Güncelleme Tarihi:
YENİ Türkiye küllerinden tekrar doğuyordu. Mustafa Kemal Atatürk, siyasi zaferlerin ancak iktisadi başarılarla desteklenirse ayakta kalabileceğini biliyordu. Ekonomik kalkınma için ortak amaçlar belirlemek ve bu amaçları gerçekleştirecek yöntemleri araştırmak için İzmir’de İktisat Kongresi’nin toplanması kararlaştırıldı. 17 Şubat–4 Mart 1923 tarihleri arasında düzenlenen kongreye Atatürk de bizzat katıldı ve bir konuşma yaptı. Alınan en önemli karar ekonomik bağımsızlığı sağlamak oldu (Misak-ı İktisadi). İzmir İktisat Kongresi ile Türkiye tarihinde ilk kez planlı ekonomiye geçiş sağlandı. O günden bu yana üç kongre daha yapıldı ama hiçbiri ilki kadar kapsamlı ve yön verici olmadı. Şimdi AK Parti hükümeti, 5. İzmir İktisat Kongresi hazırlığı içinde. İzmir Milletvekili İlknur Denizli de organizasyonu yürüten isimlerden biri. Denizli ile kongre ve İzmir’e sağlayacaklarını konuştuk. Ancak zaman zaman Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile karşı karşıya geldikleri siyasi tartışmaları ve Büyükşehir’e başkan adayı olup olmayacağını da konuşmadan olmazdı...
Çalışmalarınız nasıl gidiyor? Neler yapıyorsunuz?
- Bizim İzmir’i hem ekonomik hem kültürel anlamda Akdeniz çanağında marka şehir haline getirmek gibi bir hedefimiz var. Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu da İzmir’e geldiğinde Akdenizlilik üzerine vurgu yaptı. Benim sivil toplum örgütlerinden gelen projelerim de hep İzmir ve Akdenizlilik üzerine. Burası bir liman şehri ve Akdeniz çanağında da çok ön plana çıkmış belli dönemlerde. 1900’lerin başında İzmir’den neredeyse her yere feribot seferleri varmış. Ama dönem içinde hem limanın yıldızı sönmeye başlamış hem başka şehirler ön plana çıkmış. İzmir geri planda kalmış. Onun için bu kimliği beslememiz gerekiyor.
Dünya İzmir’de buluşacak
Bu hedefe yönelik projeler var mı?
- 5. İktisat Kongresi hazırlığı içindeyiz. Temamız Akdeniz’de Marka Kent İzmir. Hedeflerimizle uyuşan bir tema seçtiğimizi düşünüyorum. Kalkınma Bakanımız Cevdet Yılmaz’ın koordinasyonunda gidiyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Binali Yıldırım da bu konuda ilgili. Bugüne kadar yapılmış en görkemli iktisat kongresini yapacağız. Ekim sonu ya da kasım başı... Ondan birkaç hafta sonra da EXPO oylaması var. Onun için etkinliğin boyutu son derece önemli. Çok sayıda yabancı konuğumuz gelecek. Akdeniz çanağından özellikle devlet liderleri, hükümet başkanları niteliğinde konuklarımız olacak. Dünya ekonomisini yönlendiren, kongrenin amacına uygun biçimde değerlendirmeler yapabilecek bir profilimiz olacak.
Detayları belli oldu mu?
- İlk günü dünyaya ayıracağız. Dünyada ekonomi... İkinci gün Türkiye’yi, üçüncü gün ise İzmir’i konuşacağız. En önemli taraflarından biri bu diye düşünüyorum. Özellikle marka kent, Akdenizlilik, Akdeniz’de geliştirilmesi gereken sektörler, İzmir’in hangilerinde ön planda olabileceğine ilişkin paralel toplantılar düzenleyeceğiz. İzmir’in etrafındaki illerin de aktivitesini artıracak gündem yaratmaya çalışacağız. Önümüzdeki günlerde hem Cevdet Yılmaz hem Binali Bey gelecek. Sivil toplum ve iş dünyasıyla görüşüp onların da kongreye katkıları alınacak. Onların da sisteme monte edilmesi için görüşmeler yapılacak. Medyanın da görüşlerine başvurulacak. Büyük olasılıkla, ekonomik trendler ve Akdeniz’de ekonomiyi belirleyen faktörler konularında üniversiteler arası bir yarışma düzenlenecek. Bu yarışma her iki yılda bir tekrarlayacağımız, iktisat kongresi olsa da olmasa da, İzmir’e kalacak bir yarışma biçimine dönüşecek. Sonuç çok önemli ama süreçten nemalanmanın daha önemli olduğunu düşünüyorum. EXPO süreciyle ikisini aynı anda yaparsak İzmir ekonomisine çok güçlü katkı koyacağına inanıyorum.
Ne kadar zamandır hazırlanıyorsunuz?
- Yaklaşık 6 aydır çalışıyoruz. Önemli olan kentin dinamiklerinin de işin içinde olması. İzmir’in dinamikleri ne kadar sahiplenirlerse o kadar başarılı olunacağına inanıyorum.
Kentimiz için dönüm noktası
İlk iktisat kongresi İzmir ve Türkiye için dönüm noktasıydı. Bu da öyle olacak mı?
- Öyle olacağını umuyorum. Hedefimiz de o zaten. En iyisini yapmak ve İzmir’i daha sonrasında da gündemde tutacak, ilişkilerini, varlığını sürekli kılacak bir profil hazırlamaya çalışıyoruz şu anda. İzmir’i, Akdeniz’de marka kent haline getirmekte önemli bir adım atacağız. İlkinin dönemi, psikolojisi çok farklı tabii. Ama bunun da İzmir için bir dönüm noktası olacağına inanıyorum.
Nerede yapılacak?
- Merkezdeki otellerde olacak. Tek bir yerde toparlamak zaten mümkün değil. Salonlarımızın kapasiteleri kısıtlı. Kongre merkeziyle ilgili ciddi sıkıntılarımız var. Hala bir kongre merkezimiz yok. Olabildiğince birbirine yakın olan otellerde bu programı gerçekleştireceğiz.
Kimler katılacak?
- Ekonomiyi dünyada kimler konuşuyorsa, kimler etkiliyse, hangi büyük organizasyonlar varsa onların en yetkili isimleri burada olacak.
Algılar değişiyor
Siz kendinizi İzmirlilere ifade ederken en çok bu kentten tepki alan uygulamalar da var...
- AK Parti’nin İzmir’deki algısının bundan 10 yıl öncesiyle aynı olduğunu söyleyemeyiz. Siyasetçi olarak benim işim algıları yargılamak değil. Nasıl bir İzmir hayalimiz olduğunu samimiyetle karşımdakinin gözlerine bakarak anlatmak. Yeterince iyi anlatır, İzmirlileri hayalimize ortak edersek algılar da değişecek.
Bu dönem başarısız
Bu düşüncelerinizi söylediğiniz zaman Başkan Aziz Kocaoğlu’ndan tepki alıyorsunuz. Bazen geriliyorsunuz...
- O bir partinin belediye başkanı, ben başka bir partinin milletvekiliyim. Danışmanlık siyasi bir kadro değildir. Ben daha önce de beş yıl Özfatura ile çalıştım. Piriştina’yla ciddi diyalogum vardı. Danışmanlık başka bir şey. Siyasi yapısı yok. Bugün ikimiz farklı partilerde siyaset yapıyoruz. Buna alışmak gerekiyor artık. İktidarsanız eleştiriye açık olacaksınız. Başkan’ın bence en büyük problemi eleştiriyi unuttu. Başkan’ı yıpranmasın, aman bir şey olmasın diye çok el üstünde tutan bir halimiz var.
Nasıl?
- Ortada bir seçim bildirgesi var. Yüzde 57 oy almış bir başkan bunları niye yapamamış diye soruyorum. Sekiz yeni iskele yapılacakken birini bile görmemiş olmanın İzmirlinin hakkı olup olmadığın sorguluyorum. Akvaryumu, en büyük arkeoparkları arıyorum. Bu tür eksiklikleri görüyorum ve çok net biçimde başarısız buluyorum. Bir de gerginlik ve ideoloji üstünden siyaset yapıyor. Hizmet odaklı değil. Hep cek’leri ve cak’ları var. Yaptıklarından ziyade yapacaklarını anlatıyor.
Terazi eşitlendi
İzmir’de AK Parti’nin konuşulan Büyükşehir adayları arasında da sürekli adınız geçiyor. Ne düşünüyorsunuz?
- Çok normal. Klasik bir soruya dönüştü benim için. Vekil olduktan 15 gün sonra başladı bu konuşulmaya. O zaman da aynı şeyi söyledim. Allah sağlık verirse bu dönemi vekil olarak tamamlamak istiyorum. Ama bunun şöyle güzel bir tarafı var. 2009 seçimlerinde İzmir’de hiç kimse AK Parti’nin adayını konuşmuyordu. Bugün ise durum çok farklı. Demek ki terazi dengelenmiş. At başı diyebileceğimiz bir yerel seçim yaşayacağız. Bu kadar çok aday isminin telaffuz edilmesinin göstergesi budur. 30 ilçede CHP’nin şansı neyse AK Parti’nin de odur.
Şanslar eşit mi diyorsunuz?
- Kesinlikle eşit. Yerelde kendimizi ifadede zorluklarımız vardı. Ama artık bunu yapıyoruz. Her yerde insanların aklında soru işaretleri oluşmaya başladı. Bir hesaplaşma yapacak ve şunu söyleyecekler, İzmirli dünyaya bir daha gelmeyecek. Yaşadığı kentte en iyisini alacak. Çocukları ve torunları için de bunu isteyecek. Bunu düşününce tercihini de bu yönde yapacak ve o da CHP olmayacak diye düşünüyorum.
Muhalefet yapmam çok doğal
İzmir gündemine dönersek... Zaman zaman eleştirel yaklaşımınızla, muhalefetle öne çıkıyorsunuz?
- Çok doğal bir şey yapıyoruz. Ulusal anlamda iktidarız ama burada muhalefetiz. Ama muhalefet yapmak için muhalefet yapmadım ben. Hep bir altlığı olsun istedim. Hep doğru bir kitleye hitap etsin istedim. Örneğin, 60 yaş kartları için, “Yanlış. Böyle yaparsanız daha doğruyu buluruz” diyorum. 80-100 bin kişinin tekrar o kartlara kavuşmasını sağlayınca siyasetçi olarak bu kente karşı sorumluluklarınızı yerine getiriyorsunuz. Ya da bir gemi ihalesi yapıldığında, “Bu ihale yanlış” diyorsunuz ve bir bakıyorsunuz ki sizin dediğiniz noktaya geliniyor. Muhalefet olmasam da İzmir’de yaşayan bir STK örgütü yöneticisi olarak da dile getireceğim şeyler. Sağlık temalı bir EXPO’ya giderken, “Hala niye çöplerini vahşi depolamayla şehrin metropol alanında bir yede topluyor” sorusunu sorardım. Bununla ilgili çözüm önerilerini beklemek de hakkım. İzmir adına doğru bildiğim şeyleri söylüyorum aslında ama bunu muhalefet olarak mı algılarlar bilmiyorum.
İzmir’de öncelikli ele alınacak en önemli yanlış sizce ne?
- Bazen bir kapalı kutuda yaşıyoruz gibi geliyor. Kentin bir diğer tarafı var ki kıyıda yaşayanların hiç duymadığı, hissetmediği bir kitle. Başınızı 30 derece yukarı kaldırıyorsunuz Kordon’dan, bambaşka bir İzmir görüyorsunuz. İki İzmir var hedefimizde. Aşağıdakiler ve yukarıdakiler. Bu iki İzmir’i yaklaştırmadığımız sürece İzmir’i bir yere götürmek mümkün değil. Yerel yönetime büyük sorumluluk düşüyor ve ben bu sorumluluğun çok hakkıyla yerine getirilmediğini düşünüyorum.