Kerbala şehitleri ve İmam Hüseyin anıldı

İzmir Kültürpark İsmet İnönü Sanat Merkezi'nde, Semah Alevi Bektaşi Derneği tarafından gerçekleştirilen 'Sevdamız Ehlibeyt, Hüznümüz Kerbela' adlı programa CHP İzmir milletvekilleri Zekeriya Temizel ve Tuncay Özkan, CHP İzmir İl Başkanı Bedri Serter, CHP milletvekili adayı Dr. Ülkümen Rodoplu, eski milletvekili Erdal Aksünger ile çok sayıda dernek ve sivil toplum örgütü üyesi katıldı. Etkinlik dede Seyit Derviş Tur'un okuduğu matem şiiri ile başladı.
Matem şiirin ardından söz alan Semah Alevi Bektaşi Kültür ve Eğitim Derneği Başkanı Mehmet Güldiken, "Akıllarını, beyinlerini, inançlarını ortadan kaldırarak kardeşini şehit eden insanların ne noktada bulunduklarını bir kez daha teyit etmek ve tüm şehitlerimizi başta İmam Hüseyin'imiz olmak üzere Kerbela'daki 72 canımızı bir kez daha sevgiyle, hürmetle anmak için burada bulunuyoruz. Ehlibeytin kuşatıcı, kaynaştırıcı manevi varlığı milletimizin ortak paydası olmuş başta inanç değerlerimiz olmak üzere edebiyattan sanata kadar birçok alanda kültürel varlığımıza ehlibeyt sevgisi hayat, şekil ve vücut vermiştir. Bu programda bunun güzel ve zengin örneklerini içermektedir" dedi.
Muharrem ayının, İmam Hüseyin'in ve çoğu Ehlibeyt mensubu olan beraberindeki 72 canın Kerbela'da şehit edilmesiyle birlikte daha farklı bir anlam kazandığını dile getiren Mehmet Güldiken, "Muhammed Mustafa'nın torununun ve ehlibeyt mensubu olan beraberindekilerin hunharca ve insanlık dışı şehit edilişleri bütün inananlar için büyük bir acı olmuş ve derinden hepimizi, tüm insanları etkilemiştir. Kardeşin kardeşe düştüğü, insanlıktan çıktığı zaman ne yapabileceğini gördüğünüz bu hadisenin insanlık tarihinde bir kez daha yaşanmamasını diliyorum" dedi.

'ASIL SAVAŞ KARANLIKLA AYDINLIĞIN SAVAŞIYDI'

Gecede konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu Başkan Yardımcısı Engin Güldür, "1335 yıl önce yaşanmış olan dünya tarihinde eşi ve benzeri olmayan bir zulüm, 1335 yıl sonra dahi her anlatıldığında, anlatılan ortamda bulunan herkesin kendisini orada hissettiği gözyaşı döktüğü, tarafını mazlumdan yana belli ettiği ve zalime lanet ettiği bir olay" dedi.

'10 GÜN ÖNCE KERBELA'YI ANKARA'DA YAŞATTILAR BİZE'

O günden bu güne, tarihin her noktasında buna benzer bir çok zalimlikler yaşandığını dile getiren Engin Güldür, şöyle konuştu:
"Çok uzak değil, daha bundan birkaç hafta önce, 10 Ekim'de Ankara'da 100'ün üzerindeki canımızın ölmesine sebep olan Kerbelayı'da yaşattılar bize. Ondan 2 sene öncesinde Gezi Olayları'nda gencecik fidanlarımızı alırken de bizlere yaşattılar Kerbela'yı. Suruç'ta Rojava'ya tek suçları çocuklara oyuncak götürmek olan 33 gencimizi de bizden kopardılar. Ve biz Aleviler açısından Kerbela hiç bitmedi. Çorum'da, Sivas'ta, Maraş'ta, Elbistan'da, Malatya'da, Kırıkhan'da, Dersim'de, Yavuz döneminde 2'nci Mahmut döneminde, tarihin her sayfasında bize bir Kerbela yaşatıp bizi sadece ve sadece İmam Hüseyin'in talipleri olduğumuz için her daim katliamı bize reva gördüler. Ve bizler dersini Kerbela'dan almış olanlar ve bizler Kerbela'da Pir'in talipleri olanlar, onlar zalimlik ettikçe bizler bir kez daha rahmani bir şekilde ayağa kalkarak, bir kez zalim olmaktansa bin kere mazlum olmayı seçerek ve bu topraklarda Hacı Bektaşı Veli'nin ruhunda, Yunus Emre'nin ruhunda, Pir Sultan'ın ruhunda, Seyit Rıza'nın ruhunda, Ali İsmail Korkmaz'ın ruhunda, Ethem Sarısülük'ün ruhunda ve bu topraklarda belki yarınlarda daha yeni yeni bu saydığımız İmam Hüseyin ruhlarıyla yeniden o zalimlerin karşısına dikilmeyi kendimize ödev biliriz, kendimize gurur biliriz. Bizim için insanlık adına, barış adına, şeref adına, mazlumiyet adına ölmek bir şereftir. Ve bir mazlumu katletmek şerefsizliktir. Ve dolayısıyla herkes atasına ve ceddine yakışanı yapar. Bizler tarihin her sayfasında Pir İmam Hüseyin'e yakışır şekilde durduk, onlarda Yezid'e yakışır şekilde durdular. Onlar bugün Yezid'lik yapıyorlarsa karşılarında İmam Hüseyin olarak durmak bizim boynumuzun borcudur. Bir yanlış anlaşılma var. Bizler Yezid derken bu ülkede yaşayan Sünni kardeşlerimize Yezid demiyoruz. Bizler insanlık düşmanlarına Yezid diyoruz. Barış, sevgi, aşk düşmanlarına Yezid diyoruz. Bizler yemin etmişiz haksız yere bir cana kıymayacağımıza, haksız yere bir insanın canına malına kast etmemeye. Burada tüm renklere çağrımız olsun, gelin el verin Türkiye'deki bu savaş borazanlarına, insanlık düşmanlarına, mezhep düşmanlarına, sevgi düşmanlarına, kardeşlik düşmanlarına hep birlikte karşı duralım. Ve inatla bu coğrafyada, bu dünyada hepimizin bir isteği var diyelim. Barış diyelim."

'BİZİM KABE'MİZ İNSANDIR'

Gecede konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu Dönem Başkanı Selahattin Özel de "Katliamı yapanın dini, rengi, cinsi, cinsiyet, ırkı, mezhebi kimden olursa olsun, nereden gelirse gelsin, yapanın da yapılanın da hiç fark etmeksizin katliamları lanetleriz. Bunun Müslümanı, gavuru, ateisti olmaz. Çünkü bizim Kabe'miz insandır dediysek, kadın, erkek, Laz, Kürt, Çerkez, Alevi, Sünni demediysek, insan dediysek, kimden gelirse gelsin lanetleriz. Maraş'ta hamile kadınların karnındaki çocuklar süngüyle deşilirken gıkını çıkarmayan insanlar var bu ülkede. Çorum'daki katledilen canlarımıza sesini çıkarmayan insanlar var bu ülkede. Sivas'ta katliama sessiz kalan insanlar var bu ülkede. Vicdanı olmayanın insanlığı olmaz" dedi.

'KUTSAL OLAN CEMEVİ DEĞİLDİR, ORAYA GELEN İNSANDIR'

Bugüne kadar zalime ve zulmüne baş eğmediklerini söyleyen Özel şöyle devam etti:
"Bu ülkede bizleri dernekleşerek inancımızı sürdürmeye muhtaç edenler utansın. Bu Alevilerin eksikliği değil, bu bizi yok sayan Yavuz'dan beri binlerce yıldır, o lanet olası geleneğin sonucunda bu noktalara geldik. Hiç umurumuzda değil, biz insan cemalini gördüğümüz her yerde ibadet ederiz. Bizim için kutsal olan Cemevi değildir, oraya gelen insandır, mabet kutsal değildir. O yüzden Kabe bin insan dedik, sevgi bizim dinimizdir dedik, biz Allah'ı da her şeyi sevgide ararız. Bugüne kadar birileri tarif etmeye çalıştı Alevileri ve Aleviliği, hiç tarife gerek yok herkes inandığı kadar Alevidir. Her dönemin Yezid'leri vardır. Mazlumdan yanaysak demokrasiden, insan haklarından yanaysak, Alevi, Sünni demeden Kürt, Türk demeden bu ülkede insan hakları karşıtlarına, demokrasi karşıtlarına, topuna birden karşı geleceğiz."
Programda ortaokul öğrencisi Dilan Gül, kendi yazdığı Kerbela şiirini okudu. Etkinlik, konuşmaların ardından, 3 Bin Mektup isimli tiyatro oyununun sergilenmesiyle son buldu.