Güncelleme Tarihi:
Öte yandan büyük ustanın son günlerine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya başladı. Sazını en son yaklaşık bir ay önce eline aldığı belirtilen Neşet Ertaş'ın çok sevdiği İzmir'de Karabağlar semtinde bulunan evinin müzeye dönüştürülmesi konusuna olumlu baktığı ancak nihai kararı ailesinin vereceği bildirildi. Bağlamasını eşine bırakan Ertaş'ın İzmir'e geldiğinde hastaneye yatmadan önce “Çıkmadık candan ümit kesilmez. Canım hala içimde” dediği kaydedildi. Ertaş'ın hastalığına ilişkin “Gönülle yaşarsam dünya benim, gönülsüz yaşarsam ben bu dünyanın neyiyim? Allah etmesin” sözlerinin hastane bahçesinde menajeri Gülsüm Sarıkaya tarafından hatırlatılması da dinleyenleri gözyaşlarına boğdu.
KENDİ SESİNDEN HAYATI
“GARİP BÜLBÜL” KİTABINI HEYECANLA BEKLİYORDU
Ayrıca Neşet Ertaş, İTÜ Devlet Türk Müziği Konservatuvarı Öğretim Üyesi Erol Parlak'ın 1996'da Almanya'da kendisini ziyaret etmesiyle başlayan biyografi çalışmasını da merakla bekliyordu. Parlak'ın son aşamada olan kitabını gören ve eksikliklerini tamamlayan Ertaş “Garip Bülbül” adını taşıyan kitaptan da mutluluk duyuyordu.
KÜÇÜK MERYEM DE SAİT DE ARTIK NEŞET DEDESİZ
İzmir'de türkülerin ustası Neşet Ertaş'ın, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmesi, Karabağlar ilçesinin gecekondu semtindeki ünlü sanatçının eserleri gibi rengarenk olan mütevazı evini de komşularını da hüzne boğdu. Ertaş'ın son 15 yılını geçirdiği Karabağlar ilçesinin gecekondu semtindeki evinin sokağında da yaşandı. Komşuları, acı haberin ardından ünlü sanatçının evine Türk bayrağı astı. Dünyaca tanınan bir sanatçı olmasına rağmen mütevazı yaşamı hiç bırakmayan Neşet Ertaş'ın, evi de aynı mütevazı görüntüsüyle dikkat çekti.
ESERLERİ GİBİ RENGARENK
Ünlü sanatçı komşularının anlattığına göre, evde kalan akrabalarına yeni evler aldıktan sonra kendisi bu eve taşınarak yaşamını sürdürdü. Ertaş evi de tıpkı eserleri gibi kendisi süsledi. Sanatçının meyve ağaçları yetiştirdiği, duvarlarını asmayla kapattığı evinin küçük bahçesindeki kamelyada zamanı geçirdiği, burada misafirleriyle sohbet ettiği öğrenildi. Alt katında kiracısı polis memurunun oturduğu evin ikinci katı ve terası ise çeşitli renkteki camlarla kapatıldı.
Neşet Ertaş'ın sağlıklı olduğu günlerde, sıradan bir yaşam sürdüğü, alışverişini yaptığı, komşularıyla, yakındaki taksi durağına gidip sohbet ettiği belirtildi.
MİNİK KOMŞULARI DA ÇOK ÜZÜLDÜ
Neşet Ertaş'ın öldüğü haberini annelerinin konuşmalarından öğrenin minik komşuları 5 yaşındaki Meryem Gürsoy ve 3 yaşındaki Sait Atıcı da büyük üzüntü yaşadı. Minikler her gördüğünde kendilerini seven “Neşet dedelerini” kaybetmenin acısını yaşadı. Ünlü sanatçının komşularından ve aynı zamanda da hemşerisi olan Meryem Gürsoy, “Büyük acı yaşıyorum. Biz ona ‘baba’ derdik. Bizlere çok iyiliği dokundu. Her zaman kapısını bizlere açtı. Çocuklarımızı torunları gibi sevdi. Şimdi de kendisini son görevimizi yapmak için bekliyoruz” dedi. Ertaş'ın komşularından Saniye Güzel ise, “Onu tanıdığımız için kendimizi çok şanslı görüyoruz. Bizlerin hep yanında oldu. Ünlü bir sanatçı gibi değil de kendi halinde bir halk insanı gibiydi. Büyük üzüntü yaşıyorum” dedi.
NEŞET ERTAŞ’IN HAYATI - BOZKIRIN TEZENESİ
Neşet Ertaş, 1938 yılında Kırşehir'in Kırtıllar Köyü'nde Muharrem Ertaş ve Döne Hanım'ın beş çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Abdal geleneğinin en önemli ozanlarından babası Muharrem Ertaş'ın aynı zamanda öğrencisi olan, müziğe keman çalarak başlayan Neşet Ertaş'ın adı 1960'lı yıllardan bu yana bağlamayla anılmaya başlandı. 1950'lerin sonunda “Neden garip garip ötersin bülbül” adındaki ilk plağını çıkaran Ertaş, daha sonra onlarca plak ve kasete, sayısız konsere imza attı. İlkesel olarak ücretli konser vermeyen Ertaş, bir süre Ankara'da, bir süre de Almanya'da yaşadı. Uzun yıllar süren gurbetin ardından 2000 yılındaki İstanbul konseriyle sahnelere geri dönen Ertaş, Süleyman Demirel zamanında kendisine sunulan ’devlet sanatçılığı’ ünvanını; "O dönem Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, ’hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor’ diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdatlarımız adına aldım" diyerek geri çevirdi. UNESCO tarafından yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görüldü. Usta sanatçı, 25 Eylül 2012 tarihinde İzmir’de tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini kapadı.
Neşet Ertaş’ın boşandığı eşi Leyla Ertaş’dan Döne ve Hüseyin adında iki çocuğu bulunuyor. Ertaş hayatını uzun süredir Seyhan Büyükvardar ile paylaşıyordu.
Neşet Ertaş’a "Bozkırın Tezenesi" lakabını ünlü yazar Yaşar Kemal taktı. Bağama çalarken tellere vurmaya yardımcı olan tezene lakabını sonuna kadar hak eden büyük usta hep bu lakapla anıldı.
Albümleri
1988 Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde
1988 Kendim Ettim Kendim Buldum
1988 Kibar Kız
1989 Hapishanelere Güneş Doğmuyor
1989 Sazlı Sözlü Oyun Havaları
1990 Gel Gayri Gel
1992 Türküler Yolcu
1992 Gitme Leylam
1993 Kova Kova İndirdiler Yazıya
1995 Seçmeler 2
1995 Seçmeler 3
1995 Seher Vakti
1995 Altın Ezgiler 3
1996 Polis Lojmanları
1997 Benim Yurdum
1998 Gönül Yarası
1999 Zülüf Dökülmüş Yüze
1999 Gönül Dağı
1999 Muhur Gözlüm
1999 Zahidem
1999 Neredesin Sen
1999 Gönül Dağı