Güncelleme Tarihi:
Büyükşehir Yasası ile beldeyken mahalleye dönüştürülen İzmir'in Çeşme İlçesi'nin Alaçatı Mahallesi'nin merkezindeki, aralarında içkili mekanların da bulunduğu restoran ve kafeteryaların Diyanet İşleri Başkanlığı'na devrinin şoku sürerken Kaymakam İnci Sezer Becel, makamında açıklama yaparak konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Kaymakam Becel, Alaçatı'daki işyerlerinin Diyanet İşleri Başkanlığı'na devriyle ilgili haberleri gazetelerde okuduğunu belirtip, "Belediye başkanın bu konuda bir açıklaması var. Birkaç yerin Diyanet İşleri Başkanlığı'na verilmesi şeklinde bir açıklaması var. Bu tam olarak nereleri kapsıyor açıkçası bilmiyorum. Ancak, orada şöyle bir gerçek var. Pazaryeri Camisi dedikleri kiliseden camiye dönüştürülmüş bir yapı. Ama yeni dönüştürülmemiş. 80 yıllık mazisi olan ve cami olarak kullanılan bir yapı. Burası benden önceki kaymakam zamanında Barthelemous'un ayin yapması sebebiyle gazetelere haber olmuştu. Burayı Ayasofya'ya benzetebiliriz. Orjinali kilise ama camiye dönüştürülmüş. Orada, valinin emlak vergilerinden verdiği ciddi parasal destekle restarasyon yapıldı. Caminin müştemilatı olan mozaiklerin olduğu bahçesinde hediyelik eşya satışı yapılan çadırlar var. Onların kaldırılmasını istedik. Belediye başkanı sezon bittimininde kaldıracağını söyledi ve gerçekten de kaldırdı. O hediyelik eşya satan çadırlar şu an meydandaki yerine geldi" dedi.
MABEDLERE MABED GİBİ DAVRANMAK LAZIM
Geçtiğimiz günler Kaybolan Lezetler Festivali yapıldığını hatırlatan Becel, "Açılışına katımak için giderken cami önündeki etkinliği gördüm. Caminin hemen hemen içinde sayılabilecek bir yere ses cihazı kurulmuştu. Burası bir mabed kutsal bir yer kilise olsa da cami olsa da bir mabed. Dolayısıyla mabedlere mabed gibi davranmak lazım. Caminin olduğu yerde veya içinde bahçesinde ses sistemi kurup müzik yayını yapamazsınız. Ya da yemek etkinliği yapamazsınız. Yapmamamız lazım. İllaki bunu birlerinin size bunu yasaklaması gerekmiyor. Organizasyonu yaparken bunlar gözönüne alınmalıydı. Sorduğumda, organizasyonun yaparken kimseden izin almadıklarını öğrendim. Orada müdahale edip polisle orayı boşalttırabilirdik ama çok nahoş bir ortam olcaktı. Ancak, bundan sonra tedbirimi alacağım. Gerekirse kapı yapmak suretiyle o caminin alanını ki orası aynı zamanda bir tarihi eser dolayısıyla koruyacağız" diye konuştu.
'KULLANIM HAKKININ DİYANET'E VERİLMESİ DOĞAL'
Caminin hemen yan tarafında dükkan bile olmayan önüne masa atılmış baraka tarzı yerler olduğuna dikkat çeken Becel , şunları söyledi:
"Ramazan'da bir tarafta Teravih Namazı kılınıyor, bir tarafta içerisi sıcak olduğu için klimalar açılıyor. Neredeyse caminin kenarında içki kadehleri falan görüyorsunuz. Bunun olmamaması lazım. Cami yerlerinde, mülkiyetinin Hazine'ye, kullanım hakkının da Diyanet İşleri Başkanlığı'na verilmesinden daha doğal ne olabilir ki? Burası kadrolu imamı olan, ezan okunan bir cami neticede. Ben onu son derece doğal buluyorum. Doğal olmayan şey caminin bu kadar yakınına içkili mekanların açılmış olması. Yönetmelik aslında bunu engeliyor. Yönetmeliğe göre okul, yurt ,cami yakınına da bunlar yapılamaz. Ama geçmişten kazanılmış bir hak ya da ruhsatsız olarak emrivaki yapılmış açılmış yerler. Sonra da demogoji noktasına getiriliyor. Zaten cami yakınında içki satışı olmaması lazım. Kimsenin niyeti içkiyi yasaklamak değil ki orada. Bu Alaçatı'da farklı aksediliyor olabilir. Eğer kural varsa Alaçatı'ya özel bir kural değil ki bu. Türkiye'nin genelinde varolan bir kural. 'Mabed diyoruz', kilise, cami ayrımı yapmadan yönetmelikle belirlenmiş yaklaşma mesafesi belli ona göre ölçeceksin ve mekanı açacaksın. Defacto bir durum yaratmanında doğru olduğunu düşünümüyorum."