Oluşturulma Tarihi: Haziran 02, 2007 21:46
AYŞEGÜL YEŞİLNİL, İstanbul’da yaşayan İzmirli bir sanatçı. Ama kalbi, aklı Ege’de, ailesinin yasemin kokulu bahçesinde. Yaratıcılığını saatler arasına sıkıştıramadığından, özgür ve özgün bir sanatçı olarak yıllardır şarkı söylüyor, resim yapıyor, konser veriyor. Ürettiğini paylaştığı an, çok mutlu.
Æ Sanatla ilginiz ne zaman başladı? - Kendimi bildim bileli şarkı söylerdim. Ailemde herkes müzikle ilgiliydi. Dedem piyanistti. Ablam, dayım gitar çalardı. Utangaçtım, masanın altına girip şarkı söylüyordum. Yedi yaşında ablamın gitar, ağabeyimin akordeon çaldığı grupta şarkı söylemeye başladım. Bu konserler beni uluslararası festivallere götürdü. Beni konser şarkıcısı yaptı. Bülent Ortaçgil, Neşet, Nükhet Ruacan gibi bir çok saygın ve değerli müzisyenle sahne paylaştım.- Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Tekstil Tasarımı’nı birincilikle kazandım. Türkiye’de ilk üniversite mezunu moda tasarımcısıyım. Mezun olunca hemen Vakko’dan teklif geldi. Orada çalıştım. Ama anladım ki ben belirli saatler arasında çalışamayacağım.
Cazı hem söyledim hem resmettimÆ Bütün bunların yanında resim sergileri de açtınız. Kaç sergi oldu?- 16 kişisel sergim oldu. Uzun yıllar caz resimleri yaptım. 98’de Masal Mitoloji ve Efsane Üçlemesi isimli sergimden yarı insan yarı hayvan Şahmeran’lar çıktı ortaya. Anadolu kültüründeki medeniyetlerde kadın hakimiyeti görülür. Buradan yola çıkarak resimlerimde güçlü hayvan bedenlerinde vakur ve dimdik duran kadınlar çıktı. Daha sonra da Kutsal Binbir Gece Hayvanları adlı sergim oluştu. Her bir sergim bir sonrakinin doğuşuna vesile oldu. Resimlerimde hep iyi şeyler vermeye çalıştım. Kutsal Binbir Gece Hayvanları’nda şans, bereket, uğur getiren hayvanları resmettim. Æ Sanatın iki alanıyla da aktif bir şekilde ilgilenmek zor olmadı mı? - Hayır, onlar benim ikiz bebeklerim gibi oldu. Her iki sanatı da beraber büyüttüm. Birinden birini tercih edemedim. Bildiğim kadarıyla caz şarkıcısı ve profesyonel ressam olan başka sanatçı yok. Şimdiden güzel sanatlarda iki fakültede kutsal hayvanlarla ilgili çalışmalarım ders olarak okutulmaya başlanmış. Çalışmalarımın yaşarken değerlendirilmesi beni çok duygulandırdı.
Türk kadınlarını hala feraceli geziyor sanıyorlarÆ Eserlerinizi yurtdışında sergilemeyi düşündünüz mü?- İlgili kurum ve kuruluşların desteğini araştırıyorum. Ülkemizi yurtdışında en iyi tanıtacak şeyin sanat ve bilim olduğunu düşünüyorum. Bizim çok değerli sanatçı ve bilim adamlarımız var. Yurtdışında çağdaş bir Türk kadını olarak bir sanat çalışması yaptığınızda etkisi çok büyük olur. Türk kadınlarını hala feraceli biliyorlar.
Yanlış yolda doğru adımlarla ilerliyoruzÆ Türkiye’de sanatından taviz vermeyen sanatçılar olarak var olmak mümkün mü? - Yaşamını sadece sanatla sürdürmeye çalışmak büyük zorluktur. Size gereken önemi vermeyen yöneticiler ve organizatörlerle aynı sektörde olmak; Sanatçıya değer verilmesini bırakın, hayatın tüm zorluklarını yaşar ve yaşatılırken konsantrasyonunuzu yüksek tutup hala üretmeye çalışmanız çok zordur. Eşim Nezih Yeşilnil "Yanlış yolda doğru adımlarla ilerliyoruz" der. Ben sadece sanata olan inancım ve inadımla tutundum hayata.
En büyük hayalim İzmir’de bir sanat okulu açmakÆ Gelecekle ilgili planlarınız neler? - Siparişle değil içimdeki hislerle resim yaptığımdan hazır hissettiğimde bir sergi açacağım. Müziğe gelince; caz şarkıcılarının çok fazla kayıtları yok. Benim de ’Rüzgara Şarkılar Söyle’ isimli tek albümüm var. O yüzden en yakın zamanda caz şarkıları ve Türkçe sözlü bir albüm istiyorum. Şarkılarım hazır. Sözlerini ben yazdım. Eşim de besteleyip düzenliyor. Ama en büyük hayalim, İzmir’de, belki bir taş evde, sanat merkezi açmak. Sanatın her dalındaki ustalarla gençlere bilgilerimizi aktarmak. Ama desteğe ihtiyacımız var.
Maddiyata tutsak olmak bize göre değilÆ Caz müziğiyle ilginiz nasıl başladı?- Caz, özgürlüğü en iyi ifade edebilen müzik. Güzel Sanatlar’da aklım hep müzik bölümündeydi. Onların da derslerine giriyordum. Okulda çok sesli koroya girdim. Kontrabas sanatçısı eşim Nezih Yeşilnil ile tanıştım. O ve saygıdeğer müzisyenlerle,1987’de profesyonel caz söylemeye başladım. Æ Bir sanatçıyla evli olmak üretkenliğinizi nasıl etkiledi?- Benim bir müzisyenle evlenmem kaçınılmazdı. Eşim olmasının ötesinde hocam da oldu, çok destekledi. Önceliklerimiz daha iyi bir boya, daha iyi bir tuval, daha iyi kitaplar oldu. Gayrimenkul yerine beynimize yatırım yaptık. Biz hayatın başka bir tarafındayız. Yaşarken maddiyata tutsak olmak bize göre değil. Sistem hep tüketmemizi istiyor. Ben tüketici olmadım. Hayvanlar sadece ihtiyacı için öldürüyor. Bu açıdan bakınca bence en vahşi yaratık insanoğlu.