Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL Halkalı’da askeri servis aracına yapılan hain bombalı saldırıda şehit düşen Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Çağlar Bölük’ün (28) adının verildiği Tire’deki ilköğretim okulu, törenle açıldı.
166 öğrencinin eğitim gördüğü TOKİ Şehit Mehmet Çağlar Bölük İlköğretim Okulu’nun resmi açılışına, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, İzmir Valisi Cahit Kıraç, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Sırrı Aydoğan, şehidin, Kardelen bursuyla öğretmen olan, eşi Elif İmenç Bölük, ailesi, öğrenciler, vatandaşlar katıldı.
Protokolde Bakan Gönül’ün yanında oturan Elif İmenç Bölük, knuşmasında dile getirdiği şiiriyle duygu dolu dakikalar yaşattı.
Bu millet neden büyük
Gönül, şiiri dinledikten sonra, ise, “Elif hanımı dinledik. Ne kadar metin, bu mücadelenin unsuru olmayı kabul ettiğini görüyoruz. Bunun için bu millet büyük. Bu milletin karşısında olanlar, onu rahat bırakmamanın her çaresine başvuruyorlar. Bu millet büyük olmaya devam edecektir. Bu okulların sayesinde büyük olacaktır” dedi.
Konuşmaların ardından ilçede okul yaptıranlara plaket verildi.
Bir önceki gece yazmış
Okulun kurdelesini şehidin eşi Elif İmenç Bölük, annesi Kezban, babası Salih Bölük, bakan Gönül ve protokoldekiler kesti. Bölük ailesi ve protokol, okuldaki bir sınıfla anaokulunu gezdikten sonra öğrencilere hediye dağıttı. Bu sırada anne Kezban Bölük, okulun girişinde asılı olan oğlunun fotoğrafını eliyle sevdi ve gözyaşlarına boğuldu.
4 Eylül İlköğretim Okulu’ndayken şehit eşinin adının verildiği okulda görevlendirilen Elif İmenç Bölük, anlamlı şiirini bir geece önce yazdığını, duygu yoğunluğu yaşadığını dile getirdi.
İşte o şiir
Bir zamanlar mutluluğun öbür adıydı Çağlar
El ele gezmek, göz göze bakmaktı
Bizim şarkımızı dinlemekti, yıldızların ötesinde
Soğuk bir kış sabahı düşe kalka sıcak ekmek almaktı
Ve gözlerinde mutluluk, hüzünlüydü hep
Bir ekim sabahı anne olarak uyanmaktı
Mayın kokan topraklarda her defasında ölüme yolladığım
Silah sesleriyle ürperdiğim ve dönüşünü bir bayram sevinciyle karşılamamdı mutluluk...
Çamur içinde dönerdin görevden, içime çektiğim dağ kokusuydu mutluluk
Ve şimdi.... Yıldızlar ülkesine yolladım mutluluğumu
Bir eylül sancısı saplandığı yüreğime şimdi mutluluk ne acaba
Anne, baba, çocuk mu
Elif mi, Eylül mü, Çağlar mı
Yoksa babasını hiç tanımayan kızının “Baba diye al bayrağa sarılması mı”
Mutluluk ne
Sanırım artık cevabını biliyorum
Mutluluğun rengi kanımdaki renk
Çünkü o renk nice aşkların alev kırmızısı
Al bayrağımın yıldızı
Sevdiğimin gözleri
Şimdi bir bayrak verdiniz bana, içinde aşk olan, içinde acı, gözyaşı olan, içinde umut olan, içinde yetim çocuklar olan, içinde Çağlar’a akan bahar olan ve içinde uyumadan önceki tek dileği “Şahadet” olan
Söyleyin şimdi bana hangi bayrak taşır bu kadar yükü, hangi yürek taşır bu kadar kavramı, niteliği ve söyleyin, yüzeysel mutluluklarınızdan arınarak mutluluk bu değil mi
İnsanlar ölümden korkmaz, unutulmaktan korkar
Söyleyin hangi yağmur yeter, bir şehidin adını silmeye, hangi kırılası eller akıtır bu kanı
Şimdi bu yürek, bu keskin bıçak, bir baba, bir kahraman, bir şanlı asker, bir şehit korkar mı ölmekten
Bu gidiş değil, bu ölüm değil.
Budur mutluluk ve sen sevdiğim, şehidim rahat uyu adın göklerde cismin bayrakta
Bir Çağlar değil bin Çağlar, bir Mehmet değil bin Mehmet gider bu yola
Bir Kezban ağlamaz Mehmet’ine, bir anne sulamaz.
Her sabah mezarlık çiçeklerini..
Gurur duy, yüce anne, yüce baba
Bir Kardelen vardı bir zaman karda açardı, artık
Kardelen bir şehitlik çiçeği oldu, bayrakta can bulan
Rahat uyu şehidim sen bir bayraksın, bilgi ışığında ve altında binlerce Elif bekçi
Kanı bayrağa borç
Ruhun şad olsun