Güncelleme Tarihi:
Cumhuriyet Kadınları Derneği, Çocuk İstismarıyla Mücadele Derneği, Türkiye Liseliler Birliği tarafından ve İzmir Emniyet Müdürlüğü, İzmir Tabip Odası, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Eğitim- İş 1 Nolu Şube ve Gültepe mahalle muhtarlarının desteğiyle düzenlenen panel Konak Belediyesi Gültepe Semt Merkezi'nde yapıldı. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Münevver Aktaş'ın yönettiği panele, Psikiyatrist Dr. Hüsnü Uçar, Ege Üniversitesi araştırma görevlisi Demet Havaçeliği Atlan, Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nden Fikret Deniz ve Eğitim- İş 1 Nolu Şube Başkanı Bülent Turan konuşmacı olarak katıldı. Ayrıca, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, muhtarlar ve Gültepe Semti'nde yaşayanlar da dinleyici olarak panelde yer aldı. Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Canan Arıtman, madde bağımlılığıyla mücadele için bir proje hazırladıklarını, bu projeyi hayata geçirmek için pilot bölge olarak Gültepe'yi seçtiklerini ve mücadele sırasında atılması planlanan somut adımlar, hızla uygulamaya geçirilmesi amaçlanan çözüm önerilerinin paylaşılacağını dile getirdi. Ege Üniversitesi araştırma görevlisi Demet Havaçeliği Atlan, bağımlılık, madde kullanımının nedenleri, risk faktörleri ve araştırma sonuçları hakkında bilgi verdi. Madde bağımlılığının bir beyin hastalığı olduğunu kaydeden Atlan, "Bağımlılık geliştikten sonra, keyif amaçlı kullanım sonlanmakta artık madde kullanımı bir zorunluluk haline gelmektedir. Bir hastalık olduğu için tedavi edilebilir ama uzun sürer ve ömür boyu korunmak gereklidir. Madde bağımlılığında etkili olan bir çok faktör var. Kişisel özellikler, biyolojik özellikler, genetik özellikler, ruhsal sarsıntı madde bağımlılığında etkili olabiliyor. Şiddet gören kadınlarda sigara kullanımı artmaktadır. Toplumsal kabul görme, çevresel etki, aile etkiler de yine madde bağımlılığını etkilemekte. 2008 ve 2011 yıllarında İzmir'deki tüm liselerde bir araştırma yaptık, madde kullanımını sorduk ve 12. sınıf öğrencilerinde herhangi bir uyuşturucuyu kullanım oranı yüzde 6.8 olarak çıktı. Bu rakam her geçen yıl artarken, yaş da düşmekte. Madde kullanan gençlerin yüzde 60'ı semtinde bu maddelerin satıldığını, yüzde 50'si semtinde bir çok kişinin madde kullandığını, yüzde 51'i semtindeki bir çok gencin madde kullanmaya başladığını, yüzde 54'ü semtinde bir çok kişinin bıçak ve silah taşıdığını, yüzde 53'ü semtinde beladan uzak durmanın zor olduğunu, yüzde 47'si semtinin güvenli olmadığından bahsetmiş. Madde kullananların yüzde 85'i arkadaşlarının da bir madde kullandığını belirtmiş, yüzde 6'sının ailesinde de uyuşturucu kullanımı nedeniyle sorun oluşmuş. Madde bağımlılığıyla mücadele koordineli çalışmayı gerektiriyor, bir kişinin çabasıyla mücadele çok zor" diye konuştu.
TEDAVİ MERKEZİNE GİDEN BAĞIMLIYA CEZA YOK
Madde bağımlılığı ve risklerinden söz eden emniyet personeli Fikret Deniz, "Süreç şöyle başlıyor, 'Bir kereden bir şey olmaz'. Kişi daha sonra ara sıra kullandığını söyleyerek kendini kandırıyor. Günü geldiğinde bırakacağını belirtiyor ancak sürecin sonunda tedavi olmak istiyor. Ülkemizde 28 madde bağımlılığı tedavi merkezi bulunuyor, İzmir bu anlamda biraz daha şanslı. Ülke politikası olarak da bizler madde bağımlılığını bir hastalık olarak kullanıyoruz. O nedenle madde bağımlısı olan kişiler hiç çekinmeden bu merkezlere gidip tedavi olmalı. Madde kullanımı, madde bulundurmak Türk Ceza Kanunu'nun 191'inci maddesi gereğince 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası gerektiriyor. Ancak kanunlarımız, bir defaya mahsus olmak üzere denetimli serbestlik kararı verilen kişi önce tedavi merkezine yönlendiriliyor ve karara uyar ve tedavi süresince madde kullanmazsa tedavi olduğu kabul ediliyor ve cezaevine girmiyor. Ancak madde kullanımda ısrar ederse cezayla karşı karşıya kalabiliyor. Madde bağımlılığı yanında da bir çok suçu getirmektedir. Türk Ceza Kanunu'nda 192'ye 4'üncü madde çok önemlidir. Adli makamlar herhangi bir işlem yapmadan önce bağımlı kişi bir tedavi merkezine gider ve tedavi olmak istediğini söylerse kendisi hakkında hiç bir işlem yapılmaz. Buradaki tek şart kişinin kendi rızasıyla tedavi merkezine gitmesidir" dedi.
RİSK ALTINDAKİ ÇOCUKLARA ULAŞILMALI
Eğitim- İş 1 Nolu Şube Başkanı Bülent Turan madde bağımlılığında eğitim ve eğitimcinin rolü ve önemi konusunda görüşlerini aktardı. Turan, "İzmir'de neredeyse bütün okulları gezdim ve güneşlerimizin birer birer sarı ışık haline gördüğünü fark ettim. Bunu tek bir şeye bağlamak yanlış olur, bu topyekün bir sorumluluktur. Okullarda uyuşturucu bağımlılığıyla ilgili ciddi mücadele yapılıyor. Ama İzmir'in göbeğinde bir genç bali çekip baygın yatıyorsa, bir öğrenci okul bahçesinde uyuşturucu alıyorsa konuşmamız boşadır. Bir öğrencim vardı 4. sınıf, sosyo- ekonomik olarak güçsüz bir aile ve aile çocuğun farkında değil. Bu çocuğu tespit ettik ve risk altında olduğunu belirledik, gerekli yerlerle görüştük ama o çocuk liseye gittiğinde madde bağımlısı oldu. Biz ülkemizde harika tespitler yapıyoruz, oranlar harika ama çözüme gidemiyoruz. Çocuk hiç bir şey olamasa da iyi bir anne ve baba olabilir. Bu nedenle çocuklardan umudu kesilmemeli. Risk altındaki çocuklara ulaşılmalı ve kurtarılmalı" diye konuştu.
EĞİTİM OLMAZSA OLMAZ
Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Okan Özer de panele katılıp madde bağımlılığıyla ilgili görüşlerini paylaştı. Madde kullanımında yüksek rantların olduğunu hatırlatan Özer "Biz emniyet olarak, madde bağımlılığıyla ilgili her alanda mücadele veriyoruz, eğitim, hukuk, sosyal alan ve diğer konular. Bizim ve arkadaşlarımızın verdiği mücadeleyi, verdikleri emeği anlatmaya kalksak, buruda gözyaşlarına boğulursunuz. Hiç kimse suç işlediğini söylemiyor ve karanlık bir odada siyah bir kedi arıyor gibisiniz. İzmir'de insanlar çok çabuk bilinçlenip örgütleniyorlar ve mücadelede yerlerini alıyor, bu madde bağımlılığıyla mücadelede bir avantaj. Polise yapılan her türlü ihbar gizli tutulur, bize bu konuda halkımızın da destek olmasını ve uyuşturucuyu satan kişileri bizlere iletmelerini rica ediyorum" dedi.
AİLELERE ÖNERİLER
Panelin son konuşmacısı olan psikiyatrist Dr. Hüsnü Uçar ailelere bazı önerilerde bulundu. Dr. Uçar şunları dile getirdi:
"Aslında ne kadar çok insan uyuşturucu kullansa psikiyatristlerin işi açılır. Ama maalesef uyuşturucu kullanan gençler bunu bir türlü anlamıyor. Tek kullanım bile ki bunun örneği de var sizi akıl hastanesine yatıracak hale getirebilir. Hangi uyuşturucu türü olursa olsun, zararsız olanı yoktur. Bu maddeler insan beyninde ciddi zararla, ruhsal rahatsızlıklara yol açıyor. Sentetik esrar denilen madde var, bu kesinlikle esrar değildir, bu kimyasal ve kimin nerede nasıl yaptığı belli olmayan bir uyuşturucudur. Gençleri bağımlılık yaratan şeylerden uzak tutmak için spor yapmalarını, sanatla uğraşmalarını sağlayın, bir ebeveyn eline sigara alıp ona o sigaranın kötü olduğunu anlatırsa bu ters tepebilir. Çocukların üzerinde baskı kurmak yerine ona daha fazla vakit ayırın."
Panel, madde bağımlılığıyla mücadelede ortak bildirinin okunmasının ardından sona erdi.