Güncelleme Tarihi:
Afişleri kendisinin ve yakın çevresinin duygularından etkilenerek hazırlandığını söyleyen Konak Belediye Başkanı CHP'li Sema Pekdaş, "Hukukun üstünlüğünün olduğu demokratik bir yaşam istiyoruz. Korkuların egemen olduğu ve bu korku nedeniyle bir güce sığınan bireyler olmak istemiyoruz" dedi.
İzmir'de Konak Belediyesi, Ankara Kızılay'da 37 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırının ardından siyah zemin üzerine hazırladığı afişle "Kaç canımız kaldı" diye sordu. Konak'ın en işlek caddelerindeki billboard affişlerinde şu ifadeler yazıldı: "Parkta oyun oynayabilecek, karnındaki bebeği kucağına alabilecek, akşam evine dönebilecek, sabah işe gidebilecek, el ele tutuşup yürüyebilecek, arkadaşlarıyla buluşabilecek, sinemaya gidebilecek, sokakta dolaşabilecek, okuluna gidip gelebilecek, çarşıya çıkabilecek çay bahçesinde oturabilecek, bisikletle gezebilecek, sevdiklerine kavuşabilecek kaç canımız kaldı?"
Daha önce İzmir Barosu Başkanlığı da yapan, Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, çevresindeki insanların duygularından etkilenerek afişi tasarladığını vurgularken şunları söyledi:"Kendi hissettiklerimin yanısıra çevremdeki insanların duyguları da bunda etken oldu. Başka bir şey söylemek lazım diye düşündüm. Cumhurbaşkanı diyor ki; ya bizim yanımızdasınız ya da teröristin.' O zaman bütün eleştiri hakkını ortadan kaldırmak zorundayız. 'Beni eleştiren insan teröristtir' noktasına getiriyor. Bir yandan da hükümet yandaşı bir yazar 'terörle yaşamak zorundayız' diyor.
Biz buna alışmak zorunda değiliz. Canımız yanıyor. Hukuktan vazgeçmeden sonuna kadar demorasiyi savunmak bizim isteğimiz. Bir kıskaçta, bir kapanda olmayalım. Normal yurttaşlar olarak hayatımızı devam ettirelim. Beğenmediğimiz yönetim uygulamalarını, bu belediye uygulaması da olabilir eleştirelim. Çünkü yönetici olan kişi yanlış yapar. Bu yanlışları eleştirelim ki ona ayna tutulsun. Biz şimdi eleştiri hakkı ortadan kalkmış, en küçük eleştiride 'terörist' yaftası yiyecek insanlar konumuna getirildik. 'Ben koruyucu babayım, benim kanatlarım altına girin' diyor. Yaşam sokağa çıkarak, parka giderek, alışveriş yaparak olur. Biz nitelikli bir yaşam istiyoruz. Hukukun üstünlüğünün olduğu demokratik bir yaşam istiyoruz. Korkuların egemen olduğu ve bu korku nedeniyle bir güce sığınan bireyler olmak istemiyoruz.