Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2008 00:00
Sosyal Güvenlik Sistemi’nde maalesef kaynaklar kurudu. Hazırlanan taslaklarda giderleri azaltmak için formül aranıyor. Yaşı uzatmak, emekli maaşlarını düşük tutmak, hep bu arayışın sonucu. Oysa formül basit, kayıtdışını kayıt içine almak başlangıçın ilk adımı olabilir.
ÜLKEMİZDE sosyal güvenlik reformu yazılı basında ve gazetelerde son günlerde yoğun bir biçimde tartışılıyor: "Sosyal güvenlik sistemimiz açık veriyor...", Acilen "reform" yapılmalı,"Varsa bir babayiğit böyle sürdürsün de göreyim." Tartışma bu minval üzere sürüp gidiyor.
ESAS GÖZDEN KAÇIRILIYOR
"Emzirme yardımı altı ay yerine bir ay süreyle ve asgari ücretin 1/3’i tutarında verilecek."
"Cenaze yardımı asgari ücretin 3 katı yerine bir asgari ücret tutarında verilecek."
"Yetim kız çocukları için verilen evlenme yardımı(çeyiz parası) yetim aylığının 24 katı yerine 12 katı olarak ödenecek."
Bunların hepsi doğru, iyi de sorun bu mudur ? (Bu tür ödemeler en nihayetinde bir defaya mahsus olarak yapılmaktadır.)
Bu tür ödemeler nisbi olarak önemli olabilir ama esas sorun yaşlılık aylığının düşecek olması ve sağlık hizmetlerine erişim de yaşanacak zorluklardır.
Yaşlılık, malüllük ve ölüm aylıkları sürekli olarak ödeneceği gibi sağlık hizmetleri talebi yaşam boyu devam edecektir. Dolayısıyla bu kapsamdaki haklarda ortaya çıkacak gerilemeler/hak kayıpları üzerinde durulması bizce daha anlamlı görülmektedir.
AYLIKLAR DÜŞECEK
Evet, hiç evelemeye gevelemeye gerek yok. Artık yurttaşlarımıza bağlanacak aylıklar düşecek. Emekli aylığı bağlanmış olanların ise aylıkları daha düşük oranlarda artacak. Zira aylık bağlanma oranları her 360 gün için yüzde 2’ye düşürülmektedir. Emekli aylıklarının yükseltilmesinde ise sadece enflasyon oranındaki artış dikkate alınacak, milli gelir artışlarından pay verilmeyecek.
SAĞLIKTA KATKI
Sağlık hizmetlerine erişim de ise ilaç ve ayakta tedavide katkı paylarından, yatarak tedavide de katkı payı ödenmesi noktasına gelinmiştir. Genel sağlık sigortalısı sayılacak olan tüm yurttaşlarımızın ödedikleri vergi ve sağlık sigortası primleri sağlık hizmetlerine erişim için yeterli bulunmuyor. Dahası sözleşmeli özel sağlık kurum ve kuruluşları tedavi tutarının yüzde 20’sine kadar fark ücrette alabilecekler.
KAYNAK SORUNU
Mesele en nihayetinde kaynak sorunu olarak karşımıza çıkıyor.
Kaynak yetmiyor yada bütçeden sosyal güvenliğe artık ek kaynak ayrılmak istenmiyor.
Doğru; sosyal güvenlik yardımları ve transferleri kaynaksız yürütülemez.
Sosyal güvenlik yardımlarının gerilememesi ve hatta artırılabilmesi için kaynağın da gösterilmesi gerekiyor.
Tartışılmayan da bu.
Kaynak nerede, hangi kaynakla bu işler yapılacak?
Yanıt ortada ve hepimizin gözünün önünde: Kayıtdışı istihdamın kayda alınması ile yaratılacak vergi ve sigorta primi kaynağı.
Prof. Dr. Şükrü Kızılot ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı Dr. Hakan Tartan yazılarında sorunun bu yanına işaret ettiler. SSK Eski Genel Müdürü(milletvekili) Kemal Kılıçdaroğlu da yıllardır bu konuyu öne çıkarmakta.
Evet bu yöntemle yaklaşık 25-30 milyar YTL(eski söylemle 25-30 Katrilyon TL) kaynak yaratmak mümkün.
Bunun yerine geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yapıldığı üzere kayıtlı işletmelerin denetimi yapılıyor. Boşa kürek çekiliyor.
Sosyal güvenlik reform yasası olarak anılan 5510 sayılı kanunda ve çıkarılması düşünülen değişiklik tasarısında ise kayıtdışı işçiliği kayda almaya dönük ne bir hüküm ne de bir siyasal irade göze çarpmıyor.
Kolaycılığa kaçılıyor. Varolan haklar budanıyor.
Bizim penceremizden olay basitçe budur.