Güncelleme Tarihi:
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı Aliağa, Bergama, Dikili, Foça, Kemalpaşa, Kınık ve Menemen ilçelerini kapsayan "Gediz- Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi"nin tanıtımı Tarihe Havagazı Fabrikası’nda yapıldı. CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Tacettin Bayır, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP İl Başkanı Alaattin Yüksel, Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ, Dikili Belediye Başkanı Mustafa Tosun, Kınık Belediye Başkanı Sadık Doğruer, meclis üyeleri ve muhtarların katıldığı toplantıya Strateji kapsamındaki ilçelerden Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin, Kemalpaşa Belediye Başkanı Arif Uğurlu ve Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar ise katılmadı. Aliağa Belediyesi hariç diğer bölge belediyeleri açtıkları stantlarda ürünler, broşürler ve dergilerle ilçelerinin tanıtımını yaptı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu önce Yarımada Kalkınma Stratejisini yaptıklarını ve uygulamaya başladıklarını ardından, Gediz ve Bakırçay Havzası’nın Kalkınma Stratejisini oluşturduklarını söyledi. Stratejinin bölge insanıyla birlikte, ihtayaçları karşılayacak şekilde ortaklaşa gerçekleştirildiğine dikket çeken Kocaoğlu, Küçük Menderes ve Tahtalı Havzası’nı sona bıraktıklarını çünkü bu bölgede uzun süredir Tire, Bayındır, Bademli’de kooperatiflerle ortak çalışma yaptıklarını belirtti. Kocaoğlu "İzmir’in kırsalını masaya yatırıyoruz. Mutlaka iyi tarım yapmamız gerekiyor. İyi tarım seferberliğine kalkmadan organik tarım hedefine kitlesel olarak ulaşmak imkansız. Küçük üreticinin, aile ziraatinin desteklememiz gerekiyor. Jeotermal kaynakların kullanılması, topraksız tarım ürünleriihracatına yönelik yatırımların yapılmalı. Bir köyde Türkiye’da söz sahibi olacak örneğin bir barbunya üretiliyorsa, bugün köylü ürününü tek tek götürüp pazarda tüccara satıyor. Tüccar kendi durumu ve piyasa koşullarına göre değerlendirme yapıyor. Tüm üreticiler tek başlarına hareket ettikleri için üreticinin korunması, devamında tüketicinin korunması mümkün değil" dedi.
Tarımın desteklenmesinden sonra en önemli konunun ürünün pazarlanması olduğunu belirten Başkan Kocaoğlu, "Ne üretirsek, nasıl üretirsek üretelim sonunda iş ürünü pazarlamaya, satmaya geliyor. Çiftçilerin birleşmesi, ögrütlenmesi kooperatif veya birlik adı altında biraraya gelmesi şart. Böylece hem fidan, gübre ve benzeri tedarikler hemde satışta birlik sağlanır. Pazarlama zincirleri ile sürekli görüşüyoruz. Belli potansiyelde olan, belli noktalara gelmiş kooperatiflerin ürünlerini market zincirlerine satmaya çalışıyoruz. Mesafe de katediyoruz. Ama belli potansiyele ulaşmamız gerekir. Marketler karşısında gücü olan yeterli miktarı elinde olan kurumu muhatap almak istiyor. En gelişmiş ülkelerde, Avrupa’da tarım kooperatifler kanalıyla organize oluyor. Üretim ve pazarlama kooperatifler kanalıyla gerçerleşiyor. Aklın yolu bir, kooperatifleşip, birlik olunmalı" dedi.
Başkan Kocaoğlu, kooperatifleşme ve birlik olmayla bugün geçerli olan "Domates tarlada 10 kuruş markette 1 TL" söylemlerinin ortadan kalkacağını, üreticinin daha az riskli üretim yapacağını, kazanç sağlayacağını söyledi. Örgütlenme seferberliğine ihtiyaç olduğunu belirten Kocaoğlu, "Her ürün için ayrı kooperatif olması da aynı dağınıklığı ve güçsüzlüğün bir üst aşamasıdır. Kooperatifler, birlikler, belediye başkanları, ziraat odaları yerel üreticiler hep birlikte oturup bir model oluşturmamız gerekiyor. Mevcut başarılı kooperatiflerin ürün yelpazesini genişletmek de bir yöntem olabilir. Mevsimine göre ürün pazarlamesı yapılabilir. Küçük Menderes’deki başarımızın altyapısı kooperatiflerdir. İğdeli Kooperatifi, Bayındır Çiçek, Bademler fidan, Tire Süt, Urla Bademler Çiçek kooperatifleri bunun en iyi örnekleridir. Bunlar olmasaydı biz Küçük Menderes’teki çalışmalarımızı sürdüremezdik" dedi.