Güncelleme Tarihi:
COŞKUN Karabulut, Fethiye'de bir bankacı. Fethiye ve banka sözcükleri yanyana gelince, şiirden çok, hesap-kitap ve turizm-tatil aklına geliyor insanın. Karabulut'un mesleki başarısını bilemem. Ancak sanatçı yönü var ki, bir ömür adamış. Yazıyor, topluyor, dağıtıyor. Fethiye'de, küçücük tatil beldesinde, bir şiir neferi gibi çalışıyor. İnternette bir şiir sayfası açmış. Burada şiirleri topluyor, şiirseverle paylaşıyor. Geçenlerde telefon etti. Bir de dernek kurmuşlar, yakında bir şiir ve imza günü düzenleyeceklerini söyledi. Bunları anlatırken yaptığı işi sevmenin heyecanı sesine yansıyordu.
COŞKUN Karabulut, bugüne kadar iki şiir kitabı yayınlamış:Taramak gökyüzünü ve bizim olan ne var ki. Taramak Gökyüzü'nü ilk şiirlerinin toplamı. İlk olmasına karşın, acemi değil. Biraz muzip, biraz alaycı, ama hep zeki ve hep şairane:
bir yüz var sende
bir yüz de bende
ben sana yüz veriyorum
sen oluyorsun iki yüz
ben yüzsüz
YAKINIRKEN bile muzip ve alaycı. Deckartes, ‘‘düşünüyorum, o halde varım’ derken, Karabulut, acı çekiyorum, o halde varım, diyor. Galiba yaşama bakış tarzı bu:
herşeyden şüphe etmedeyim
senin dışında
sen varsın
bu kesin
sen varolunca
acı ve gözyaşı var
o halde ben de varım
KARABULUT bu değil yalnızca. Yani o, bir alaylar ve ironiler şairi değil. Yaşamı sarakaya almakla yetinmiyor, insanı insan yapan nitelikleri yansıtıyor dizelerinde:
direnci yaşamın
sevincin acıyı
güzelliğin çirkinliği
iyiliğin kötülüğü
onurun onursuzluğu
mertliğin kalleşliği
bağrına basması
alacakaranlık bir dünyada
birlikte yaşamaya
rıza göstermesidir
BU, yani alacakaranlıkta bir dünyada birlikte yaşamaya rıza göstermek, yalnız yaşamın direnci değil, ilk insandanberi yaşamın mutluluğudur da.
3 yıl sonra
KARABULUT'un ikinci kitabı, ilkinden 3 yıl sonra okurla buluşmuş. Sanatının olgunlaştığını daha ilk şiirinde görüyoruz. Gerek içerik, gerek biçim olarak daha usta işi şiirler var ‘‘bizim olan ne var ki’’de. Zorlama ironiler yok, daha doğal, sanki karşısındaki biriyle konuşuyormuş gibi. Ama yine şairane:
doğru şeyler düşünüp
yanlış yerlerde durdum hep
çook uzağım kendime ustam
yalnızlığım bu yüzden
ZAMAN zaman felsefeden göndermelerle süslediği şiirlerinden kitaba adını vereni oldukça etkileyici, uzunca olduğu için buraya alamadım. Bir bölümünü aldım, şiirin yapısı bozuldu, sildim. Genellikle kısa ve net yazıyor Karabulut. Kısa yazıyor, ama uzun bir şiir yolcusu. O güzelim Anadolu küçük kentlerinin kültürel dirimini ayakta tutan, -bir küçük kentte yetişmiş biri olarak iyi bildiğim- yüzlerce sanat çilekeşinden biri. Bir gün, bir yer sergisinde, bir kitapçı vitrininde, bir dost kütüphanesinde, bir Coşkun Karabulut kitabı görürseniz alın okuyun. Sanırım seveceksiniz. T.K.
HAFTANIN ŞİİRİ
AYTAÇ’A...
Ayı taçlandırmış bizimkiler
Ay kraliçeleri olmuş
Ruhun yeryüzü misafirliği
Ayın taçlandırılmasıyla son bulmuş
Baharın geri dönüşü
Yıllar sürmüş
Papatya bile bezmiş
sarı beyazından
Kelebekler kozasında beklemiş
Otları kavrulası bir güneşe davetkar
Aşkı kovana vermişler
Kovanda arı kalmamış
Ay dolunaydı tacını giyerken
Karanlıklar aydınlıktı
Birkaç saatin içindeydi sonu yolculuğun
Birkaç saatin içinde
Deniz getirmişti haberi, kuşlardan önce
Yolun bittiğini ağaçlar söylemişti
Pembe şeftali ağaçları
Bademler çiçek açmış
Hatta, meyve bile vermişti
Ayı taçlandırmıştı bizimkiler
Ay kraliçeydi sanki
Ruhun yeryüzü misafirliği
Kırk gün kırk geceden az sürmüştü
Pervin MISIRLIOĞLU
BİTMEYEN ŞARKI
Karanlığım içimde sanki
Ufaktan ufaktan yağmur çiseliyor
Hayallerim, arzularım tek tek
Yağmur damlacıklarına karışırcasına
Beni terkediyor
Gözlerimde bulanık hayalin
Aklımda sen
Dilimde o eskimeyen şarkımız
Özlem ÜNVEREN
MAVİYİ TONLAYAN PALMİYELER
Dalgındı
Usunda besliyordu gökyüzünün maviliğini
Ay hilal yıldız tekti
Soğuktan üşüyen yalnız bedeni değildi
Dokundu ellerine
Yalnızca dokundu
Koklanmış ceviz yaprağı kokusu vardı
Isındı.
Maviyi tonlayan palmiyeler
Çiğ tanelerini düşürdü
Gözlerindeki iki damla yaşı
Ceviz yaprağı kokusuna sildi
Dalgındı
Denizi gözlerine doldurup boşaltmaktan
Yorgundu
Fatma KOŞTAN
BAHAR ÇAĞRIŞIMLARI
Güzel çiçek merhaba, seni almaya geldim
Toprakla vedalaş da sarsın seni ellerim
Bahar sana doğumdur, bize tazelik
‘Bu bayram hepimizin, gel paylaşalım’ derim.
Bizler aynı varlığın álemde tecellisiyiz
İkimiz de bu dünya bahçesinde elbet fániyiz
Ben bir baharda doğmuşum, sense her bahar
Ben ömrüm oldukça varım, senin ömrün bahar kadar
Bende akıl var, bende duygular
Sende renkler var, sende kokular
Bende isyan dahil her türlü günah
Senin ne acı dilin, ne ihanetin var
Bu sonsuz alışveriş, incinme sakın
Bugün seni kopardım ben, sıra sende yarın
Yıllar sonra bir baharda yeniden can bulurken
Yeşeren yapraklarda, unutma ben de varım.
Toprak! Kimi senden can alır, üstünde yaşar
Kimi can verir birgün, bağrına basar
Dört mevsim sergilenen ilahi bir düzen
Kimimimz seyreder gönül gözüyle, kimimiz şaşar
Tanrım! Bu kadar idrak dahi lütfundur bana
Kusursuz evreninde eksikli bir kulunum
Ne büyük bir ibadettir, inanmış olanlara
Sonsuz mucizelerinde ‘hiç’liğimi bulurum.
Reşit ÇAĞIN
SON VEDA
Bu son şiir yazışım sana
Son haykırışım bu
Seni seviyorum derken
Yüreğimin derinliklerine
gömeceğim sevgimi
Hayallerle avunurken
Tül perdeyi çekeceğim üzerinden
Son kez yıldızlara bakara
Sana sesleneceğim
Elim son kez senin için kalem tutacak
Duygularım son kez kağıda akacak
Yemin ediyorum
yemin ediyorum ki
Bir daha sevmeyeceğim
Senden başkasına
Gülüm, bir tanem demeyeceğim
Gözbebeklerim başkasının
Gözbebeklerine gül
Sana sunuyorum sevgimi
Sevgimi, sevdamı
Hayallerimi mutluluğumu
Ama son sunuşum olacak
Son seslenişim olacak
Senden sonra, gün ışığı görmeyeceğim
Dört duvar yoldaş olacak bana
Onlarla dostluk kuracağım
Kahretsin diyerek bütün kinimi
Dört duvara çıplak ellerimle
Vurarak alacağım
Saatim duracak, zaman ilerlemeyecek
Hep karanlıklarda yaşayacağım
Hep yıldızsız bir gökyüzüne bakacağım
Bir gün bitkisel hayata gireceğim
Ne seni, ne de beraber geçirdiğimiz
Günleri hatırlayacağım
Sana son haykırışımda
Yüreğimin derinliklerine
Gömmüştüm sevgini
Tül perdeyi çekmiştim
Hayallerin üzerine
Son kez yıldızlara bakarak
Sana seslenmiştim
Evet bitanem
Bu son şiir yazışım sana, son seslenişim
bir daha asla sevmeyeceğim
Aysun LOMCU