Güncelleme Tarihi:
Aralarında içki satılanların da bulunduğu 22 dükkanla tarihi belediye binası ve 4 dönümlük arsa, İzmir Valiliği’nin oluşturduğu komisyonla 10 Haziran’dan itibaren Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredilirken, Alaçatı‘da geçen pazar yapılan toplantıda tepkiler iletildi. Hukuki girişimle işin peşinin bırakılmayacağı vurgulandı.
Ruhsat iptali istiyorlar
Bir hafta geçmeden bir haber de yine İzmir’in turistik ilçesi olan Karaburun’dan geldi. Saip köyündeki cami, köy odası ve zeytinliğin bulunduğu 5 bin 170 metrekarelik alanla Kösedere köyünde 105 metrekarelik muhtar odasının da içinde bulunduğu alan ve Salman köyünde 2 bin 240 metrekarelik alanın Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis edildiği kaydedildi. Karaburun Belediye Başkanı Ahmet Çakır, köylerdeki mülklerin tapularının devredilmesine tepki gösterirken, “Bu yerleri Diyanet’e vererek içki satan bakkal ve işletmeleri ilerleyen süreçte ruhsatlarını iptal etmek istiyorlar” diye konuştu.
Hukuki girişim başlatıyoruz
Diyanet’e karşı olmadıklarını vurgulayan Çakır, şunları söyledi:
“Bizi en çok rahatsız eden şu... Sakın yanlış anlaşılmasın, imam ve müftüyle diyaloglarımız her zaman çok iyi. Keşke bu kullanım alanları belediyeye verilseydi. Bizi sıkıntıya düşürmezlerdi. Bu uygulama, hem köylüleri, hem de bizi rahatsız ediyor. Bunlarla ilgili kaymakamlık kanalıyla valiliğe yazı hazırladık. Gelecek yazıya göre hukuki bir yol izleyeceğiz. Bu kadar geniş bir hinterlandda araca bu kadar çok ihtiyacımız varken, bir aracımız müftülüğe verildi. Aracın tekrar verilmesi için dava açtık. Salman köyünde 2 bin 240 metrekarelik yerimizin Diyanet’e tahsisini yapmışlar. Bozköy’de de içinde okulun olduğu 20 bin metrekarelik bir alan var. Burayı da Maliye Hazinesi’ne devretmişler.
İçki satışını engelemek için
Karaburun ve Mordoğan dışında ilçemizin köylerinde okul yok. Taşımalı eğitim yapılıyor. Buraların Milli Eğitim Bakanlığı’nın kullanması için Maliye’ye devredilmesi de bizi kuşkulandırıyor. Tahsis edilen yerlerde caminin hemen dibinde köy odası, bakkallar var. Buralarda bundan sonra ne içki satılabilir, ne başka bir şey yapılabilir. Diyanet burada vatandaşların ruhsatlarının iptalini isteyebilir. Burada amaç içki satışını engellemek. Malların paylaştırılması için kurulan alt komisyon malların belediyeye verilmesi kararı alırken İzmir’deki üst komisyonun tüm malları Diyanet’e vermesine anlam veremiyoruz. Sarpıncık’ta 20’ye yakın parselimizi nereye nasıl verildikleri belli değil.”
Alaçatı esnafının tepkisi
Bu arada Alaçatı’da endişe hala sürüyor. Tatilcilerin ve yazlık evi olanların dışında Alaçatı’nın yerlileri dükkanların Diyanet İşleri’ne verilmesine karşı ve rahatsız. Esnafınsa neredeyse tamamı böyle bir paylaşım yapılmasını kabullenemiyor.
Musa Aslan (Market sahibi): Açtığım andan itibaren alkol ve sigara ruhsatımız var. Ben içki satmayı veririm, manav ya da züccaciyeye çeviririm. Ama balık restoranı rakı satmayınca balık da satamaz. Sözleşmelerimiz sınırsızdı, babadan oğula gidiyordu. Şimdi ne olacak bilemiyoruz.
Hasan Deliboz (Balıkçı Bayram): Ailece 20 yıldır işletiyoruz. Tepkimiz var. Huzursuzuz. Haklarımızı arayıp, tepki göstereceğiz. Bizim yanımızda cami var ama cemaat 5-6 kişi. O da bizler, Alaçatı’nın yerlileri gidiyor. Bugüne kadar da kimse kimseye karışmadı bu yüzden bir sorun yaşanmadı.
Gülnur Koç (Selin Kafe-Mantıcı): Ben Alaçatı geliniyim. Alkol satmıyorum ama burada takıcıların ve alkollü restoranların kalkacağı söyleniyor. Bunlar kalktığında bu güzellik kalmaz ki. Kimse de buraya gelmez. Hepimizin ekmek kapısı, hepimizi etkiler.
Kadri Bilek (Eftelya Kafe): Orjinal yerlisiyim. Sahil kasabaları hep CHP’li olunca o belediyeleri başarısız kılmak, halkı cezalandırmak için yapılmış gibi. Burada doğduk, burada iş yapamazsak nereye gideceğiz? Burada kaliteli müşteri var. Hırlısı olmaz, olay olmaz. Buradan daha medeni kaç yer var? Kimse kimsenin ne yaptığıyla ilgilenmez. 10 Haziran’dan bu yana bu içkili dükkanlar Diyanet’in kiracısı mı oldu? Onu da bilmiyoruz.