Güncelleme Tarihi:
MARMARA depremi inşaat sektöründe zemin etüdü ve malzeme kalitesi zorunluluğu kadar Gazbeton'un önemini de ortaya koydu.
HAFİFLİĞİ, depreme dayanıklılığı, yanmayan özelliği ve ısı geçirmezliği gibi özellikleriyle Gazbeton ABD'de bile 21'inci yüzyılın inşaat malzemesi olarak anılıyor. Ama ne yazık ki Türkiye'de bir malın pazarını oluşturmak sanıldığı kadar kolay olmuyor. Bir başka deyişle iyi malın fiyatı ucuz olamıyor. Dahası iyi mal kendini gösterinceye kadar kötü mal tarafından eziliyor.
YILLARDIR arzuladığı pazar büyüklüğüne ulaşamayan Çimentaş Gazbeton da, bu görüşten hareketle ‘‘evlilik'' yolunda ilk adımı attı. Güçler birleştirildiğinde içerde ve dışarda rekabet ortamı yaratmak kolaylaşıyor. Bunun için Türkiye'de monopol olarak üretim yapan Türk Ytong'dan gelen teklifi kabul etti.
İKİ şirketin görüşmeleri ayrıntılar bazında devam ediyor ve yıl sonuna kadar birleşme tamamlanmış olacak Ve, bugünkü kırıcı rekabet de daha rahat ve makul rekabet şartlarına dönüşecek. Hayırlı olsun.
Patates tamam sırada ne var?
ÖNCE mercimek, ardından fındık ve son olarak patates stokları. Eritmek için devlet eliyle açılan kampanyalar. Destek olmak için büyük marketlerin promosyonları, televizyon reklamları, bastırılan patatesli yemek kitapları, patatesli baklava, patatesli döner. İhracat iadesinin yükseltilmesi, dahası Irak ve Nahcıvan'a çıkacak kamyonların, bir ay süreyle beraberinde 1'er ton patates götürmeleri zorunluluğu. Hepsi birbirinden ilginç uygulamalar. Sonunda istenen oldu, 5 milyon 500 bin tonluk patates stoğumuz eridi. Bizler de günde üç öğün patates yiyerek vatandaşlık görevimizi yerine getirdik.
VE Tarım Bakanlığı'ndan açıklama; Patateste sorun üretim artışından değil, ihracat gerilemesinden kaynaklanıyor. Demek ki ilk sorunumuz olmayan patetes, son sorunumuz da olmayacak. Nitekim İzmir Ticaret Borsası Başkanı Hasan Özmen, sağlıklı tarım politikası uygulanmayan bir ülkede, patates benzeri olayların yaşanmasının çok doğal olduğu görüşünde.
NE yazık ki nüfusunun yarısı geçimini topraktan sağlayan ülkemizde, tarıma ilişkin sağlıklı bir veri bulunmuyor. Tarımın kayıt içine alınmadığı, üretimin, iç ve dış talep dikkate alınarak yönlendirilmediği bir ülkede de daha çok patatesler yaşanacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Hasan Özmen görüşünü şöyle özetliyor;
‘‘BUGÜN patates, yarın başka bir ürün. Örneğin soğanın fiyatı bir sene 100 bin lira iken, diğer sene 1 milyon liraya ulaşmakta. Çünkü elimizde tarıma ilişkin sağlıklı veri tabanı yok. Ülkede ne kadar ürün üretiliyor, ihtiyaç ne kadar, bunun ne kadarı tüketiliyor? Bütün bu soruların cevabı doğru dürüst bilinmiyor.''
BU tablo ne yazık ki yıllardır değişmiyor. Bir tarafta çürüyen ürünler, diğer tarafta 20 yılda 50 kat artarak 2.5 milyar doları aşan tarım ürünleri ithalatı var. Türkiye'nin artık bu sorunu aşma zamanı geldi de geçiyor. Benzer çelişkilerin artık giderilmesi ve kaynak israfının engellenmesi gerektiğine dikkat çeken Özmen, bunun için tarımın tüm boyutlarıyla kayıt altına alınması, gerçek üreticilerin tespit edilmesi, toprak haritaları çıkarılmasının zorunlu olduğunu hatırlatırken, ‘‘Yıllardır raporlar hazırlayıp hükümet yetkililerine gönderiyoruz. Ancak, popülizmi hala aşamadık'' diye yakınıyor.
Piriştina’ya teşekkür
GEÇEN hafta ulaşımda entegrasyonla başlayan sorunları gündeme getirmiş, özellikle vapur güzergahı yüzünden ben dahil çok sayıda insanın mağdur olduğunu yazarak Büyükşehir Belediyesi'ni uyarmıştık. Karşıyaka'dan direkt Alsancak seferini kaldırıp, bu iskelenin yolcularının Pasaport bağlantılı taşınmasına gösterdiğimiz tepkiye, büyük destek geldi. Nitekim Büyük Şehir Belediyesi de hatasından döndü ve sabah 08.05'te Karşıyaka'dan Alsancak'a gidecek yolcular için bir direkt sefer koydu. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'ya gösterdiği duyarlılık için Karşıyaka-Alsancak yolcuları adına teşekkür ediyoruz.
Aydoğdu’nun OSB derdi
EGE Bölgesi Sanayi Odası, faaliyette olan, kuruluş aşamasında bulunan ve onayı çıkmış organize sanabi bölgesi sayısının 29'a çıkmasıyla gururlanırken, eski başkan Kani Aydoğdu yapılanları yanlış buluyor. Dahası OSB'lerin İzmir'in ‘‘başına bela'' olacağını savunuyor. Aydoğdu'nun görüşlerini yorumsuz aktarıyoruz;
‘‘EBSO'nun 1980'lerde çizdiği planlı kalkınma modeli bu değildi. OSB'lerin sayısı yükseldikçe, ortaya çıkacak sorunlar da artıyor. 29 sanayi bölgesinin yapımı 50 yıl sürer. Kaldı ki bunlar İzmir'in başına bela. Doğunun bütün işsizlerini İzmir'e çekip, insan ve kültür dokusunu fevkalade bozar. İzmir'i Şark vilayeti haline getirir. Üstelik iş de bulamaz, sosyal sıkıntılar ortaya çıkar, mutsuz bir kent oluruz.''
KANİ Aydoğdu İzmir OSB'lerinin plansız-programsız artırıldığını önesürerken, sanayinin yüzde 60'ını barındıran İstanbul'da sadece 3 OSB bulunduğunun altını da çiziyor. Peki İzmir'de hangi bölgeler gereksiz? Aydoğdu'nun buna cevabı, ‘‘İzmir'e Çiğli Atatürk, Aliağa, Plastik OSB ve Torbalı yeterdi. Maksimum 5 bölge olmalıydı. Bakın Torbalı, Tire, Bayındır, Ödemiş, Kiraz organize bölgelerinin birbirine mesafesi sadece 15-20 kilometre. Bu da rantabl olmadığını gösteriyor'' şeklinde.
AYDOĞDU İzmir'in bu bölgelere ihtiyacı olmadığını söylerken de şu örneği veriyor; ‘‘254 parselli Tire'de kayıtlar başladığında asiller dolmuş, 40 kişi de yedeğe yazılmıştı. Şimdi bırakın yedekleri, asiller bile ayrıldı ve bölgenin yüzde 40'ı boş. Tire'den vazgeçtik, 25 yıllık bölgemiz Atatürk OSB'nin yüzde 25'i hala boş.''
Günün Sözü
PLAN, BÜTÇE, PROJE LÜZUMLU, ANCAK UYGULAMA ÖNEMLİDİR