Güncelleme Tarihi:
GEÇENLERDE Anahtar Tanıtım'ın ortaklarından İ. Hakkı Kesirli ile konuşuyorduk. Konu İzmir'in geleceği idi... Ben ‘‘İzmir'in bir mastır planı bile yok. Bu kent, 10 yıl sonra, 15 yıl sonra, hatta 50 yıl sonra ne olacak? Nereye doğru gelişecek... Nereleri yerleşim alanı olacak, nereleri sanayi bölgesi, belli değil'' dedim.
Hakkı Kesirli hemen atıldı:
‘‘Bu çok güzel bir konu ve tartıştırma görevi de size düşüyor. Atın bir başlık, altında uzmanlarımız tartışsın, belki İzmir'e iyilik etmiş olursunuz'' dedi.
BU konuşmanın üzerinden yaklaşık 15 gün geçti...
O günden bu yana zaman zaman basına ne gibi görevler düşer diye kafa yordum.
SAYIN Yüksel Çakmur'un, belediye başkanlığı döneminden bu konudaki çaba ve çalışmalarını hatırladım. Sonra ortaya gerçekten, ‘‘50 yıl sonraki İzmir nasıl olacak, nereye doğru büyüyecek?'' sorusuna yanıt olacak bir ‘‘mastır plan'' çıkmadığını gördüm.
SONRA, seçimin ertesi sabahında çöp tenekelerinde uçuşan oylar, belirli çevrelere belediye değerlerinin diyet olarak ikramı, yerine asla konmayacak değerlerin çar-çur edilişi, oğullara, kızlara, yeğenlere gelinlere iş... Vatandaşa müslümanlık dersleri, ‘‘kıçı kırık iki roman yazmışsın'' davaları... Kuşa çevrilmiş bir metro projesi... Kordon dolgusu... Koskoca bir 5 yıl uçup gitti.
* * *
SEÇİMİN ertesi günü çöpten çıkan oylar, benim içimde kanayan bir demokrasi yarasıdır... Yaşamım boyunca beynimde oluşmuş ‘‘adalet'' kavramının yerle bir oluşudur. Hele ödenen diyetler. Çok şükür ki, bu kafaya İzmirli ‘‘ustalık dönemi'' vizesini vermedi de İzmir'in kenarda köşede kalmış değerleri ‘‘diyet'' olmaktan kurtuldu.
* * *
TEKRAR konumuza dönelim... İzmir gerçekten ne olacak ve nereye doğru gidecek... Eğer, bu soruya 50 yıl önce cevap verilmiş olsaydı, kimilerine göre 5 bin, kimilerine göre 8 bin yıllık bir kent, kesinlikle haketmediği bu görüntüye mahkum olmazdı. Evet, kentin sınırları genişledi... Ama bunu, planlamayla görevli olan belediyeler değil, gecekondu ağaları yaptı.
MARDİNLİ Ahmet diplomasız şehir plancısı, akrabası Osman diplomasız mimar oldu. Şuraya bir gecekondu, şuraya 1.5 metrelik bir sokak, işte sana bugünün gözde kentleri Naldöken, Yamanlar, Gültepe, Çay Mahallesi, Bayraklı ve niceleri.
EĞER devleti devlet, başkanı başkan, belediyesi belediye olsaydı; bu şehircilik ucubeleri doğmaz, onun yerinde çağdaş kentler yükselirdi.
AMA bu aşamada elden bir şey gelmiyor... Bu konuda yıllardır telaffuz edilen ‘‘dikine büyüyerek gecekonduları toparlama'' girişimleri de gerçekleşeceğe benzemiyor.
BELEDİYELERİMİZ hálá, yaparken müdahale yerine, yaptıktan sonra müdahaleyi; dolayısıyla da çarpıklığı kabullenme yöntemini seçiyorlar.
* * *
PEKİ, şimdi ne yapmak lazım? İzmir'in ‘‘irticalen'' büyümeye devam etmesini kabullenmek mi lazım?
BU konuda Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ahmet Piriştina'ya büyük görev düştüğüne inanıyorum. İzmir'e bir ‘‘mastır plan'' hediye etmeli. Bağrında iki çimento fabrikası, onlarca taşocağı, yüzbinlerce gecekondu, 1.5 metrelik sokaklar, milyonlarca yarım kalmış inşaat demiri barındıran İzmir 20 yıl, 30 yıl, 50 yıl sonra hangi yönde nerelere ulaşacak?
EĞER bu yapılmazsa, İzmir'in planını Mardinli Ahmet, akrabası Osman çizmeye devam edecek.
TABİİ bu; Denizli, Aydın, Balıkesir, Manisa, Muğla, Uşak, Çanakkale, hatta ilçeler ve beldeler için de geçerli.
SAYIN başkanlar; ‘‘mastır plan'' istiyor ve bekliyoruz.