Kestane kebap yemesi sevap

Güncelleme Tarihi:

Kestane kebap yemesi sevap
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2001 00:00


Güneş AYNACI
Haberin Devamı

ARTIK soğuklar başladı. Kış, ‘‘Bir türlü gelemedi gitti’’ diyenlere inat kendini ispatlarcasına karşımızda. Peki, havaların soğuması besin ihtiyaçlarımızı farklılaştıyor mu? Hava soğuduğunda giyim tarzımız nasıl değişiyorsa, beslenmemizde de bir değişim söz konusu. Yazın, artan vücut ısımızı soğuk içeceklerle dengelerken; kışın, sıcak çay, ıhlamur ve saleple bunu sağlamaya çalışıyoruz.

SOĞUK hava yüzünden mecbur kalmadıkça dışarıya çıkmak istemiyoruz. Çalışmıyorsanız ve evdeyseniz sıkıntıdan yeme ihtiyacınız da artacaktır. Bir de konu komşu ziyaretleri ve buralarda yarışırcasına hazırlanan bol yağlı börek, çörek ve pastalar... Ya çalışanlar için bütün gün koşuşturmak yüzünden atlanan öğünler ve aç kalan metabolizmanın akşam eve gelince doyurulma isteği? Kestane-kebap yemesi sevap.

HAVA soğuyunca vücut ısımız düşüyor. Metabolizma da düşen bu ısıyı normal seviyede tutmak için daha çok çalışıp, daha çok enerjiye ihtiyaç duyuyor. Üşüyünce ceket giymek gibi vücudumuzda ısısını dengede tutmak için yakıta yani karbonhidrata gereksinim duyar. Bu da karbonhidrat zengini şekerin ve ekmeğin tüketilmesi, artması demek.

BU havalarda grip, faranjit ve nezle gibi hastalıklara yakalanmamak için vücut direncini artırmak gerekir. Bu da sağlıklı beslenmeyle sağlanır. Hastalığa yakalandıktan sonra fazla alınan vitaminin pek yararlı olmadığı bilinmekte. Bu nedenle mikroplara karşı silahlanmak, savaş çıkmasını önleyecektir.

İşte size silahlanma teknikleri:

Enerji ihtiyacımızın arttığı kesin. Ancak, harcanandan fazla alınan her kalori yağ olarak vücudumuzun bazen görünür, bazen de görünmeyen yerlerinde birikebilir. ‘‘Üşüyorum yakıt alayım’’ derken, depoları aşırı doldurup şişmanlığa neden olabilirsiniz. Enerji harcaması az olan evhanımları, masa başında çalışan memurlar vitamin ve mineral değeri yüksek, karbonhidratı da içeren meyve ve sebzeleri tüketmeye özen göstermeli. Yağdan zengin olan börek ve çörekleri yerken biraz düşünmeli.

Şekerli gıdalara olan ilgiyi kalsiyum, demir, protein, posa gibi besin öğelerini de içeren tahin helvası, aşure, sütlü tatlılar, ayva, kabak tatlısı seçeneklerle gidermeye çalışmalı.

Hanımlarımız beş çaylarında yağ oranı düşük, karbonhidrattan ve posadan zengin ikramları hazırlamaya dikkat etmeli. Kısır, mercimek köftesi, patates salatası, sebzeli börekler, yağsız meyveli kekler gibi.

C vitamini kaynağı turunçgillere (limon, portakal, greyfurt, mandalina) ve salatalara her gün sofralarımızda yer vermeye özen göstermeliyiz.

Eğlencelik diye de bilinen kuruyemişler yağlı tohumlardır. Karbonhidrat da olsa yağ oranları çok yüksektir. Yüksek kolesterolü, tansiyonu ve kiloyla problemi olanlar bol leblebili çerezleri, patlamış mısırı ve kestaneyi tercih etsinler. Ne de olsa bunların yağ oranları fındık fıstığa oranla oldukça düşüktür.

SOĞUK kış geceleri bizi bekliyor. Ne kadar ve ne ölçüde yiyeceğimizi bildiğimiz sürece patlamış mısırları, kuruyemişleri ve kestane kebapları yemesi sevap.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!