Küçük kentin sanat elçileri

Güncelleme Tarihi:

Küçük kentin sanat elçileri
Oluşturulma Tarihi: Nisan 25, 2000 00:00

Haberin Devamı

COŞKUN Karabulut, Fethiye'de bir bankacı. Fethiye ve banka sözcükleri yanyana gelince, şiirden çok, hesap-kitap ve turizm-tatil aklına geliyor insanın. Karabulut'un mesleki başarısını bilemem. Ancak sanatçı yönü var ki, bir ömür adamış. Yazıyor, topluyor, dağıtıyor. Fethiye'de, küçücük tatil beldesinde, bir şiir neferi gibi çalışıyor. İnternette bir şiir sayfası açmış. Burada şiirleri topluyor, şiirseverle paylaşıyor. Geçenlerde telefon etti. Bir de dernek kurmuşlar, yakında bir şiir ve imza günü düzenleyeceklerini söyledi. Bunları anlatırken yaptığı işi sevmenin heyecanı sesine yansıyordu.

COŞKUN Karabulut, bugüne kadar iki şiir kitabı yayınlamış:Taramak gökyüzünü ve bizim olan ne var ki. Taramak Gökyüzü'nü ilk şiirlerinin toplamı. İlk olmasına karşın, acemi değil. Biraz muzip, biraz alaycı, ama hep zeki ve hep şairane:

bir yüz var sende

bir yüz de bende

ben sana yüz veriyorum

sen oluyorsun iki yüz

ben yüzsüz

YAKINIRKEN bile muzip ve alaycı. Deckartes, ‘‘düşünüyorum, o halde varım’ derken, Karabulut, acı çekiyorum, o halde varım, diyor. Galiba yaşama bakış tarzı bu:

herşeyden şüphe etmedeyim

senin dışında

sen varsın

bu kesin

sen varolunca

acı ve gözyaşı var

o halde ben de varım

KARABULUT bu değil yalnızca. Yani o, bir alaylar ve ironiler şairi değil. Yaşamı sarakaya almakla yetinmiyor, insanı insan yapan nitelikleri yansıtıyor dizelerinde:

direnci yaşamın

sevincin acıyı

güzelliğin çirkinliği

iyiliğin kötülüğü

onurun onursuzluğu

mertliğin kalleşliği

bağrına basması

alacakaranlık bir dünyada

birlikte yaşamaya

rıza göstermesidir

BU, yani alacakaranlıkta bir dünyada birlikte yaşamaya rıza göstermek, yalnız yaşamın direnci değil, ilk insandanberi yaşamın mutluluğudur da.

3 yıl sonra

KARABULUT'un ikinci kitabı, ilkinden 3 yıl sonra okurla buluşmuş. Sanatının olgunlaştığını daha ilk şiirinde görüyoruz. Gerek içerik, gerek biçim olarak daha usta işi şiirler var ‘‘bizim olan ne var ki’’de. Zorlama ironiler yok, daha doğal, sanki karşısındaki biriyle konuşuyormuş gibi. Ama yine şairane:

doğru şeyler düşünüp

yanlış yerlerde durdum hep

çook uzağım kendime ustam

yalnızlığım bu yüzden

ZAMAN zaman felsefeden göndermelerle süslediği şiirlerinden kitaba adını vereni oldukça etkileyici, uzunca olduğu için buraya alamadım. Bir bölümünü aldım, şiirin yapısı bozuldu, sildim. Genellikle kısa ve net yazıyor Karabulut. Kısa yazıyor, ama uzun bir şiir yolcusu. O güzelim Anadolu küçük kentlerinin kültürel dirimini ayakta tutan, -bir küçük kentte yetişmiş biri olarak iyi bildiğim- yüzlerce sanat çilekeşinden biri. Bir gün, bir yer sergisinde, bir kitapçı vitrininde, bir dost kütüphanesinde, bir Coşkun Karabulut kitabı görürseniz alın okuyun. Sanırım seveceksiniz. T.K.

HAFTANIN ŞİİRİ

AYTAÇ’A...

Ayı taçlandırmış bizimkiler

Ay kraliçeleri olmuş

Ruhun yeryüzü misafirliği

Ayın taçlandırılmasıyla son bulmuş

Baharın geri dönüşü

Yıllar sürmüş

Papatya bile bezmiş

sarı beyazından

Kelebekler kozasında beklemiş

Otları kavrulası bir güneşe davetkar

Aşkı kovana vermişler

Kovanda arı kalmamış

Ay dolunaydı tacını giyerken

Karanlıklar aydınlıktı

Birkaç saatin içindeydi sonu yolculuğun

Birkaç saatin içinde

Deniz getirmişti haberi, kuşlardan önce

Yolun bittiğini ağaçlar söylemişti

Pembe şeftali ağaçları

Bademler çiçek açmış

Hatta, meyve bile vermişti

Ayı taçlandırmıştı bizimkiler

Ay kraliçeydi sanki

Ruhun yeryüzü misafirliği

Kırk gün kırk geceden az sürmüştü

Pervin MISIRLIOĞLU

BİTMEYEN ŞARKI

Karanlığım içimde sanki

Ufaktan ufaktan yağmur çiseliyor

Hayallerim, arzularım tek tek

Yağmur damlacıklarına karışırcasına

Beni terkediyor

Gözlerimde bulanık hayalin

Aklımda sen

Dilimde o eskimeyen şarkımız

Özlem ÜNVEREN

MAVİYİ TONLAYAN PALMİYELER

Dalgındı

Usunda besliyordu gökyüzünün maviliğini

Ay hilal yıldız tekti

Soğuktan üşüyen yalnız bedeni değildi

Dokundu ellerine

Yalnızca dokundu

Koklanmış ceviz yaprağı kokusu vardı

Isındı.

Maviyi tonlayan palmiyeler

Çiğ tanelerini düşürdü

Gözlerindeki iki damla yaşı

Ceviz yaprağı kokusuna sildi

Dalgındı

Denizi gözlerine doldurup boşaltmaktan

Yorgundu

Fatma KOŞTAN

BAHAR ÇAĞRIŞIMLARI

Güzel çiçek merhaba, seni almaya geldim

Toprakla vedalaş da sarsın seni ellerim

Bahar sana doğumdur, bize tazelik

‘Bu bayram hepimizin, gel paylaşalım’ derim.

Bizler aynı varlığın álemde tecellisiyiz

İkimiz de bu dünya bahçesinde elbet fániyiz

Ben bir baharda doğmuşum, sense her bahar

Ben ömrüm oldukça varım, senin ömrün bahar kadar

Bende akıl var, bende duygular

Sende renkler var, sende kokular

Bende isyan dahil her türlü günah

Senin ne acı dilin, ne ihanetin var

Bu sonsuz alışveriş, incinme sakın

Bugün seni kopardım ben, sıra sende yarın

Yıllar sonra bir baharda yeniden can bulurken

Yeşeren yapraklarda, unutma ben de varım.

Toprak! Kimi senden can alır, üstünde yaşar

Kimi can verir birgün, bağrına basar

Dört mevsim sergilenen ilahi bir düzen

Kimimimz seyreder gönül gözüyle, kimimiz şaşar

Tanrım! Bu kadar idrak dahi lütfundur bana

Kusursuz evreninde eksikli bir kulunum

Ne büyük bir ibadettir, inanmış olanlara

Sonsuz mucizelerinde ‘hiç’liğimi bulurum.

Reşit ÇAĞIN

SON VEDA

Bu son şiir yazışım sana

Son haykırışım bu

Seni seviyorum derken

Yüreğimin derinliklerine

gömeceğim sevgimi

Hayallerle avunurken

Tül perdeyi çekeceğim üzerinden

Son kez yıldızlara bakara

Sana sesleneceğim

Elim son kez senin için kalem tutacak

Duygularım son kez kağıda akacak

Yemin ediyorum

yemin ediyorum ki

Bir daha sevmeyeceğim

Senden başkasına

Gülüm, bir tanem demeyeceğim

Gözbebeklerim başkasının

Gözbebeklerine gül

Sana sunuyorum sevgimi

Sevgimi, sevdamı

Hayallerimi mutluluğumu

Ama son sunuşum olacak

Son seslenişim olacak

Senden sonra, gün ışığı görmeyeceğim

Dört duvar yoldaş olacak bana

Onlarla dostluk kuracağım

Kahretsin diyerek bütün kinimi

Dört duvara çıplak ellerimle

Vurarak alacağım

Saatim duracak, zaman ilerlemeyecek

Hep karanlıklarda yaşayacağım

Hep yıldızsız bir gökyüzüne bakacağım

Bir gün bitkisel hayata gireceğim

Ne seni, ne de beraber geçirdiğimiz

Günleri hatırlayacağım

Sana son haykırışımda

Yüreğimin derinliklerine

Gömmüştüm sevgini

Tül perdeyi çekmiştim

Hayallerin üzerine

Son kez yıldızlara bakarak

Sana seslenmiştim

Evet bitanem

Bu son şiir yazışım sana, son seslenişim

bir daha asla sevmeyeceğim

Aysun LOMCU

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!