Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2007 00:00
Gizli hastalık olarak bilinen göz tansiyonunun önlem alınmadığı takdirde körlüğe neden olduğu bildirildi. Herkesin yılda bir kez glokom testi yaptırması gerektiğini söyleyen Bostanlı Akademi Dahiliye Dal Merkezi Göz Doktoru Nihat Özgen, "Glokom adı verilen bu hastalık son derece sinsi bir şekilde ilerliyor. İnsanlar bunun belirtilerini fark edemiyor.
Ölçümlerde tansiyon sınır değerlerin altında çıkarsa sorun yok. Göz tansiyonu 30, 40’larda ise körlüğe doğru gidiyor demektir. Dünyada körlük nedenlerinin yüzde 20’sini bu hastalık oluşturuyor. Tedavide erken tanı çok önemli" dedi.
KİMLER RİSK ALTINDA
Doktor Özgen, yaşlanma, yakın akrabalarında glokom bulunanlar, ileri miyopi ya da ileri hipermetrop, diyabet, kalp hastalığı ya da hipertansiyonu olanlarda bu hastalığın görülme riskinin olduğunu söyledi.
Tedavisi nasıl yapılıyor?
Glokoma bağlı görme kaybını engellemenin tek yolu, erken tanı ve tedaviyle göz içi basıncını düşürme. Göz sinirlerindeki hasarın çok ileri düzeyde olmadığı durumlarda, hastalık göz içi basıncını düşüren ilaçlarla tedavi ediliyor. Ancak, göz siniri ileri derecede harap olmuşsa, lazer ya da cerrahi girişime gerek duyuluyor. Glokom, tanı konduktan sonra tamamen iyileştirilip ortadan kaldırılamaz. Fakat birçok olguda uygun tedavi ile başarılı olarak kontrol altında tutulabilir ve mevcut görme korunur.
Belirtileri nelerdir?
Akut glokom şiddetli ağrı ve bulanık görmeyle ortaya çıkıyor. Kronik gelişen glokom da ise hastalık genellikle yıllar içinde, hemen hemen hiçbir belirti vermeden sinsice ilerliyor. Bu hastalarında gözlerinde şiddetli ağrı, ışığa hassasiyet ve görmede azalma gibi yakınmalar oluşabiliyor. Hastalığın bir başka belirtisi de, görme alanında çevreden merkeze doğru bir daralma olması. Hasta buna ancak ileri dönemde, gözde belirgin görme kaybı ortaya çıktıktan sonra fark edebiliyor.
Sihirli eller sağlık veriyor
KAHRAMANLAR’deki El Mikrocerrahi - Ortopedi Travmatoloji Hastanesi (EMOT fizyoterapistleri Gülin Arıkan, Derya Belli, Firdevs Kul, Beray Keleşoğlu, Emel Çiçek, Gülden Gürhan ve Aslı Seymen, sihirli elleriyle sağlık veriyor. Her türlü el cerrahisi ve ortopedik probleme yönelik çalıştıklarını belirten Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu mezunu Beray Keleşoğlu, "Hastane el cerrahisi ile tanınıyor. Beş yıl önce ortopedi ve travmatoloji de açıldı. Tendon, sinir hasarları, iş kazaları, el yaralanması, ön çarpaz bağ kopmaları, diz kırıklarını da tedavi ediyoruz" dedi. Fizyoterapistlerin masör, teknisyen, yardımcı eleman olmadıklarını, 4 yıllık üniversite eğitimi aldıklarını belirten Keleşoğlu, "Biz, fizik tedavi yöntemlerini planlayıp, uyguluyoruz. Kaybedilen bir uzvun, kasın çalışmasını sağlayıp, eklem hareketini yaptırıyoruz. Günlük yaşantıda egzersiz yapmak ve yürümek çok faydalı" diye konuştu.
Piercing uyarısı
DENİZLİ Devlet Hastanesi Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr. Nuran Uz Aktekin, steril ortamlarda yapılmayan dövme ve piercingin insan sağlığı için risk taşıdığını söyleyerek gençleri uyardı. Aktekin, "Vücudumuzun herhangi bir yerine takılan piercing ile AİDS, Hepatit B gibi kronik ve ölümcül olabilen hastalıklar bulaşabilir, metaller zorlanınca deride yırtılmalar olabilir. -10 dereceden fazla soğuklarda piercing bölgesel donmalara neden olabilir. Gençlerimiz piercing taktırmak istiyorlarsa steril ortamlarda ve uzman hekimlere uygulamayı yaptırmalı. Piercingin dile takılması ayrı bir risk taşıyor. Çünkü dilde, önemli organlara mikrop taşıyabilecek damarlar var" diye konuştu. Aktekin, amatör kişiler tarafından yapılan dövmenin Hepatit B ve C, HIV, frengi ve tüberküloza neden olabileceğini belirtti.
O. Nuri BOYACI
82 yaşında o hala AIDS savaşçısı
İZMİR’de 1991 yılında AIDS’le Mücadele Derneği’ni kuran Prof. Dr. Melahat Okuyan, toplumun bu hastalık hakkında bilinçlenmesi için yılmadan usanmadan çalışıyor. 1985’te Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde AIDS Danışma ve Test Merkezi’nin de kurucusu olan, derneğin halen Genel Başkanı Prof. Okuyan, "82 yaşındayım, devam ediyoruz. Son 2 yılda 65 lisede 67 bin öğrenci eğitildi. Bizim yarınlarımız gençleri hem AIDS’ten hem de uyuşturucudan korumalıyız" dedi.
İki projeye ağırlık verdiklerini belirten Prof. Okuyan, ilköğretimlerde kurulan Uyuşturucu ve AIDS’le Mücadele Kulüpleri (UYAD) ile ortaöğretim çağındaki öğrencilere uyuşturucu, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, insan hakları ve AIDS hakkında bilgilendirdiklerini söyledi, akran eğitiminin önemli olduğunu vurguladı. Prof. Okuyan, derneğin yüzyüze danışmanlık verdiğini, hızlı AIDS testinin 15 dakikada sonuçlandığını ve bunların tam bir gizlilik içinde yapıldığını da belirtti.