İzmir’in gurur ikizleri

Güncelleme Tarihi:

İzmir’in gurur ikizleri
Oluşturulma Tarihi: Ocak 21, 2007 00:38

Her ne kadar köşemin adı "İki Kadın Bir Röportaj" ise de bugün, üç kadınlık bir röportaj okuyacaksınız. Çünkü, hayatları boyunca aynı şeyleri seçmiş ve yapmış, Türkiye’nin en başarılı ikizlerinden Didem ile Sinem Balık’ı ayrı düşünmek mümkün değil.

İzmir’in gurur ikizleri
Dünya müzik piyasasında soprano ve mezzosoprano olarak ayrı ses renklerine sahip, solo performans yapan tek ikiz operacılar olmakla ünlenen "Opera İkizleri"nin Alsancak’tan Viyana’ya uzanan yaşamlarını konuştuk.BİRLİKTE OKUDUKHer ne kadar ikiz de olsanız aynı sanatı seçmeniz büyük şans. Nasıl oldu?Sinem: Biraz benim zorlamam oldu. Didem’e ’aynı işi yapsak iyi olur’ dedim. O dil eğitimi istiyordu. ’Sanatta dili öğreniriz’ dedim. Dokuz Eylül Devlet Konservatuvarı’nda birlikte okuduk. Didem: Ayrı şeyler yapsaydık mutlu olur muyduk bilmiyorum. Birlikte çalışmak çok büyük bir güç. Özellikle
/images/100/0x0/56793c83f018fb32748b4118
yurtdışında kardeş olduğumuz için şanslıyız.Bulunduğunuz noktaya gelene kadar nasıl bir yol katettiniz? Sinem: Çok çalıştık ama inandığımız bir şeyin üstüne, sonuna kadar gideriz. Didem: Avusturya’da devlet bursuyla okuduk. Zamanın bakanı İstemihan Talay burs vermişti.TÜRKİYE’Yİ TANITTIKGeçen yıl çok önemli konserler verdiniz.Didem: 29 Kasım’da Brüksel Avrupa Parlamentosu’ndaki konser önemliydi. Avrupalı parlamenterler oradaydı. Türkiye adına iyi bir tanıtım oldu. Sinem: 30 Ekim’de İstanbul’da World Trade Center Kongresi için bin kadar yabancı üyeye konser verdik. Beş dilde söylememiz dikkat çekiyor. Hem onların kültüründen, hem kendi kültürümüzden, Türkçe eserler seslendiriyoruz.HAYATA FARKLI BAKABiLMEKOpera anlayışınız farklı. Sanki herkese sevdirmeye çalışıyorsunuz.Sinem: Bu çok doğru. Biz 20 dakikada algının dağıldığını bildiğimizden tempoyu hızlandırarak dikkatin dağılmamasını sağlıyoruz. Didem: Biz opera sanatıyla bütün ilgili önyargıların ortadan kalkmasını istiyoruz. Kalbinizde küçük bir kapı açın, oradan gireriz. Sanat hissetmektir bilmek değil. Sinem: Özellikle klasik müzik çok sesli bir müziktir. Biz ninnilerle yani tek sesli müzikle büyüdük ama insanın hayatına klasik müzik yani çok sesli müzik girdiği zaman hayata da birçok farklı açıdan bakmaya başlıyor. 100 KiLOLUK OPERACI ARTIK MAKBUL DEĞİLPopüler kültürün sanatınıza yansıması nasıl?Didem: Avrupa’da sanatçıların marka olmasına çalışılıyor. Bizim de ayak uydurmamız gerekiyor. Eskiden 100 kiloluk sanatçılar vardı, şimdi yok. Göze de hitap etmek açısından kendimize dikkat etmemiz gerekiyor. Sinem: Dünyanın ritmine ayak uydurmaya çalışıyoruz. Biz gerçekten opera yapıyoruz. Opera kültürünün popüler olmasını da eleştiren var. Kelime, popülasyondan yani insan topluluğundan geliyor dolayısıyla insanlar için yapıyoruz. Sanat toplum için diyorsunuz yani.Didem: Daha da doğrusu sanat insan için diyoruz.ERTEGÜN’DEN ALBÜM TEKLİFİPlacido Domingo ile çalışmanız nasıl gerçekleşti?Didem: Domingo hem opera sanatçısı hem de orkestra şefi. Piyanist ayarlayamadığımız için bize eşlik etti. Bizim için unutulmazdı. Sinem: Domingo ile ilk tanıştığımızda bize Ahmet Ertegün’ü tanıyor musunuz? diye sordu. Müzik piyasasında dünyada en çok tanınan Türk oydu. Ertegün ölmeden önce size albüm teklif etmişti. Proje hangi aşamada?Didem: Ahmet Ertegün bizim için çok önemliydi. Ani ölümü her şeyi beklemeye aldı. Atlantic Records’da belirsizlik var. Sanırım proje devam edecek. Sinem: Zaten orada devam etmezse de biz ettirecek başka bir yer buluruz.iZMiR KONSER iÇiN BiR KERE DAVET ETTiBundan sonraki konser projeleriniz neler? Sinem: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın teklifiyle mayıs ayında Köln’de konser vereceğiz. Beşiktaş Belediyesi Kültür Platformu için üç konser vereceğiz. ABD’de mayıs başında, Viyana’da bir başka konserimiz olacak. Tüm konser bilgilerimizi web sayfamız operatwins.com da yayınlıyoruz. İzmir’de konser vermiyor musunuz? Sinem: İzmir’de bir kere konser verdik. İki sene önce Viyana Balosu’na çağrılmıştık. Biz İzmir’e çok önem veriyoruz, çağrılırsak geliriz. Bir de filmde oynadınız sanırım.Sinem: Ufuk Ahıska’nın yönettiği, prodüktörlüğünü Sami Dündar’ın yaptığı Balıketi adlı TV filminde oynadık. İlk filmimiz olacak. Yıldız Kenter, Rasim Öztekin, Çiçek Dilligil, Hakan Bilgin oynuyor.Didem: Oyunculuk bizim hayatımızın bir parçası zaten. O yüzden yadırgamadık. Sadece dış mekan çekimlerinde biraz üşüdük.AB’Li OLMADIĞIMIZ İÇİN BAŞTAN ELENİYORUZTürkiye’yi İzmir’i özlüyor musunuz?Sinem: Özlemez miyiz? Viyana’da deniz ve güneş olmadığı için, İzmirli olarak zorlanıyoruz. Gerçi İstanbul’da da evimiz olacak ama sanatımız için Viyana’da olmamız şart. Didem: Tabii bir de Avrupa’da yabancılara biraz önyargılı yaklaşılıyor. Amerika’ya gidince bunu daha iyi anladık. Avrupa’da Batı sanatını icra eden Türk sanatçılar olmak nasıl?Didem: Biz ülkemizi iyi bir şekilde temsil etmeye çalışıyoruz ama mesela bazı yarışmalara sadece Avrupa Birliği sanatçıları katılabiliyor. Baştan eleniyoruz yani.Sinem: Aslında Türk sanatçıları Akdeniz sesine sahip. Fransa’da gittiğimiz bir yarışmada bize artık Amerika’dan çok teknik ve fabrikasyon seslerin çıktığından ve bizim seslerimizin daha karakteristik olduğundan bahsedildi.
Haberin Devamı

<ımg>

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!