Güncelleme Tarihi:
Bir kaç sınavdan geçip ülkesel kokart almak, iyi bir rehber olmak için yeterli değil. Çünkü her tur rehber için yeni bir deneyim
Bu diziyi hazırlarken Turgut Tür'le keyifli sohbetler yaptık. Ondan çok şey öğrendim. 20 yılı amatörce, 20 yılı da amatör ruhla profesyonel olarak 40 yılını turizme adamış. Dile kolay, neredeyse bir ömür. Tür, inanılmaz bir insan. Bunca yıl, yaşadığı her olayın, gezdirdiği her grubun, gittiği her yerin, kaldığı her otelin bilgileri, belgeleri, fotoğraflarını toplamış, özenle korumuş. Anlattığı her şeyin belgesini çıkarıp gösteriyor. Bu titizliği, en değerli belgeyi bile saklamayı beceremeyen beni çok etkiledi.
TÜR, bildiğini paylaşmaktan mutlu oluyor. Uzun yıllar öğretmenlik yaptığı için olsa gerek, hiç bıkmadan anlatmak ve asla unutmamak gibi özelliği de var. Aynı zamanda amatör fotoğraf sanatçısı. Binlerce diası, Türkiye'nin turistik geçmişini belgeliyor.
DİZİ için fotoğraf seçerken, kişiler ve yerlerle ilgili küçük anektotlar anlatıyor. Gezdirdiği, Türkiye'yi tanıttığı kişilerle öyle iyi ilişkiler kurmuş ki, ülkelerine dönünce gönderdikleri mektuplar, kartlar yılbaşı kutlamaları koleksiyonunun önemli bölümünü oluşturmuş. Kart fotoğrafların hemen hemen tümünü de tura katılanlar yollamış. Bunlardan birini eline alıp, anılara dalıyor:
UFKUMU AÇAN KİTAP
‘‘ÜLKEMİZDİ 200'ü aşkın orkide türü var biliyor musunuz? Biz bunları sahlep yapmak için talan ediyoruz. Değerini bilmediğimiz pek çok hazine gibi, Türkiye'nin inanılmaz zenginlikteki bitkileri de çalınıp götürülüyor. Tur-Cem ile çalıştığım dönem. Çok elit bir İngiliz grubu gezdiriyorum. Tur lideri Mrs. Lorna Polunin, Rus asıllı merhum İngiliz Prof. Oleg Polunin'in eşi. Mrs. Polunin kendi ülkemin bitki örtüsü konusunda saklayıp gizlememe imkan olmayan cehaletimi görmüş olmalı ki, 2 haftalık tekne turu sonunda merhum eşinin yazdığı, içinde 700 örneğin renkli resimlerinin ve siyah beyaz çizimlerinin bulunduğu, ‘Flowers of The Mediterranean’ adlı kitabı hediye ettiğinde dünyalar benim olmuştu. Bu kitaptan öğrendiklerimi, ‘Kutsal kitaplarda adı geçen bitkiler ve çiçekler’ başlığı altında toplayıp, gezdirdiğim turistlere takdim etmeye başladığımda çok ilgi çektiğini hayret ve memnunlukla gördüm. Bizim günnük dediğimiz, Marmaris'in ünlü sığla ağacından elde edilen yağın ve hazeran adı da verilen mavi menekşenin Mısır firavunlarının mumyalarında kullanıldığını ve 3 bin yıl sonra bu çiçeğin renginin çok az solduğunu, yol üzerinde adım başı gördüğümüz zakkumun yapraklarının tapınaklara kehanet için gelenlere kahinlerce çiğnetildiğini bu kitapdan öğrendim ve öğrenmek isteyenlere de anlattım. Her seferinde de ülkemin böyle bir zenginliğini tanıtmaktan mutluluk duydum, ama önce aşina olduğum, ya da turlarda gördüğüm pek çok bitki ve çiçeği adı ve özellikleriyle, yüzeysel olarak bile olsa, bilip tanımaktan kendim hoşnut kaldım.
SİZ DEVAM EDİN MR. TÜR
ASLINDA her tur bir sınav. Yine Nazmi Buldanlıoğlu'nun Tur Cem Seyyahat Acentesi ile entellektüel düzeyi yüksek bir gruba rehberlik ediyorum. Grup öylesine seçkin ki tur liderliğini Alman üniversitelerinin arkeoloji bölümlerinde profesör olarak ders veren Tilman Bechert, Robert Franke, Otto Gartner, Hartmut Matthaus ve Renate Scheiper yapıyor. Bire bir değil ama her gün bir kişi, ya da yer ismi, bir tarih ya da o yer ile ilgili kısa bir açıklama şeklinde süren sınavdan geçtiğimi, bir gün Prof. Franke'nin ‘Buyrun Mr. Tür bundan sonra siz devam edin’ sözleriyle anladım. Akşam yemeğinden sonra Prof. Franke, halen kullandığım dijital çalar saat hediye etti. Antik sikkelerle ilgili kitapları bulunan Prof. Franke'ye Söke Pazarı'ndan aldığım 1909 tarihli 4 parayla teşekkür ettim. Paraların Osmanlı - Alman ilişkilerinin doruğa ulaştığı bir döneme ait olması ikimizi de duygulandırdı.’’
Yarın: Rehber olmak kolay değil
MÖSYÖ JANO
Rehberlerin Mösyö Jano'sunu, Türk turizmine büyük emek veren Sayın Jean Zakari, anılarımda önemli yer tutar. Mösyö Jano, Key Tour'un organizasyonlarında daima gerekli sayının dört fazlası otobüs ve rehber bulundurur, daha tura çıkmadan ücretlerimizi peşin öderdi. Yedek olarak bekleyip tur yapmasak bile yövmiyelerimiz ödenirdi. Lokantaya gidildiğinde yiyecek ve içecek limitsizdi. İstediğimiz içki bardakla değil, şişeyle gelirdi. Bu iyi niyetli, alçakgönüllü turizmciyi ülkemizin otel, motel, lokanta ve ulaşım sektöründeki bazı kişiler malesef çok üzdüler ve küstürdüler. Saygıyla anıyorum.