Oluşturulma Tarihi: Haziran 02, 2007 21:42
50 yıldır Ege'yi, şiirleriyle damıtarak adımlayan, aşk şairi Abdullah Neyzar Karahan'ın yeni kitabı "Dalgın Şarkı"yı kutluyoruz. Bu romantik usta şairi kucaklamak, onun mütevazi gülümseyişlerine ortak olmak, sarsılmaz arkadaşlığın dingin sularında onunla Ege'yi ve edebiyatı duyumsamak nefis bir duygudur.
EGE'den yetişen, 1960 sonrası parlayan, sabırlı ve çilekeş bir uğraş sonucu ismini ülkemizin tüm edebiyat dergilerinde duyuran, sevdalı şiirlerini yayınlatmayı başaran, şiir merdivenlerini hiç kabarmadan, hiç şımarmadan, dizelerini nasırlarıyla okşayarak, yüreğini ezeli aşkının zehriyle kamçılayarak, tıpkı ağır bir işçi gibi edebiyatımızda seçkin ve benzersiz bir yer edinen "Abdullah Neyzar Karahan" ustayı, bugün bağrımıza basıyoruz, alkışlıyoruz ve kutluyoruz.. Kısacası öpüyoruz efendim!..Çünkü son kitabı "Dalgın Şarkı" elimizdedir ve bir çırpıda okuyup bitişmişizdir, sonra bir daha okumuşuzdur.. (Kitap için iletişim: Tel: 0.232.3816341. E.Posta: aneyzarkarahan@mynet.com)
ŞİİR EMEKÇİSİAbdullah devlet memuru emeklisidir. Yaşamı boyunca en çilekeş iş olan, kütüphanecilikte dirsek çürüttü. Ege Üniversitesi Merkez Kütüphanesi ve Yayın Müdürlüğü'nden emekli oldu. Ben onu çok uzun yılar önce Astronomi Kürsüsü Kitaplığı'nda, unutamadığım dostum Prof. Abdullah Kızılırmak hocanın kanatları altında çalıştığı yıllardan tanırım. O daima, nazik, çilekeş ve arı gibi çalışkan, iddiasız bir devlet emekçisi olarak kaldı.. TRT'de ve başka sanat kurumlarında yükselme şansı varken, edebiyat çevresinde en yakın dostu gözükenlerin onu nasıl engellediğini, kazık attığını iyi bilirim.Şiir yaşamında da, yine çalışkan, nazik, mütevazi ve çilekeş bir süreç yaşadı ve bence bir "şiir dervişi" oldu.. Bıkmadan, usanmadan, yılmadan sanki yalnızca şiir için yaşadı ve çalıştı.. 1960'lardan sonra arka arkaya kitapları basıldı. Özetle, şairimizin 15 şiir kitabı, Yunus Emre,
Atatürk ve Kubilay üzerinde yoğunlaştığı 7 inceleme kitabı ve 3 çocuk kitabı vardır.1976 yılında, "Hasan Tahsin Destanı" isimli ölümsüz eserini kaleme aldı. Bu destanını, ressam Levent Öztürkmen ile resimleyerek hazırladığım sergiyi, defalarca İzmir'de açarak Kuva-yı Milliye inancının devamını sağlamaya çalışmıştım.
ATTİLA İLHAN'IN DOSTUŞairimiz, Attila İlhan'ın yakın çevresindeki edebiyat dostlarından biridir. O günleri şöyle anlatır: "- 1960'larda şiir denince, akla Attila İlhan gelirdi. O, baş şairimdi. Benim ilk şiirlerimi, yönettiği "Demokrat İzmir" gazetesinin sanat sayfasında yayınladı. İkimiz de Karşıyaka'da otururduk, evindeki çaylı toplantılara katılırdım. O bizim ağabeyimizdi, "baş-şairimizdi". Yüreğimize, onun deyimiyle "mıh" gibi oturmuştu. Cumartesi günleri saat 14.00-17.00 arası, bazen daha da uzayan toplantıları Çamlık'taki tam Orman Fidanlığı'na sapan köşedeki evinde yapardık. Toplantıya çağırdığı kişiler genellikle genç şairlerdi. Eşi, Biket İlhan çay servisi ile uğraşırdı. Gün geldi 12 Mart oldu. Toplantılarımız iptal edildi. İşte ben o toplantılarda yetiştim ve bilinçlendim.."
İZMİR'İN TADIŞairimizi, günümüzde İzmir'de giderek kişiselleşmiş cafcaflı edebiyat matinelerinde göremezsiniz, bencil kürsüleri dolduran reklamcı edebiyat dinazorları arasında bulamazsınız. Ona soralım bakalım. Nelerde dolanıp, şiirle nasıl buluşuyor acaba?.."- Kentin birçok köşesinden oldukça etkilenirim.. Elli yıla yakın oturduğum Karşıyaka'nın kıyılarını severim. Denizdir benim aşkım. 1970'li yıllarda bisikletime atlar, Küçük Yamanlar'a gider, imbatı ve denizi yüreğime doldururdum. Bostanlı'da balıkçı barınağında çay içmek, daha sonra arabalı vapura binerek İnciraltı'na gitmek alışkanlıklarım içindedir. İnciraltı'nda Engelliler Kahvesi'nde yediğiniz tostun tadını hiçbir yerde bulamazsınız. Buradan bahçeler içinden geçip yorgunluğumu bir kez daha dinlendiririm. Teleferik'te yaz güneşinin batışını resimlerim. Önceki yıllarda yazma yerim Şato idi. Oranın çayını yudumlarken, yeşile, maviye ve körfezin vapurlarla dansına şiirler yazardım. Eşimle birlikte Kadifekale önündeki bahçeli kahvede yine çayımızı yudumlamak ne güzeldir. Narlıdere ve Güzelbahçe de yüreğimin türküsüdür. Bir şair olarak derim ki, İzmir'in tadına doyum olmaz."Abdullah Neyzar Karahan'a, eşi Sevil Hanım, Gökçe ve Ozan isimli dünya tatlısı iki evladı ile uzun ömürler diliyorum.Abdullah Neyzar Karahan'ınen sevdalı mısralarıMorarmış akşamlarına İzmir'intutup aşkımı sundum.Kağıttan gemi yaptım acılarasaçları yosun kokan Bostanlı'da.*Karanfil tenli cumbalı gözlerdenKuytulaşır gözleri akşamın.Bir gitarın tek telinde..*Penceresinde çiçeklenir günDeğer elleri yorgun yıldızaAşkla gelir mevsim.Kaçkın bakışlar bahçesindeSevişmek kırmızı güldür..*Yüreği, yüreğim midirEflatun gecelerinde İzmir'inAlacalı, mavili ve de hercai menekşe..
İzmirli şairler toplu halde Hey gidi günler hey... Egeli şairler yanyana... 1966 yılında Karşıyaka Halk Eğitim Merkezi'nde açılan Resim-Şiir Sergisi'nde dönemin şairlerini buluşturan bir fotoğraf. Ayaktakiler: Abdullah Neyzar Karahan, Hüseyin Peker, merhum Nahit Ulvi Akgün, Handan Attar, Halil, Rıza Apak, Rıdvan Özelce. Oturanlar: Abdullah Özkan, Haluk Hazer, Ali Özpalanlar. (Yaşar Aksoy Arşivi)
Hasan Tahsin Destanı'nı yazdı "Hasan Tahsin Destanı"nı yazan Abdullah Neyzar Karahan ile Konak Hasan Tahsin Anıtı'na, çelenk koymuşuz. Rahmetli Tekel işçisi Mehmet Yaman, Abdullah Neyzar Karahan, İzmir Halkevi Başkanı Yaşar Aksoy, Kur. Alb. Cemalettin Korkut (günümüzde İşçi Partisi Genel Başkan Danışmanı), Akif Aytaç, Muammer Karazeybek, Oturanlar: Şimdinin ünlü sanatçısı Yalçın Menteş, Aydın Avcı, Nedim Yaşar Gürsoy, şimdinin Hukuk Profesörü Ali Nazım Sözer (1977 yılı).