Haftalık Panorama: Yeterince sabrı olanlara

Güncelleme Tarihi:

Haftalık Panorama: Yeterince sabrı olanlara
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2000 00:00

Haberin Devamı

MEYDAN Larousse’da, ‘‘Yaldız sürme, yaldızlama. El yazması kitaplarla murakkalara boya ve altın tozuyla yapılan süsleme’’ olarak tarif ediliyor. Klasik Türk süsleme sanatının en eskilerinden biri tezhip. Yaklaşık 1000 yıllık geçmişi var. Eski Türklerden beri bilinen bu sanatı Selçuklular geliştirdi. Onlardan Osmanlılara geçti ve en parlak dönemini 16. yüzyılda yaşadı. El yazması kitaplar özellikle Kuran-ı Kerim tezhiplenirdi. Osmanlı Sarayı’nda yetişen pek çok müzehhip, benzersiz eserler yarattı. Bu göz kamaştırıcı sanatın en seçkin örnekleri bu gün dünyanın en büyük müzelerinin en değerli koleksiyonları arasında yer alıyor.

KÜTAHYA'DAN BİR USTA

İZMİR'DE de özel bir atölyede toplanan bir avuç sanatçı yaşatıyor. 6 yıl önce İZFAŞ çatısı altında başladıkları çalışmalarını bir ara İzmir Resim Heykel Müzesi’nde sürdüren grup daha sonra bağımsız atölye kurmuş. Başlarında Mimar Sinan Üniversitesi’nde Süheyl Ünver Atölyesi'nde klasik sanat eğitimi alan Havva Sökmener var. Bu ölümsüz sanata gönül veren İzmirli sanatçıların en büyük şansı da günümüzün en büyük müzehhiplerinden olan Ahmet Yakupoğlu ile çalışmaları. Yakupoğlu, yalnız tezhipleri ile değil, resimleriyle de ünlü. Kütahya’da yaşayan Yakupoğlu, sanatçılığının yanı sıra büyük bir çevreci. Kütahya’da 71 dönüm arazisine ağaç diken, kentin her boş alanının yeşillendirilmesi için çaba gösteren Yakupoğlu, bildiklerini öğrencileriyle paylaşmaktan mutlu.

YAKUPOĞLU’nun bu özelliklerine şaşmamak gerek. Çünkü tezhip, çok özel bir sanat. Ciddi bir alt yapı, derin bir kültür birikimi gerektiriyor. Ve ustaları, ‘‘Tezhip hobi olarak yapılacak bir sanat değil. Bu bir yaşama bakış şekli’’ diyor. Ve bir müzehhip, küçük bir eser yaratmak için en az üç ay çalışıyor. Ve yaşamı boyunca çok az sayıda büyük eser yaratabiliyor.

MÜZEHHİP önce bir kalıp hazırlıyor. Bu kalıbın yardımıyla tezhibi yapılacak bölgeye şekilleri çıkarıyor ve sonra çok uzun, zahmetli, özenli bir çalışmayla, incecik samur fırçalarla altın tozuyla tezhipliyor.

HAVVA Sökmener’i ve 15 arkadaşını ziyaret ettik. Yakupoğlu, köşesine çekilmiş suluboya resim yapıyor, kursiyerlerin sorularını cevaplıyordu. Sökmener, tezhibe duyulan ön yargıdan şikayetçi. 1000 yıllık geçmişi olan bu sanatın, bazı çevreler tarafından ‘‘Türk El Sanatı’’ başlığı altında zanaat olarak görüldüğünü ve belki de en güzel eserlerini Kur'an tezhipleri oluşturduğu için sadece bir görüşe mal edildiğinden yakınıyor.

ÖN YARGILARI YIKMALIYIZ

BU ön yargı nedeniyle Kültür Bakanlığı’nın desteğini aldıkları halde rahat bırakılmadıklarını ve sonunda özel bir atölye kurmak zorunda kaldıklarını anlatan Sökmener, ‘‘Bu sanatı yaşatmak ve geleceğe aktarmak amacındayız. Tezhip, minyatür, ebru ve hat gibi klasik süsleme sanatlarındandır. Biz kendi tasarımlarımızla bu sanata bir şeyler katma gayretindeyiz’’ diyor.

HER yaştan 15 kursiyer, haftada 2 gün Üçkuyular’daki atölyede bir araya geliyor. Sevgilerini, beğenilerini, bilgi ve kültürlerini büyük bir emek ve sabırla altın çiçeklere, yapraklara, kuşlara, desenlere dönüştürüyor. Ve, bu sanatın sonunun olmadığını, hiçbir zaman tam olarak ‘‘öğrendim’’ diyemeyeceğini bile bile uğraşını sürdürüyor. Bütün bu güzellikleri de o inanması zor müzehhip sabrıyla yaratıyor.

İlgilenenler, Havva Sökmener’e 370 61 58 numaralı telefondan ulaşabilir.

Dört Albayın Aşkı

İZMİR Devlet Tiyatrosu’nda sezonun dördüncü oyunu ‘‘Dört Albayın Aşkı’’ Konak Sahnesi’nde başladı. Peter Ustinov’un büyük zeka inceliğiyle yazdığı oyun, yazarın dünyaya bakışı doğrultusunda, hemen tüm değerlerin eleştirildiği, gülmecenin olanaklarıyla irdelendiği bir yapıt. Gerçekçi dünya ile düşsel-mistik öteki dünya arasında gelgitlerle var olan Dört Albayın aşkı, soğuk savaştan, kadın erkek ilişkilerine dek pek çok evrensel ve insani soruna değiniyor. Kartal Tibet’in rejisiyle sahnelenen oyunun dramaturgisini Haluk Işık yaptı. Sahne ve giysi tasarımı Yıldız İpeklioğlu’na, ışık düzeni Osman kaya’ya, müzik tasarımı Cem İdiz’e ait olan oyunda başlıca rolleri Turan Özdemir, Necmettin Amaç, Ekrem Kocaçal, Mete Şahinoğlu, Ertan Dinçer, Fatih Kahraman, Nurhayat Boz ve Sabiha Sonkan paylaşıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!