Güncelleme Tarihi:
Demirtaş, bahçesinde yetiştirdiği sebze, meyveleri tüketen, yemeğini yapan, fırsat bulursa çocukluktan kalan mandolinini çalan, simetriye düşkün ve şu günlerde ‘evrak okumaktan kitap okumaya fırsat bulursa’ Orhan Pamuk’un “Kar” romanını bitirmeye çalışan bir insan.
Kongre pazarlaması
İzmir’de kongre turizmini geliştirmek için kurulmuş CVB’nin yönetim kurulu başkanlığına “yoğun ısrar” üzerine geçtiğini duyuran Demirtaş, ilk müjdesini kruvaziyerdeki sıfırdan yakalanan başarıyı bu alanda da hedeflediklerini belirterek verdi, “Barcelona’da ilk fuara katılacağız. Envanter yapıyoruz, nerede kongre merkezimiz var, sonraki üç yılda neler yapılacak? Bu kongre merkezlerinin projelerini ve üç boyutlu canlandırmalarını web sitemize koyacağız. Yani İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından fuarın Gaziemir’e taşınmasıyla bu alanda yapacağı kongre merkezinin satışını da bugünden yapmaya başlayacağız” dedi.
Bu projeyle, “İzmir sokaklarının değişeceğini” söyleyen Demirtaş, “Biz kenti, dünya kongre pazarına 2012’den itibaren sunmaya başlıyoruz. Bunun için İTO ilk kaynağını zaten ortağı olduğu CVB’ye geçtiğimiz günlerde aktardı. 12 Kasım’da TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy İzmir’e geliyor. CVB Yönetim Kurulu üyeleriyle toplantı yapıyoruz. Maddi kaynak için destek talebimiz olacak. Vali Bey de açık destek verdi. Büyükşehir belediye başkanımızdan da randevu alacağız ve dünya kruvaziyer pazarında nasıl İzmir en iyi destinasyon seçildiyse bir süre sonra dünya kongre piyasasında hakettiği yere gelecek” diye iddiasını koydu.
EXPO’da işimiz zor
EXPO 2020 adaylığı ile ilgili de değerlendirme yapan Demirtaş, “Bana göre işimiz” zor dedi. 1981’den bu yana İTO’da seçim kaybetmemiş bir başkan olarak son saniyeye kadar bilinçli bir çalışma gerektiğini vurgulayan Demirtaş, hafife alanın, “favoriyiz, oylar çantada keklik” diyenin kaybedeceğini belirtti ve harita üzerinde tek tek ülkeleri inceleyerek şunları söyledi: “Şu anda tabloya baktığımız zaman ilk aşamada banko oylarımızın az olduğunu gördüm. Seçimde banko oy önemlidir. Ben elime listeyi aldığımda 3 renk kullanırım. Kırmızı oy alamayacağımız, yeşil banko ve sarı üzerinde çalışmamız gereken yerlerdir. Adaylıkların kesinleştiği gece bir çalışma yaptım. Buna göre en az banko oyu olan Dubai’den sonra Türkiye çıktı. Çünkü bu ülkelerin NAFTA, ASEAN, APEC, EFTA, gibi rakip ülkelerin üye olduğu pek çok ekonomik birlik var. Bu yüzden bilinçli bir şekilde çalışmamız gerekiyor. Örneğin Avrupa’nın oyları Rusya ile aramızda paylaşılacaktır. Vietnam, Hong Kong gibi Tayland’la ekonomik işbirliği olan ülkelerden oy almamız son derece zor. Afrika’da bizim kullanabileceğimiz kozlarımız var. Biraz etkin olursak seçimi lehimize döndürebiliriz. Ama tek tek, ülke ülke incelemek, gitmek gerekiyor.”
140 ülkede okul var
EXPO Yönlendirme Kurulu’nda yer alma tartışmalarının hatırlatılması üzerine de değerlendirme yapan Demirtaş, cumhurbaşkanlığının yürütmede, Avrupa Birliği Bakanlığı’nın da yönlendirmede olmamasının sakıncalarına işaret ederek şu önerileri getirdi: “Ben ESİDEF’in olmasını istemiştim. Tabip Odası yok. Tema sağlık ise olmaması düşünülemez. BYEGM’in olması lazım. Odalar Birliği’ni almışlar ama yönlendirme kurulunda mutlaka TUSKON’un olması lazım. Bunlar oy alacak birlikler. Türk okullarının Türkiye’deki organizasyonundan bir yetkilinin mutlaka bu kurulda olması gerekiyor. Çünkü dünyanın 140 ülkesinde bu okullarımız var ve geçmiş 2015 oylamasında bu okullarımız müthiş bir tempoyu çalışmayla bize 10’u aşkın oy getirdiler. Valimiz muhtemelen bu ilaveleri bir şekilde yapmayı planlıyor.”
Hep arkamdan ittiler
Söz, seçim tecrübesinden açılmışken Demirtaş’a kendisinin önümüzdeki oda seçimlerinde aday olamayacağını hatırlatmamız üzerine ise, “Görevlerime hiçbir zaman isteyerek gelmedim. İzmir Ticaret Odası’na ilk girişimde isteğimle olmadı, arkadaşlarımın yoğun ittirmesiyle oldu. Sonraki yıllarda hep arkamdan ittiler, ben buralarda bulundum” yanıtını verdi. En son CVB’nin başkanlığı için de ısrarcı bir tutumla karşılaştığını belirten Demirtaş, “Ekip olarak geldiler, söylediler, ben istemedim. Ben aldığım işi yapmak isterim. Sadece kartvizit olarak bir işe girmem. Dedim ki ‘benim buna vaktim yok.’ Sonuçta beni bu göreve de ittiler şimdi ve hemen işe sarıldık. Yani ben hiçbir yere Kendi isteğimle bu görevi istiyorum diye gelmedim. Hep birileri itti” dedi.
Günde 18 saat çalıştığını, saat 05.00’te, karanlıkta evden çıkmasına ve teknolojik olanakları sonuna kadar kullanmasına rağmen yine işlere yetişemediğini kaydeden Demirtaş, “Benim de özel yaşamım var, denize gidip kafamı dağıtıp, balık tutmak, yelken yapmak ben de istiyorum ama maalesef birileri bırakmıyor beni ittiriyor buralara. 2012’de kim nereye iter, şu anda hiç bilmiyorum” diye konuştu.
Siyaset bir tutku değil
- Siyaset gerçekten sizin için bir tutku mu?
-Hayır, hiç düşünmedim. Bir defa odadan kurtulmak için siyasete gireyim dedim, onu da beceremedik.
- İzmir iş dünyasının merkezi iktidarla ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
-İzmir başka kentlerden farklı. Kendine özgü bir şehir burası. İzmir çok seslidir, renklidir. Özgürlük simgesi bir şehirdir ve her zaman için onaylayan değil, sorgulayan bir yapıya sahiptir. O nedenle bütün bunlar karşıtlık gibi yorumlanıyor ama İzmir hiçbir zaman için kayıtsız ve şartsız destek veren, onaylayan bir yapıya tarih boyunca girmemiştir. Artık İzmir’i siyasetçiler de çözmeye başladı. İktidarda bulunan AK Parti’nin milletvekili ve bakanları, İzmir’i çözdüler. İzmir’e eskisi gibi bakmıyorlar ve tartışıyorlar. İzmirli çok değişmez. Yapısı bu, eleştirir. Niye eleştiriyor diye sormamalı, o eleştiriden bir şeyler çıkartmalı. Binali Yıldırım, 35 proje ortaya koydu. İnceleyin, çok önemli bir kısmı bizlerin takip ettiği projelerdi ve onlar İzmirlinin anonim projeleri. Binali Yıldırım 35 projeyi alt alta yazarken hiç zorlanmadı. Hatta daha fazlaydı o, ayıkladı oraya indi. İzmir’in bu konuda özgür bir yapısı vardır. Farklı yorumlamamak gerekiyor.
- Kruvaziyerde işin sahibi olarak siz görülüyorsunuz.
Peki EXPO için aynı şeyi düşünüyorlar mı?
- Bu dönemde değil. Unutmaya başladılar. Hafızalar çünkü gerisini unutuyor. İTO’nun 1992’den beri bu projeyi takip ettiğini hafızalar çabuk unutuveriyor. Bugün söylenenlerin çoğu unutkanlıktan kaynaklanıyor. Geçmişi hatırlasalar bugün konuştuklarını
konuşmayacaklar.