Güncelleme Tarihi:
İZMİR'den Ödemiş'e doğru giderken, ilçeye 6-7 kilometre kala bir köy vardır: İlkkurşun. Sırtını, Kurtuluş Savaşı'nda işgalci Yunan'a ilk kurşunun atıldığı bir küçük tepeye yaslamış, tipik bir Ege köyü. Köye adını veren tepeye bir anıt ve çevresine sık çam ağaçları dikilmiş. Bizler ortaokuldayken İlkkurşun Bayramı olurdu. Okul olarak katılırdık. Tepenin eteğinde ve yanlış aklımda kalmadıysa köyün güneyindeki, bir düzlükteki ulu çınarın altında ve çevresinde konuşmalar yapılır, şiirler okunur, halk oyunları oynanırdı. Ödemiş'e yorgun, mutlu, en çok da sanki İlkurşun Bayramı'ndan değil, düşmanı denize döken yiğitler gibi, koltuklarımızı kabartarak dönerdik. Çünkü o yıllarda bizim için düşman demek, Yunan demekti. Bir suç işlediğimizde, büyüklerimiz korkutmak istediklerinde ‘‘Yunan gelir, keser ha’’ derlerdi. Neyse ki ulusça o günleri geride bıraktık.
Yanlış bildiklerimiz
NE zaman o yoldan geçsem, Ege'de o kutsal savaşı başlatan efeleri, o küçücük tepede hayal eder, çocuk zihnimde, Gökçen Efe birliklerini sağ tarafa, Mestan Efe birliklerini de en tepeye yerleştirir, düz ovadan gelen Yunan birliklerinin biraz sonra kopacak cayırtı içinde nasıl sağa sola kaçıştıklarını hayal ederdim. Yıllar geçti, büyüdük, ama bu hayal belleğimi hiç terketmedi. Ancak, yalnız orada savaşanları değil, onları orada savaştıranları da öğrendik fazladan. (Bir de Sayın Coşkun'un kitabı sayesinde efelerin bu ilk çatışmaya katılmadığını, sonradan savaşa girdiklerini).
Ödemiş'in yetiştirdiği ünlü ve sürekli politikacılarından bilim ve düşün adamı gazeteci-yazar Alev Coşkun'un,
En Uzun 15 Gün/Ödemiş Direnişi
Kuvayı Milliye'nin Kuruluşu (*) kitabının sayfalarını karıştırırken, işte bu düşüncelere dalıp gittim, o günleri yeniden yaşadım.
ALEV Coşkun, Ödemiş'in yetiştirdiği bir düşün ve bilim adamı. Ancak, Ödemişliler onu daha çok politikacı kimliğiyle tanıyor ve seviyor. Çünkü o, aktif olarak olmasa bile, Ödemiş politika arenasında hep var oldu. Gözlemlerim beni yanıltmıyorsa, hemşehrileriyle de diyalogunun çok iyi olması, bu sevgiyi de sürekli kılıyor.
ALEV Coşkun, Kuvayı Milliye'nin Kuruluşu'nda büyük savaşın öncesinin ve başlangıcının daha çok Ege cephesini büyüteç altına almış. Biraz hemşehrilik kıskançlığıyla, ama emperyalizmin evrensel boyutunu asla gözden kaçırmadan. Kitabın ilk bölümünde Kuvayı Milliye'nin niteliği, kuruluşu, yapısı ve yararlarını anlattıktan sonra, bir çekirdekten başlayan ‘‘çoban ateşleri’’nin, ülkeyi ışıtan bir yangına nasıl dönüştüğünü bir ders verir gibi tane tane, duru bir anlatımla gözler önüne sermiş.
Yüzbaşılar, yüzbaşılar
YURT, dört bir taraftan işgal edilince, doğal olarak tepkiler de gelecektir. İlk olarak, kurtuluş bilinci taşımaktan çok, işgalcilerin insan onuruna dokunan davranışlarından kaynaklanan tepkilerin doğurduğu yerel ve kişisel kalkışmalar anlatılıyor. Hasan Tahsin, Karakese köyü, Urla olayları gibi. Daha sonra, kitabın omurgasını oluşturan Ödemiş direnişi, ayrıntılarıyla okuyucuya aktarılıyor. Sabahattin Selek'in de deyişiyle ‘‘Batı Anadolu'da fiilen ilk Kuvayı Milliye Ödemiş'te kurulmuştur.’’ Kaymakam Bekir Sami Bey, ilk komutan Yüzbaşı Tahir ve niceleri... Bir kez tohumu toprağa atmışlardır. Bereketli Anadolu toprağı o tohumu yeşertecektir elbet. Yeşertmiştir de...
Bu yeşerişin destansal öyküsünü dikkatle okudum. Kitapta adı geçen yerlerdeki savaşı ve olayları, mekanı içinde gözümde canlandırdırmaya çalıştım. Bir ülkenin, bir bağımsızlığın nasıl kazanıldığını bir kez daha gerçek ve gerçekçi boyutuyla gördüm. Herşeyin paraya, ekonomiye endekslendiği günümüzde, sanırım Alev Coşkun'un kitabını okumakta, hem de dikkatlice okumakta, herkes için büyük yararlar ve çıkarılacak dersler var. T.K.
(*) Alev COŞKUN:Kuvayı Milliye'nin Kuruluşu, Çağdaş Yayınları, 2. Baskı, Şubat 1997
SEN EN GÜZEL HERŞEYİMSİN
Sen onun duygularında bir dünya isen
Benim duygularımda bir güneşsin.
Sen onun duygularında bir altın isen
Benim duygularımda bir pırlantasın.
Sen onun duygularında bir yaşam isen
Benim duygularımda yaşama sevincisin.
Sen onun duygularında bir ırmak isen
Benim gönlümde akan bir çağlayansın.
Sen onun duygularında bir çiçek bir gül isen
Benim duygularımda çiçekli yediveren kokulu gül bahçasisin.
Sen onun duygularında bir esen rüzgar isen
Benim duygularımda nefes alınıp verilen havasın.
Sen onun duygularında bir kader isen
Benim duygularımda ölümsüz bir tutku ve bir sevdasın.
Sen onun duygularında bir şey isen
İnan benim duygularımda en güzel herşeysin
Cemal BAĞ
NEDEN BU HALLERE DÜŞTÜK
Beni her gördüğünde güller açardı
Gözlerin gönlüme neşe saçardı
Kederler kaybolur, bizden kaçardı
Neden bu hallere düştük biz neden
Bir yemin etmiştik, andımız vardı
Tanrı'ya el açtık duamız vardı
Mutluyduk sımsıcak yuvamız vardı
Neden bu hallere düştük biz neden
O eski tadımız, tuzumuz yoktur
Kalmadı o eski nazımız yoktur
Güzelim, birtanem sözümüz yoktur
Neden bu hallere düştük biz neden
Ayrılık göründü kahve falında
Yoruldu bu gönlüm sevda yolunda
Bütün ümitlerim soldu dalında
Neden bu hallere düştük biz neden
Sevgiyi dalında kuruttuk çoktan
Kırıldık, ayrıldık, küstük hiç yoktan
Bir eser kalmadı o mutluluktan
Neden bu hallere düştük biz neden
Mehmet AKÇAY
ANADOLU
İlgi tomurcuğun açarsa
Aydınlığa uzanan bir dal olur
ANADOLU
Bilgi rüzgarın eserse
Uygarlığa açılan bir yol olur
ANADOLU
Sevgi ırmağın akarsa
Çağdaşlığa sımsıkı sarılan bir el olur
ANADOLU
‘‘Adam sen de, boş ver’’ dersen
Kırılır kanadı kolu...
Erhan TIĞLI
NERDESİN
Geceleyin bir ses böler uykumu
İçim ürpermeyle dolar:-Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki ben onu
Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.
Gün olur sürüyüp beni derbeder.
Bu ses rüzgarlara karışıp gider.
Gün olur peşimden yürür beraber
Ansızın haykırır bana:-Nerdesin?
Bütün sevgileri atıp içimden
Varlığımı yalnız ona verdim ben
Elverir ki bir gün bana derinden
Ta derinden bir gün bana ‘Gel’ desin
Ahmet Kutsi TECER
Haftanın şiiri
BENİMLE
Elimi sıkıca tutsana,
Gidiyorsun. Beni de yanına alsana,
Ben sensiz yaşayamam
Benimle birlikte kalsana...
Üşüyorum. Gelsene yanıma
Sarsana kollarımı sıkıca.
Sensiz ağlayamıyorum işte,
Benimle birlikte ağlasana...
Benimle birlikte yıldızları saysana.
Günlerce bana aşkını anlatsana
Hiç dönmemek üzere, gelip yanıma,
Benimle birlikte yaşasana...
Çağrı KÖRLÜ