Hepimiz Eflatun

Güncelleme Tarihi:

Hepimiz Eflatun
Oluşturulma Tarihi: Haziran 01, 2008 00:00

Büyük gülmece sembolü, usta muhalif karikatürist, ekol ve ekipler yaratan öncü gönül adamı Eflatun Nuri’yi 81 yaşında kaybettik. Uzun yıllar İzmir Basını’na emek vermiş olan Eflatun Nuri’nin aziz hatırası önünde gülümseyerek eğiliyorum.

KARİKATÜR, çizgide mizah yapma sanatıdır. Bu sanatın üstadlarından biri de Eflatun'dur. Onu, 1980'li yılların ortalarında Yeni Asır'da çalışırken tanıdım. Efsanelere karışmış, yüzü pek gülmeyen, esrarengiz ama kaleminden kargacık burgacık, inanılmaz toplumsal muhalif çizimler akan bir mizah devi idi. Daha önce çalıştığı Ege Ekspres gazetesinde yedirttiği naneler hala konuşuluyordu.

Her şeyden önce sırtından ter damlayan yaratıcı bir karikatür emekçisiydi, dahası bir mizah dehasıydı, alternatif tarihçiydi yani tarihe perde arkasından bakmaya meraklıydı, eşsiz bir arşivciydi ne arasan onda bulunurdu, zarif bir centilmen, kalender, çelebi mizaçlı ve tadına doyum olmaz derecede ketum bir denizler arası serseri ve esrarengiz çapkındı.. Her limanda bir sevgilisi olan korsanlar vardır ya, işte sanki onların ruhunu taşırdı.

Ama en belirgin özelliği, bir kabile reisiydi. Çevresinde müritleşmiş "Eflatungiller" familyası olduğu halde yaşardı. Kızılderili bağlılığı içinde kendisine tapan kızlı-erkekli genç mizahçı zıpçıktıları ise, hemen hepsi Karikatür Tarihi'mizin en usta çizerleri olacaklarını müjdeliyorlardı. İşte pazar günleri gazetemizde çizen Zafer Güven ve yine Sadık Pala, Mümin Durmaz, Sezer Doğan böyle bir yaratıcı Eflatun izleyicisidirler ve tüm İstanbul mizah dergileri ellerine su dökemez!... Bu bakımdan "Hepimiz Eflatun!.." sloğanı, doğru bir slogandır.

(Yahu Sezer, Zafer, Sadık ve Mümin hatırlar mısınız?.. 1987'de Arapfırını Sokağı'nda "Bizimkiler" adı altında "Bilmemne" isimli bir karikatür sergisi açmıştınız. Ne kadar güzel sanatlar öğrencisi saçı sakalı karışık hipi varsa oradaydı. Sonra sizleri Şükran Lokantası'na götürüp, bol ekmek eşliğinde et sote ile 70'lik rakı ısmarlamıştım. Hani, sergiden sonra peşimize takılan, kırk yıllık dost gibi masamıza oturup bizimle beleş yiyip içen, siyah paltolu bir adam vardı. Hiç birimiz onu tanımıyorduk.. Adamın arkasından hanginiz demişti lan, "Bu herif, yüzde yüz Eflatun'un casusudur!" diye?..)

EŞSİZ KADRO

Benim onu tanıdığım zaman yanındakileri şöyle bir sıralayalım.. Eflatun'cu yazarlar şunlardı: Hakan Boyav, Bahar Silkü, Burhan Esen, Nihat Paykoç, Reşat Yörük, Mukadder Özakman, Metin Pütmek, Oklu Kirpi, Savaş Büke, Özden Güler, Nurettin İğci, Hüseyin Demir, Çağlayan Çanbay ve diğerleri..Bilgisayarda ise Berrin ile Dilek otururdu.

Çizerler ise, Aycan Gönenç, Sadık Pala, Cemal İlkbahar, Ertan Aydın, H.İbrahim Yıldırım, Mete Erden, Mustafa Yıldız, Mümin Durmaz, Ömer Çam, Sezer Dönmez, Tan Cemal Genç, Tufan Selçuk, "Lokum Leyla" tipini yaratan meşhur Engin Boğaz, Turan İyigün, Zafer Güven, Ziya Başer idiler.

Tüm bu makaracı millet, bir gün beden eğitim dersinde pantalonunu hasta olduğu bahanesiyle indirmediği için, pantalonu çıkar komutu üzerine, pantalonu sıyırınca, altında ninesinin eflatun renkli donu çıktığı için "Eflatun" ismi takılan Nuri Erkoç'un silahşörleri idiler.

ONU KAYBETTİK

İnsan, hayat, nebat sevdalısı; çay, nikotin ve anason tiryakisi, aşk, zamparalık, sarhoşluk, muhabbet ve komedi ustadı Eflatun'u, 81 yaşında kaybettik. İlk yapıtları 1942'de Akbaba'da yayınlanan, ardından Medet, Marko Paşa, Melun Paşa, Gırgır, Limon gibi bir çok dergi ve gazetede çizen Eflatun, son dönemde Öküz, Leman, Yeni Harman, Kaçak Yayın'da yazı ve çizgileriyle yer aldı. Londra'da bir kişisel sergi açtı. Ölmeden önce "Benim Adım Eflatun" isimli kitabının ikinci basımını hazırlayordu.

İleri derecede miyoptu, son gününe kadar yazıp çizdi. Gözleri 5 cm. öteyi göremediği halde, kağıda adeta yapışarak çizmeyi sürdürdü. Fatih'in mumyasını ilk o yazmıştı, Beyazıt'ın altındaki tünelleri o ortaya çıkardı, Agora Meyhanesi güftesini bir fırıncı çırağının yazdığını da o ileri sürdü.

Şehirlerarası otobüste, sürekli görevliden şişelerce su istemiş. Bir bakmışlar, sepet şeklindeki valizinde bir kaz var. Meğerse bahçesine giren kazı "evlat" edinmiş, yanında taşıyormuş. İşte böyle bir ilginç tipti. İzmir kaldırımlarından o da geçti.. Kahkahalarla uyusun!

Büyük ustaya sevgilerimizle..

Türk Karikatürü'nün büyük ustası Eflatun Nuri Erkoç'u 81 yaşında kaybettik. Elinden düşürmediği kadehi ve sigarası ile taklit edilemeyen bir mizah üslübu yaratan Eflatun Nuri, dillere destan İzmir yılları yaşamıştı. (Fotoğraf: Yaşar Aksoy-1986)

İşe alemi gıcık eden ekip!

Eflatun Nuri, 1980'li yıllarda İzmir'de yayınladığı "Gıcık" mizah dergisinin hepsi birbirinden fırlama ekip elemanları ile.. Ayaktakiler, Bahar Silkü, Halil İbrahim Yıldırım, Ömer Çam, Zafer Güven, Cemal İlkbahar, Sezer Doğan. Oturanlar, Mümin Durmaz, Yaşar Aksoy, Eflatun Nuri, Sadık Pala.

Eflatun’la yaşadığım ilginç anılar

AKSAK TİMUR 1985'li yıllardı. Gazeteci Özdemir Hazar, kaza geçirdiği için topal kalmıştı. Bilirsiniz, Eflatun Nuri de topaldı. O zamanın ünlü tv dizisi "Kaynanalar"ın unutulmaz aktörü Timur Bey, gazeteye gelerek Özdemir Hazar'ı odasında ziyaret etti. Karikatür servisinde çalışmakta olan Eflatun'u da yanlarına çağırdılar. Üç ilginç adam başladılar makaraya..

Akşamüstü "Erol'un Yeri"ne gidip demlenmeye karar verdiler. Özdemir Baba, ağzından baklayı çıkardı "Bende beş kuruş yok!". Eflatun da, "Meteliğe kurşun atıyorum" deyince, Timur Bey, "Haydi hesaplar benden.." demek zorunda kaldı. Bunun üzerine Eflatun, kulağıma muzipçe eğildi ve fısıldadı:

"Yuhh.. İki aksak, bir Timur edemedik be yahu?.."

Not: Aksak Timur, 1402 Ankara Savaşı'nda Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazıt'ı yenen Orta Asya İmparatoru idi ve topaldı!

RÖNTGEN TEKNİĞİ Eflatun'un çevresine kümelenmiş ultra-cingöz gençler arasında, "ustalarının genç iken, duvara dayadığı bir merdiven üzerinde dürbünle röntgen yaparken düştüğü ve bu yüzden topal kaldığı" biçiminde bir rivayet dolaşırdı. Kimse bunu açıkça Eflatun'a sormaya cesaret edemedi. Ancak ustamızın açık saçık dergilere olan aşırı ilgisi fark ediliyordu.

Bir gün, karikatür servisinde çalışıyorduk. Malın gözü Sadık, Mezarlıkbaşı'ndaki Lale Sineması’nda izlediği "Parçala Behçet" filmindeki röntgen sahnesini ballandırarak anlatmaya başladı. Böylece başlayan geyik, en verimli röntgen tekniklerine doğru uzandı. İmam Hatip mezunu Sezer, "En iyisi yatsı namazı sonrasıdır, bahçe duvarına tırmanmalı" dedi. Van Kedisi gibi damlarda dolaşmaya meraklı Mümin, "Dama çıkan, en tehlikesiz ve net röntgeni yapar" diye görüşünü belirtti.. Zafer Güven ise, yüksek apartmanların güneş battıktan sonraki avantajlarını sıralıyordu.

Tartışmaları dinlemez görünen Eflatun Nuri, aniden çizmekte olduğu karikatürden başını kaldırıp, şöyle demez mi:

"- Bit Pazarı'na çok net gösteren Japon dürbünleri düştü.. Birer tane edinin bari!..

Tüm servis yerlere katıla katıla yatıvermişti. Bahar kızımız bile kıkırdadı. Ne günlerdi yarabbim!

Son buluşmamız..

2007 Yılı, Nisan ayında İzmir'de açılan TÜYAP Kitap Fuarı'na gelen Eflatun Nuri ile kucaklaşıp hasret gidermiştik. İkimizin de saçları, sakalları bembeyazdı..

HEPİMİZ EFLATUN!..

ne şucu, ne bucu

bize derler eflatun

çizgimiz gıcıktır dünyaya

mizahımızda gümbürder kahkaha

pirimiz hınzır eflatun

hem hacivat, hem karagöz

elinde kadeh, tütün ve kalemi

sardı makaraya alemi, elalemi

sek sek oynarcasına yaşadı

üfledi kainatı duman duman

tutun kaçamaz bıyıkaltı anılardan

uçtu martıların yanına eflatun

Yaşar Aksoy / 28.5.2008-Çeşme
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!