Kralların terzisi Bodrum’a demirledi

BAYINDIR'da yoksulluktan okuyamayıp, 13 yaşındayken terzinin yanına çırak verilen Hayrettin Aker, inanılmaz bir başarıyla moda dünyasına damgasını vurdu. Aker, genç bir delikanlıyken, modanın kalbi Paris'e giderek Larsen'in yanında işe başladı.

ARDINDAN Pierre Cardin'e transfer olan Aker, kendi işyerini açarak Cardin'e rakip müşterelerini bile çekmeyi başardı. Kralları, devlet başkanları ve ünlü sanatçıları giydiren modacı, şimdi Bodrum'da kendisine yeni bir hayat kurdu.

Ünlü terzinin macerası

İLGİNÇ yaşamı, yıllar önce Hürriyet Gazetesi'nde de bir haberle yer bulan ünlülerin terzisi Hayrettin Aker, 13 yaşındayken Bayındır'ın tek terzisinin yanında işe başladı. Çiftçi babanın çocuğu Aker, yaşam öyküsünü şöyle anlattı:

‘‘O zamanlar çok fakirdik. Bu yüzden okuyamadım. Babam beni Bayındır Ortaokulu'nun ikinci sınıfından alıp tanıdık bir terzinin yanında çıraklığa verdiğinde 13 yaşındaydım. Hayır diyemedim. Dikilen elbiselerin üzerindeki iplik kırıntılarını temizleyerek işe başladım. Kemeraltı'na geldim. Birkaç yıl içinde çıraklıktan kalfalığa yükseldim. Paris'te ünlü modacı olacağım o günlerde aklımın ucundan bile geçmiyordu. Paris'e gitme fikri yıllar sonra çeşitli moda dergilerini karıştırırken filizlenmeye başladı. İçim kıpır kıpırdı. Modanın gözde merkezine gidip çalışmalıydım. Önce Bayındır'da sonra İzmir'de küçük birer dükkan açtım. Ancak aklım fikrim Paris'teydi. Rüyalarıma giriyordu. Sanatımı iyice öğrenebilmek için Avrupa'dan dergiler getirip inceliyordum. Askerliğimi yaptıktan sonra Türkiye'de kalmaya niyetli değildim. Paris'in ünlü modacılarından Larsen'e mektup yazdırıp iş istedim. Gelen (Özür dilerim bütün atölyelerim dolu) yazılı yanıtı dünyamı yıktı. Ancak ümitsizliğe kapılmadım. Larsen'in bana cevap verme lütfunda bulunması nedeniyle kendimi şanslı da sayıyordum. Yanıma 40 dolar alıp Paris'in yolunu tuttum.

Ustanın yerine

1952'de Paris'te elçiliğe kayıtlı sadece altı Türk işçi vardı. Larsen'i buldum. Bir arkadaşım aracılığıyla ona dakikalarca dil döktüm. Başmakastar olmak istediğimi söyleyince hayretten donakaldı. Sonunda (Başmakastarlığı aklından çıkar, ama usta bir terzim vardı. Geçenlerde onu kaybettik. Yerine usta terzi bulamadım. Sizi sınavdan geçiririm. Başarırsanız işe alırım) dedi. Sınavı kazandım. Çalışmaya başladım. Dört yıl sonra Pierre Cardin ile tanıştım. Başmakastarlık teklif edince yanına geçtim. Pierre Cardin, gelinceye kadar bayan modasıyla ilgileniyordu. Benden sonra erkek modasıyla da ilgilenip ününü arttırdı. Ayda on bin liradan fazla para kazanıyordum. Fransız bir bayanla evlenip, bir de kız çocuğum olmuştu. Ancak eşim tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktan ötürü hayatını kaybetti.

PARİS'in ünlü caddelerinden Champs - Elysee'de 300 bin liradan fazla para harcayarak Aker isimli moda evimi açtım ve Pierre Cardin'e rakip oldum. Cardin'in müşterilerini de çekmeye başladım. Artık ünlülerin terzisi olmuş, ismim duyulmuştu.

Giydirdiği ünlüler

FRANSIZ sahne ve tiyatro sanatçılarından başta Daniel Gelin, Jeanne Pierre Marielle, Tony Curtis, Alain Delon, Alfa Romeo otomobil fabrikalarının sahipleri, İran Şahı Rıza Pehlevi, Endonezya Cumhurbaşkanı Suharto, Fas, Tunus, Çad krallarına her yıl 20'şer elbise dikiyordum. Amerikalı ünlü kalp cerrahı De Bakey ile ünlü sinema oyuncusu güzeller güzeli Melina Mercuri devamlı müşterilerimdi. Avrupa'nın önde gelen moda dergileri Elle, Paris Press ve Anna Bella benimle röportaj yapıp çizgilerimden örnekler veriyordu. Ünüm tüm dünyaya yayılmış, krallar ve cumhurbaşkanları, üst düzey yöneticiler, sanatçılar ya Paris'e geldiklerinde beni çağırıyor, ya da özel uçak gönderip ülkelerine davet ediyorlardı. 50'den fazla ülkeyi dolaştım. Bu güzel yaşantıda Türklüğümü hep ön plana çıkardım ve gurur duydum. Yaratıcılığım ve azmimle başardım. Şimdi Bodrum'un mandalina bahçeleri arasında yaptırdığım villamda, 10 yıllık eşim Buket hanım ve 4 yaşındaki kızım Lara ile dinleniyorum.''