Güncelleme Tarihi:
Telefonda capcanlı bir ses... Bunca acının ardından yaşama sevincini kaybetmemiş Gamze Akbaş’ın sesi... Sonra, incecik bir ses daha: “Anneciğim, anneciğim. Benimle konuş...” Bu da Atakan... Gamze’nin lösemisi tekrarlayıp ve tek çıkar yolun ilik nakli olduğu söylendiğinde, “Kursa gidiyorum anneciğim” diyerek hastane yollarına düştüğünde geride bıraktığı Atakan...
Ve ana - oğul birbirlerine kavuştu
Gamze’nin, tedaviye gittiği Gebze’de her saniye adını sayıkladığı, telefonda masallar anlattığı Atakan... Şimdi annesinin yanında, mutlu çocuk şımarıklığını çevresine, telefonun öbür ucundaki bana bulaştırıyor. Bir kez daha anlıyorum ki, ancak bir çocuk insanın hem gözlerini doldurup hem mutluluktan deli ediyor. Çünkü müjdeyi annesi veriyor: “Kursum bitti anneciğim.”
Çok değil, daha bu yıl, takvimler 11 Şubat’ı gösteriyordu Gamze Akbaş’ın ismini ilk kez duyduğumda. Oğlu Atakan henüz 2 yaşındaydı, o ise 28. “Seyahate giden anne gibiyim” başlıklı o mektup sonrasında, annelerin sosyal paylaşım ağı Nurturia’daki kadınlar kenetlendi, tek ses olup, “Gamze ve ilik bekleyenler için bir tüp kan verin” çağrısını akıllarımıza kazıdı. Sonra biz de düştük yola. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nin bahçesinde Gamze’nin ailesiyle görüşürken biz de, onlar da az sonra uyanacağımız bir kabusu görür gibi tutuk ve acemiydik. Görüşemediğimiz Gamze bize hastane penceresinden el salladı. Sonra da tüm iyi yürekli, dayanışmayı bilen insanlara iletildi Gamze’nin çığlığı. “Seninleyiz Gamze” sözü lafta kalmadı, binlerce kişi kan bankalarına koşup kan vermek için sıralara girdi.
DENİZ SİPAHİ YAZIYOR... "EVİNE HOŞ GELDİN GAMZE"
Atakan’la büyüdük
Sonra üç aya yakın bir bekleme süresinin ardından, mayısta uygun donör müjdesi İtalya’dan geldi. 17 Mayıs’ta nakil gerçekleşti. Sonra Gamze’nin bünyesinin uyması beklendi. Yine en büyük iş, yani kesintisiz gülümseyebilmek, umudunu yitirmemek Gamze’ye düştü. Yanıbaşından ayrılmayan, telefonda konuşurken bile sonsuz sevgisini hissedebildiğiniz eşi Emrah’tan, sadece Gamze için değil gücünü diğer lösemi hastaları için seferber eden babası İbrahim Canseven’den aldık haberlerini. Atakan da İzmir’de annesinden ayrı üç yaşına bastı. Atakan annesinden uzak büyürken, Gamze de dayanışmanın, paylaşmanın mutlaka sonuç verdiğini göstererek bizleri büyüttü. Şimdi kavuştular. O güzel fotoğraftaki mutluluk bozulmadı.
Benden mutlusu var mı
Ayrıldığı gün zıbınını çıkarıp kokusunu adeta yüreğine kazıdığı Atakan’la şimdi sohbet ediyor, koca adamla konuşur gibi... Uyurken bıraktığı Atakan yine yanında uyurken fırsat bulduğu o kısa zamanda yazabildi: “Kurs bitti anneciğim. Savaştık, tüm ekip kazandık. Ve muhteşem an, kavuşma anını uzun uzun anlatmak istiyorum ama tatlı kuzum uyandı onunla ilgileneceğim, kahvaltısını yaptıracağım. Benden mutlusu var mı? Uyurken bir şeyler yazmak istedim, çok vakit bulamıyorum daha doyamadım.”
Yaşamı kazanmaktan büyük mutluluk var mı?