Küçük tepedeki çoban ateşi

Güncelleme Tarihi:

Küçük tepedeki çoban ateşi
Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2000 00:00

Haberin Devamı

İZMİR'den Ödemiş'e doğru giderken, ilçeye 6-7 kilometre kala bir köy vardır: İlkkurşun. Sırtını, Kurtuluş Savaşı'nda işgalci Yunan'a ilk kurşunun atıldığı bir küçük tepeye yaslamış, tipik bir Ege köyü. Köye adını veren tepeye bir anıt ve çevresine sık çam ağaçları dikilmiş. Bizler ortaokuldayken İlkkurşun Bayramı olurdu. Okul olarak katılırdık. Tepenin eteğinde ve yanlış aklımda kalmadıysa köyün güneyindeki, bir düzlükteki ulu çınarın altında ve çevresinde konuşmalar yapılır, şiirler okunur, halk oyunları oynanırdı. Ödemiş'e yorgun, mutlu, en çok da sanki İlkurşun Bayramı'ndan değil, düşmanı denize döken yiğitler gibi, koltuklarımızı kabartarak dönerdik. Çünkü o yıllarda bizim için düşman demek, Yunan demekti. Bir suç işlediğimizde, büyüklerimiz korkutmak istediklerinde ‘‘Yunan gelir, keser ha’’ derlerdi. Neyse ki ulusça o günleri geride bıraktık.

Yanlış bildiklerimiz

NE zaman o yoldan geçsem, Ege'de o kutsal savaşı başlatan efeleri, o küçücük tepede hayal eder, çocuk zihnimde, Gökçen Efe birliklerini sağ tarafa, Mestan Efe birliklerini de en tepeye yerleştirir, düz ovadan gelen Yunan birliklerinin biraz sonra kopacak cayırtı içinde nasıl sağa sola kaçıştıklarını hayal ederdim. Yıllar geçti, büyüdük, ama bu hayal belleğimi hiç terketmedi. Ancak, yalnız orada savaşanları değil, onları orada savaştıranları da öğrendik fazladan. (Bir de Sayın Coşkun'un kitabı sayesinde efelerin bu ilk çatışmaya katılmadığını, sonradan savaşa girdiklerini).

Ödemiş'in yetiştirdiği ünlü ve sürekli politikacılarından bilim ve düşün adamı gazeteci-yazar Alev Coşkun'un,

En Uzun 15 Gün/Ödemiş Direnişi

Kuvayı Milliye'nin Kuruluşu (*) kitabının sayfalarını karıştırırken, işte bu düşüncelere dalıp gittim, o günleri yeniden yaşadım.

ALEV Coşkun, Ödemiş'in yetiştirdiği bir düşün ve bilim adamı. Ancak, Ödemişliler onu daha çok politikacı kimliğiyle tanıyor ve seviyor. Çünkü o, aktif olarak olmasa bile, Ödemiş politika arenasında hep var oldu. Gözlemlerim beni yanıltmıyorsa, hemşehrileriyle de diyalogunun çok iyi olması, bu sevgiyi de sürekli kılıyor.

ALEV Coşkun, Kuvayı Milliye'nin Kuruluşu'nda büyük savaşın öncesinin ve başlangıcının daha çok Ege cephesini büyüteç altına almış. Biraz hemşehrilik kıskançlığıyla, ama emperyalizmin evrensel boyutunu asla gözden kaçırmadan. Kitabın ilk bölümünde Kuvayı Milliye'nin niteliği, kuruluşu, yapısı ve yararlarını anlattıktan sonra, bir çekirdekten başlayan ‘‘çoban ateşleri’’nin, ülkeyi ışıtan bir yangına nasıl dönüştüğünü bir ders verir gibi tane tane, duru bir anlatımla gözler önüne sermiş.

Yüzbaşılar, yüzbaşılar

YURT, dört bir taraftan işgal edilince, doğal olarak tepkiler de gelecektir. İlk olarak, kurtuluş bilinci taşımaktan çok, işgalcilerin insan onuruna dokunan davranışlarından kaynaklanan tepkilerin doğurduğu yerel ve kişisel kalkışmalar anlatılıyor. Hasan Tahsin, Karakese köyü, Urla olayları gibi. Daha sonra, kitabın omurgasını oluşturan Ödemiş direnişi, ayrıntılarıyla okuyucuya aktarılıyor. Sabahattin Selek'in de deyişiyle ‘‘Batı Anadolu'da fiilen ilk Kuvayı Milliye Ödemiş'te kurulmuştur.’’ Kaymakam Bekir Sami Bey, ilk komutan Yüzbaşı Tahir ve niceleri... Bir kez tohumu toprağa atmışlardır. Bereketli Anadolu toprağı o tohumu yeşertecektir elbet. Yeşertmiştir de...

Bu yeşerişin destansal öyküsünü dikkatle okudum. Kitapta adı geçen yerlerdeki savaşı ve olayları, mekanı içinde gözümde canlandırdırmaya çalıştım. Bir ülkenin, bir bağımsızlığın nasıl kazanıldığını bir kez daha gerçek ve gerçekçi boyutuyla gördüm. Herşeyin paraya, ekonomiye endekslendiği günümüzde, sanırım Alev Coşkun'un kitabını okumakta, hem de dikkatlice okumakta, herkes için büyük yararlar ve çıkarılacak dersler var. T.K.

(*) Alev COŞKUN:Kuvayı Milliye'nin Kuruluşu, Çağdaş Yayınları, 2. Baskı, Şubat 1997

SEN EN GÜZEL HERŞEYİMSİN

Sen onun duygularında bir dünya isen

Benim duygularımda bir güneşsin.

Sen onun duygularında bir altın isen

Benim duygularımda bir pırlantasın.

Sen onun duygularında bir yaşam isen

Benim duygularımda yaşama sevincisin.

Sen onun duygularında bir ırmak isen

Benim gönlümde akan bir çağlayansın.

Sen onun duygularında bir çiçek bir gül isen

Benim duygularımda çiçekli yediveren kokulu gül bahçasisin.

Sen onun duygularında bir esen rüzgar isen

Benim duygularımda nefes alınıp verilen havasın.

Sen onun duygularında bir kader isen

Benim duygularımda ölümsüz bir tutku ve bir sevdasın.

Sen onun duygularında bir şey isen

İnan benim duygularımda en güzel herşeysin

Cemal BAĞ

NEDEN BU HALLERE DÜŞTÜK

Beni her gördüğünde güller açardı

Gözlerin gönlüme neşe saçardı

Kederler kaybolur, bizden kaçardı

Neden bu hallere düştük biz neden

Bir yemin etmiştik, andımız vardı

Tanrı'ya el açtık duamız vardı

Mutluyduk sımsıcak yuvamız vardı

Neden bu hallere düştük biz neden

O eski tadımız, tuzumuz yoktur

Kalmadı o eski nazımız yoktur

Güzelim, birtanem sözümüz yoktur

Neden bu hallere düştük biz neden

Ayrılık göründü kahve falında

Yoruldu bu gönlüm sevda yolunda

Bütün ümitlerim soldu dalında

Neden bu hallere düştük biz neden

Sevgiyi dalında kuruttuk çoktan

Kırıldık, ayrıldık, küstük hiç yoktan

Bir eser kalmadı o mutluluktan

Neden bu hallere düştük biz neden

Mehmet AKÇAY

ANADOLU

İlgi tomurcuğun açarsa

Aydınlığa uzanan bir dal olur

ANADOLU

Bilgi rüzgarın eserse

Uygarlığa açılan bir yol olur

ANADOLU

Sevgi ırmağın akarsa

Çağdaşlığa sımsıkı sarılan bir el olur

ANADOLU

‘‘Adam sen de, boş ver’’ dersen

Kırılır kanadı kolu...

Erhan TIĞLI

NERDESİN

Geceleyin bir ses böler uykumu

İçim ürpermeyle dolar:-Nerdesin?

Arıyorum yıllar var ki ben onu

Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.

Gün olur sürüyüp beni derbeder.

Bu ses rüzgarlara karışıp gider.

Gün olur peşimden yürür beraber

Ansızın haykırır bana:-Nerdesin?

Bütün sevgileri atıp içimden

Varlığımı yalnız ona verdim ben

Elverir ki bir gün bana derinden

Ta derinden bir gün bana ‘Gel’ desin

Ahmet Kutsi TECER

Haftanın şiiri

BENİMLE

Elimi sıkıca tutsana,

Gidiyorsun. Beni de yanına alsana,

Ben sensiz yaşayamam

Benimle birlikte kalsana...

Üşüyorum. Gelsene yanıma

Sarsana kollarımı sıkıca.

Sensiz ağlayamıyorum işte,

Benimle birlikte ağlasana...

Benimle birlikte yıldızları saysana.

Günlerce bana aşkını anlatsana

Hiç dönmemek üzere, gelip yanıma,

Benimle birlikte yaşasana...

Çağrı KÖRLÜ

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!