Fora yelken

Güncelleme Tarihi:

Fora yelken
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 28, 2007 23:21

Sadun Boro, Bodrum'da yaşayan, yaz aylarında Gökova'da "Kısmet" isimli teknesiyle dolaşan efsanevi bir denizcimizdir. Sevgili dostumuz Sadun Boro'nun, Atlantik ve Amerika seyahatlerini anlatan yeni kitabı "Fora Yelken"i zevkle okuduk. Kedisi Miço'ya olan sevgisini kıskandım. Gençlerimize denizciliği sevdirecek olan bu belgeseli tüm okuyucularımıza tavsiye ediyorum.

Fora yelken
GÖKOVA'da tanışmıştık sevgili Sadun Boro ile.. Hangi koydu hatırlamıyorum, sandalı ile kürek çeke çeke, bizim "Selahattin Kaptan" teknemize yanaşmış ve güverteye çıkmıştı. Elimde emektar teybimle hemen sorularımı sormaya başlamış ve onunla ilk röportajımı yapmıştım. Sonra nice mavi yolculuklarda veya Bodrum'daki evinde buluştuk. Usta Türk denizcisi, efsanevi doğa aşığı Sadun Boro'nun "dostu" olduğum için haklı gurur duyarım. Yayınlanan her kitabını bana imzalı gönderir. Geçen gün postadan "Fora Yelken" isimli yeni kitabı çıktı geldi. Kısmet isimli teknesi ile 1977-79 yıllarında yaptığı Atlantik ve Amerika seyahatini bol renkli resimli ve nefis üslubu eşliğinde bize sunmuş. Eşi Odo hanım, kızı Deniz ve kedileri Miço ile yaptıkları bu gezinin metni, bir sinemasal akışı içermekte, hem de uğranılan adalar, sular ve kıtalar hakkında nefis bir kapsamlı bilgi sunulmuş. Kitap değil bir belgesel yazmış sevgili Sadun Boro.. Ege Yayınları'ndan basılan bu kitabı herkese tavsiye ediyorum. (İsteme: 0.212.249.05.20 info@egeyayinlari.com)Kızı Deniz ile Atlantik'te..1977-79 yılları arasında Atlantik'te dolaşan Sadun Boro'yu, "Kısmet" isimli teknesinin güvertesinde kızı Deniz ile görüyoruz. Deniz, günümüzde Sadun Boro'ya "Apotot Dede" diyen (dedesi ahtapotu çok sevdiği için) Dilara'nın annesidir.SADUN BOROsen ki,denizlerin evliya çelebisitorunun dilara'nınapotot dedesi..pupa yelken dedinatıldın deryalara,atlantik'ten pasifik'ehalkımın yüreğine yerleştin.denizkızı hayalinin peşindevira demir, fora yelken diye,kısmet'in dümeninde, kamarasındaölümsüz bir ömür yaşadın.yüzyıllar geçse bilegölgen gökova'da dolaşacak,dalgalara emanet ettiğin öykünrüzgarların türküsü olacak..YAŞAR AKSOY22.7.2007, Saat: 11.30, Çeşme.(Not: Pupa Yelken, Vira Demir, Fora Yelken, Sadun Boro'nun kitaplarının isimleridir.)Onu özlememek elde mi?Sadun Boro ile 1980'lerde mavi yolculuklarımızda bir Gökova koyunda tanışmış ve söyleşi yapmıştım. Sonra defalarca evinde, denizde, karada buluştuk. Bu güzel denizciyi özlememek elde mi?MİÇO'NUN HASTALIĞIBu satırlar içinde beni en fazla duygulandıran bölüm, teknenin simgesi "Miço" isimli kedinin hastalanarak ölmesini anlatan bölümdü. Miço önceki gezilerinde teknelerine konuk olarak gelen ve sürekli kalmaya başlayan sevgili kedileridir. İspanyollar’ın Amerika'da ilk kurdukları şehir olan St.Augustine civarında olduklarında bu acı olay meydana gelir Şimdi. Sadun Boro anlatsın:-Miço son günlerde artık iyice fenalaştı. Devamlı uyuyor, yemiyor, yarasının kanı dinmiyor. Her halinden çok acı çektiği belli. Onun güzümüzün önünde böyle erimesi, hem Deniz'e, hem bize tahammül edilmez bir üzüntü veriyor. O akşam, hiçbir kurtuluş ümidi kalmadı. Bir hastaneye götürüp, hiç acı çekmeden, bir iğne ile ebedi uykusuna yatırmaktan başka çaremiz yok. O gece gözümüze uyku girmedi. Sabah, Hayvanları Koruma Derneği'ne telefonla durumu bildirdim. Getirmemi söylediler. Görmemeleri için, kızım Deniz ve eşim Oda'yı şehre gönderdim. Miço'yu çantaya koyarken caymamak için kendimi zor tutuyorum.Miço teknenin maskotu"Kısmet"in simgesi Miço, yıllarca 55.000 deniz mili boyunca yaptığı maskotluk görevine, 22 Haziran 1978'de veda etti ve bir koyda doğaya teslim edildi.DENİZE DÖNDÜO da anladı herhalde, acısından bir an evvel kurtulmak için hiç itiraz etmeden kendi kendine girdi çantaya. Hislerime hakim olabilmek için robot gibi hareket ediyordum. Bir arabaya atlayıp hastaneye gittim. Doktor iğneyi hazırlamış bizi bekliyordu. Çantayı hemşireye teslim ederken, yüreğimden bir parçayı da beraber verdiğimi hissettim o an.Birkaç dakika sonra, hemşire çantayı geri getirip elime verdiği zaman, artık içinde hayat kalmamıştı. Ele avuca sığmayan Miço, ilk defa bu kadar sessiz ve hareketsiz, ebedi uykusuna dalıp gitmişti çoktan. Hiç onu karada bırakabilir miyiz?. Denizde doğmuş, denizde yaşamış, denize dönecekti bir gün.Tekneye dönüp, minnacık naaşını iki kalın torbaya, dibe batıracak kafi zincirle beraber koydum. Koyun en derin yerinde denize verirken, o ana kadar yay gibi gerilen sinirlerim birden boşaldı artık.BAYRAĞIMIZ YARIDAO bizim için evde büyütülen bir kedi değil, denizlerde geçen 13 yılın her anını beraber yaşadığımız en sadık, en yakın bir dost, bir kader arkadaşı, adeta evlat gibi bir aile ferdiydi. Üç yıl dünya denizlerini gezerken, en tehlikeli anları, fırtınaları, tayfunları beraber yaşadık, engin okyanuslarda gurubu, en güzel koylarda mehtabı, o da kucağımızda beraber seyrettik. Her oltayı çekişte aynı heyecanı yaşadık, her çıkan balığı beraber bölüştük. Soğuk gecelerde aramızda yatar, dalgalı havalarda kendini ayaklarımızın arasına sıkıştırarak uyurdu. Her fani gibi, göçüp giderken dünya denizcilik tarihinde, bir ufak yelkenliyle dünyayı dolaşan, ardında 55.000 deniz mili bırakan ilk ve yegane kedi olarak anılacaktır.O akşam, Deniz ve Oda'yı botla aldığım zaman, yarıda dalgalanan bayraktan her şeyi anlamışlardı. Bir şey sormadılar. Deniz kamarasına kapandı, saatlerce hıçkırdı. Velhasıl bugün 22 Haziran 1978.. Biz en yakın varlığımızı, Deniz bir kardeşini, Kısmet maskotunu kaybetti, bayrağımız yarıda dalgalanıyor. Denizden bir "Miço" geldi, bugün gene denize döndü..Gökova’daki delikanlıGünümüzde Gökova'nın yemyeşil çamlarla çevrili her hangi bir koyunda Sadun Boro ile karşılaşabilirsiniz. Bu atletik, yanık vücutlu, sevimli, bol kahkahalı deniz insanı tam 80 yaşındadır.
Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!