her saati için uygun, hoş bir yer. Şu mevsimde bahçesi çok keyifli. Zengin mönüsünde damağınıza uygun bir lezzet bulabilirsiniz. Servis elemanları da son derece nazik ve güleryüzlü. Üstelik fiyatları da uygun. Biz öğle yemeğimiz ve içeçeklerimiz için yaklaşık 9 milyon lira ödedik.
TELEFON: 422 30 30