Lütfen biraz tolerans

Güncelleme Tarihi:

Lütfen biraz tolerans
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 1999 00:00

Haberin Devamı

SON günlerdeki Türkiye manzaraları... Yürüdüğü için coplanan, köpeklere ısırtılan memurlar, kış gününde üzerlerine tazyikli su sıkılan, yaka-paça polis otolarına bindirilen öğrenciler. Yürütmemeye, protesto ettirmemeye kararlı görünen polisimiz, sanki savaş alanına gidiyor. Panzerler, otomatik silahlar, özel eğitimli köpeklerle memurun, öğrencinin önüne barikat kuruyor. Barikatı yarmaya çalışanları durdurmak için ise, aldığı eğitimin tüm icaplarını sergiliyor.

YÜRÜYEN memur kim... Yürüyen öğrenci kim... Hepsi de bu ülkenin insanları. Belki de karşı karşıya geldiği polisin kardeşi, yeğeni, amcasının, halasının oğlu. Belki de can ciğer aile dostunun çocuğu. Yürüyünce ne olur; diye soracak olsanız cevap hazır:

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na aykırı ve hiç bir grup Valilik'ten izin almadan, yürüyüş yeri ve güzergahı belirlenmeden yürüyemez, protesto edemez.

***

MEMUR ne diyor? Yüzde 70'lere varan enflasyon lokmamızı iyice küçülttü. 2000 yılı için öngörülen yüzde 25'lik zam bu tahribatı önleyemez. Yalan mı? Bu sese karşı çıkan polise sorsanız, bu tespite onlar da tüm kalpleriyle katılacaklardır. Aslında memur, gönlünden geçen, ancak yürüyemeyen polis için de yürümüyor mu, onlar adına da bu düşük zamları protesto etmiyor mu?

AMA diyecekler ki; elimiz mahkum, kanun böyle...

TABİİ ki, öncelikle 12 Eylül dönemi kalıntısı olan bu kanun öncelikle değişmeli.

PEKİ değişmediği sürece her yürüyen grup polis copunu, polis nezarethanesini göze mi alacak? Öyle görünüyor...

***

BENCE polis müdürleri bu konuda biraz daha toleranslı, biraz daha anlayışlı olabilir. ‘‘Yürüyünce ne olur?'' sorusunu kendi kendilerine sorup gerekli önlemleri aldıktan sonra kontrollü yürüyüş sırasında ses çıkarmayabilir. Eğer, bu kanun bizim elimizden alınsın, bizi de görevini yapmamış pozisyonundan kurtarsınlar diyorlarsa, bu uzun bir süreç gibi geliyor bana.

ANLAŞILAN o ki, taa 1960'lı-70'li yıllarda, ‘‘Yollar yürümekle aşınmaz'' diyenler, belli ki artık görüşlerini değiştirmişler ve ‘‘yolların da yürüyerek aşındığını'' bizzat tespit ettiklerinden böyle bir kanunun varlığından rahatsız değiller.

KANUNUN değişmesini beklerseniz, daha çok memurumuz, işçimiz, öğrencimiz coplarınızın gazabından, köpeklerinizin diş izlerinden kurtulamaz.

YÜRÜYEN memur, öğrenci vatandaşı rahatsız mı ediyor, yol mu kesiyor, yağma mı yapıyor, başka bir grup üzerinde zorla baskı mı kuruyor. İşte o zaman harekete geçip gerekeni yapın.

***

ÜNİVERSİTE öğrencileri ne diyor? Arkadaşımızın tuvalette ölü bulunması ile ilgili olarak açılan dava ne aşamada? Kloroformla bayıltılarak öldürülmüş olduğuna dair verilen otopsi raporları işleme kondu mu? Aradan iki yıl geçti, dava sonucu ne oldu? Bunlar son derece ciddi sorular. Bence muhatapları da cevabını vermeli. Copla, tazyikli suyla, yaka-paça polis otosuna toplamayla, nezarete tıkmayla bunun cevabı verilmiş olmaz. Bu yöntemle, bu olayda polis üzerindeki şüpheler de ortadan kalkmış olmaz. Öğrenci polisin düşmanı değildir. Onlar sizin, bizim çocuklarımız, yeğenlerimiz, kuzenlerimizdir. Onların analarını ağlatıp, babalarını üzmeyin. Haklı davranışlarınız bile olsa, onları birer polis düşmanı haline getirmekte hiç kimsenin yararı olacağını sanmıyorum.

LÜTFEN biraz tolerans, biraz hoşgörü.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!