Güncelleme Tarihi:
SEVGİLİ öğrenciler, sonunda okulları kapattınız, sınavı bitirdiniz. Umarım çoğunuz sorunsuz bir tatili hak etmişsinizdir. Özellikle yaşamının bundan sonraki bölümünün bir kesitini üniversiteli olmak için çabalayanlar, zorlu bir yılı geride bıraktı. Biraz stresli, biraz endişeli, çokça umutlu. Herkesin başaramayacağı, 5'te dördünüzün üzüleceği bir sistem, sizi bir hayli hırpaladı. Söke'den yazan kardeşimiz Çağrı'nın dediği gibi ‘‘Üniversite ile yattınız, üniversite ile kalktınız’’. Yaşamın başka renkleri, keyifleri olduğunu bir süredir unuttunuz. Bunun biz de farkındayız. Karşı komşumuz Ediz'i ne zamandır görmemişim ki, sakalları çıkmış, bıyıkları terlemiş. Çünkü Ediz de sizlerden biri. 2 yıldır, dersaneden kursa, okuldan derse derken yüzünü ancak bir iki gündür görebiliyorum. Son gördüğümde çocuktu, şimdi delikanlı olmuş. Neyse, dilerim Çağrı da, Ediz de başarmıştır niceleriniz gibi. Artık önünüzde uzun bir tatil var. Şimdi derin bir oh çekin, alnınızı hayatın penceresine dayayın ve önünüzü daha berrak görmeye çalışın. Bunun için de, ben diyorum ki, bu tatilde, okuyabildiğiniz kadar kitap okuyun. ‘‘Biraz dinleneyim ondan sonra’’ demeyin, hemen yarın başlayın. Çünkü en iyi dinlenmek, okumaktır biliyorsunuz. Şiir tadında tatiller dileğiyle...
İZMİR'DE şiir ve sanat için, kelimenin tam anlamıyla çırpınan bir grup var var:
SANAT İÇİN ÇIRPINMAK
Atadost yayıncılık. Daha önce burada bir iki kez değindim, Atadost'un Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Atakişi, İzmir İzmir adında bir sanat dergisi çıkarıyor, şiir yarışmaları düzenliyor. İzmir'de sanatı ve şiiri diri tutmak için çabalıyor. Hepimizin onun bu çabasına -sözde kalmadan- destek olmamız gerektiğine inanıyorum. Atadost Yayıncılık'ın son etkinliği de Ege çapında bir şiir yarışması oldu. Yarışmanın ciddiyetini çağırdıkları jüri üyelerinin kimliği kanıtlıyor sanıyorum:Refik Durbaş, Turgay Gönenç ve İzzet Göldeli.
BİR GÜZEL GÜLDESTE
BU yarışmada dereceye giren ve yayınlanmaya değer görülen şiirler de bir kitapta toplanmış:Şiir 99. Oldum bittim bu tür seçkileri severim. Neden derseniz? Bir şairin bir kitabını alırsınız. Kitaptaki tüm şiirleri beğenmeniz her zaman mümkün değildir. Çünkü bir şairin o kitapta yer alan bütün şiirlerinin güzel olması beklenemez. Oysa bu tür seçkilerde, hem genelde çok sayıda şairin en güzel şiirleri yer alır, hem de aynı şairin şiirlerini okumanın tekdüzeliğinden kurtuluruz.
ŞİİR 99 da 25 şairin en güzel yapıtlarının güldestesi. İçinde tanıdık isimler var: Mehmet Sadık Kırımlı, Aykut Poturoğlu, Miray Uluaydın, Hüseyin Evcil, Bilge Basut, Mehmet Akif Tutumlu, Yıldız İlhan ve diğerleri. Dört de çok genç şairi var aralarında, yaşları 18-19. Oldukça etkileyici dördü de: Banu Kocabıyık (Henüz 18 yaşında, böyle güzel şiirleri nasıl yazıyor), Dinçer Gökçe, Meltem Acar ve Caner Gürsoy. Diğerlerine haksızlık ediyorum, biliyorum. Ancak gençlerin başarısı beni çok sevindiriyor, mutlu ediyor ve tarifsiz bir keyif veriyor. Bunlardan ikisinin şiirini yanda okuyacaksınız, sanırım siz de beğeneceksiniz. T.K.
ŞİİR 99’DAN
TARİHSİZ KAVMİNİM
kuruyan bir ağacın, hüzünlü dalı olsam
su ve ateş çağında, soluklansa bedenim
su olsam
ateş olsam
yağmur olsam, ağaca su taşıyan
ırmak olsam, suyu çoğaltan
yansam
kavrulsam...
göğe savrulsa küllerim, ağacı yakan ateş olsam
tarihsiz kavmin olsam, sana ölümsüzlüğü taşıyan
organlarımı sana bağışlarım
çünkü kuruyan bir ağacın, ölümsüz ruhuyum ben
ruhsuz bir dalım ben, ağacın ölümünü okşayan
su ve ateş çağında arta kalan
kavminim ben,
tutsak düşen bedenini sarmalayan
Dinçer GÖKÇE
ÜÇ DENİZİN HİKAYESİ
dostlarımla,
kızıl nilüferler toplamaya gittik
denizden.
gözlerimi yumacak oldum
sonra
bir el dokundu
yanağıma.
açtım gözlerimi
ve
başladı gözlerim yağmaya
bir nilüfer uzattı deniz,
bir ben uzandım, aldım.
bir de ağladım.
dostlarım görmedi.
yanağımda bird el
yol aldım
üç deniz geçtim,
sonra üç deniz oldum ben,
bir okyanus ettim.
şimdi her yanında vücudumun
binlerce el hissediyorum.
yine de biri eksik,
biliyorum.
Banu KOCABIYIK
BiR USTADAN
RESiM
Kırmızı bir gül yaprağı gibi sarardı kenti
içindeki yetersizlik, bilmezdin sen
ey acemi, orada ve o zaman
hangi şarkıların söylendiğini
Şimdi bir sancı oldu duvardaki o tablo
cebimdeki sararmış fotoğraflar
avuçlarımızdan kayan yıllar
kendimiz uzaklaşıyoruz kendimizden
Bak gramafonların iğneleri kırıldı
taş plaklar da sustu ve ürperiyorum
uzakta yıkılmış kentlerde çocuklar ağlıyor
kırmızı tuğlalar arasında o minnacık çocuk
içimde sessiz ve acı bir çığlık
bitmek bilmiyor ve kanıyor hayatımız
her yanda yeni açmış çiçeklerin kırgınlığı
ve her yerde insanın insana yenilgisi neden
Ünal ERSÖZLÜ
SESLENiŞ
Yitik akşamlarımda aradım seni
Gözlerim gül kokan saçlarımda takılı
Bir sana inandı yüreğim, çaresiz
Uzanan ellerim dikenlerinde kanadı.
Acımasızdı bakışların gözlerimde
Yaprak yeşili umutlarımı sarartan
Hazanda açan bir güldün, gönlümce
Aşk tapınaklanı gönlüme açan.
Önceleri ellerinde sevip okşayan
Yüreğim küçük bir kuştu avuçlarında
Seni, sende yaşayan çırpınıp uçamayan
Oysa... Bendim aşk tapınaklarında
Seni dualayan, sana tapınan
Ünal İNANÇ
HAFTANIN ŞİİRİ
İZMİR'DEN İSTANBUL'A
Sessiz, solgun bir çığlık mıydı yüzün,
yoksa tanıdık hüzünler mi yerleşmişti derinlerine.
Kırık bir kalemle yazılmış hasretin sureti vardı gözlerinde
Zaman bir damla gözyaşının akışını gösteriyordu
Ben, kapına bırakılan bir valiz, hani ayrılık yollarından dönen,
ve içindeki yalnızlığı istasyonlarda tüketen,
Gözyaşlarını dindirme uğraşlarında
Sense, sersefil bir kelebek,
İstanbul semalarında, yalnız, ağlamaklı çırpınışlarda.
Eski resimlere bakıp ağlamanın, bir anlamı olmalı,
Gülüşünün gülüşümde bir iz bırakmasının da
Yürümenin hiçbirşeyi çözmediğini anlamalıyım.
Sensiz sarmalanan bomboş ve sisli sokaklarda
Yalan öyküler bırakmalıyım, yaralı, masum çocuklara
Yaraları yalanlardan büyük olmalı öykülerin bir anda
İşte tam o anda susmalıyız.
Konuştuklarımızın birazını da susmalıyız.
Biz, iki çağız ve herhalde böyle de anlaşırız.
Bütün şehrin ışıklarının söndüğü bir anda
İşte, tam o anda uçmalıyız.
Kapkara gökyüzüne kanatlanıp uçmalıyız.
Çıplak ayaklı kadınların sesleri yankılanmalı boşlukta
Ve bir yıldız kaymalı, yerinde duranların inadına.
Yeni bir hasretin ilk adımları atılmalı otogarlarda
Ve iki aşık daha, ağlayarak ayrılmalı
İzmir'den İstanbul'a uzanan bir yaz akşamında. Hüseyin ÖZER