Güncelleme Tarihi:
Muğla'da alkollü otomobil kullanan Mehmet Belen kaza yaptı, 10 yaşındaki kızı Gizem öldü. Belen, cezaevinde kábus dolu 55 gün geçirdi, alkol almama yemini etti. Ama Gizem'in boşluğu dolmadı.
MİNİK Gizem'in kısa yaşamı ilk bakışta, diğer yaşam ve ölümler kadar alışılmış görünüyordu. Muğlalı Belen ailesinin 10 yaşındaki kızı Gizem, şirin, güleryüzlü, zeki ve yaşama bağlıydı. Yaşamla bağlarını bir trafik kazası kopardı. Kırlardaki bahar çiçekleri gibi. Bir bahar günü Gizem, sessizce sevdiklerinin arasından çekip gitti. Üstelik, kazanın tek nedeni de babası Mehmet Belen'di. Gizem'i annesinin sevgisine doyamadan yaşamdan koparan bu kazadan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
MUĞLA Milli Emlak Müdürlüğü'nde çalışan Mehmet Belen (40) ile defterdarlıkta görevli eşi Habibe Belen'in (37) 12 Aralık 1987'de kurdukları mutluluk dolu yuvaya 6 Mayıs 1999'da ateş düştü. Mehmet Belen, iş çıkışı arkadaşlarıyla üç duble rakı içti, neşesi yerine geldi. Otomobiline ailesini alıp piknik yapmak için Gökova yönüne doğru hareket etti. Uğur Mumcu Bulvarı'nda hızını artıran Mehmet Belen, direksiyon kontrolunu yitirdi, otomobil refüjü aşıp elektrik direğine çarptı. Otomobilin ön koltuğundaki Habibe Belen ile kucağındaki Gizem ağır yaralandı. Gizem, hastaneye kaldırılırken öldü, 9 aylık kardeşi Görkem, anneannesi Özgül Kündük (58), babaannesi Nafiye Belen (60) ve annesinin mesai arkadaşı Leyla Buzlu da (49) hafif yaralandı.
GİZEM'in dünyaya geldiği 29 Ekim 1989'daki mutluluğunu unutmayan baba Mehmet Belen, acısının büyüklüğünü anlatamıyor. Üstelik sürekli yüreğini kanatan, nefesini tıkayan bu acı, ilk gözbebeği Gizem'in yokluğuyla büyüdü.
Gizem'in ölümünden sonra tutuklanıp Muğla Cezaevi'ne gönderilen Mehmet Belen, 55 gün içinde 48 saat bile uyumadığını söylerken, şöyle anlatıyor:
‘‘Kaza sırasında aşırı alkollü değildim, ama bir anda direksiyon hakimiyetini kaybedip ortadaki elektrik direğine çarptım. Her şeyden sakındığımız kızım Gizem'i hastaneye kollarımda götürdüm, kurtaramadık. Cezaevinde ilk 15 gün yemek yemedim, sadece su içip kendimi cezalandırdım. Gözlerime uyku girmiyordu. Gözlerim kapandığı anda Gizem'i görüyor, sıçrayarak kalkıyordum. Belki alkollü olmasaydım, bunlar başımıza gelmeyecekti. Artık ağzıma içki koymayacağıma dair yemin ettim.''
ONU İÇİME GÖMDÜM
MUĞLA Atatürk İlköğretim Okulu'nun başarılı olduğu kadar, sempatik ve sevgi dolu öğrencilerinden Gizem'in ölümü şok etkisi yaptı. Sadece arkadaşları değil, Muğla halkı Gizem'in cenaze törenine katıldı. Anne Habibe Belen'in Özel Yücelen Hastanesi'nde ölüm kalım mücadelesi verdiği saatlerde toprağın altına giren Gizem'in geride bıraktığı şiiri ortaya çıktı. Bir hafta sonraki ‘‘Anneler Günü''nde annesine vermek üzere ‘‘Sevgisine doyamam'' diye yazdığı şiirinde sevgisinin büyüklüğünü anlatıyordu Gizem. Bir de, annesinden ayırmaması için Allah'a yalvarıyordu. Gizem, minik yüreğindeki büyük sevgiyi herkese gösterdi.
Arkadaşlarının anneleri de Gizem'in annesi oldu. Onun gidişine gözyaşı döktü. Habibe Belen ise 17 gün sonra hayata döndüğünde kızını bir daha göremeyeceğini öğrendi. Şimdi yaklaşık 10 ay geride kaldı. Habibe Belen, ‘‘Bir kızım daha olsun istiyorum. Adını Gamze koyacağım. Gizem, fizik olarak aramızda yok. Manevi olarak yaşıyor. Sadece ona sarılamıyor, öpemiyorum. Eşim Mehmet, bir süre kendini suçlu hissetti. Alkolü bırakmasına çok sevindim. Yaşamın getirdiği herşeye katlanmak zorundayız. Bu nedenle Gizem'i içime gömdüm'' dedi.
GİZEM'İN ŞİİRİ SEVGİSİNE DOYAMAM
Sesine, bakışına
Sevgisine doyamam
Ben annemin yerine
Kimseleri koyamam
Saçının bir teliyim
Yanağının alıyım
Ben kimsenin değilim
Annemin öz malıyım
Daha da çok severim
Ulu Tanrı ben seni
Ne olursun ayırma
Anneciğimden beni
Gizem BELEN
4/A 398