En büyük şansım ailemin bana bakmaması

Güncelleme Tarihi:

En büyük şansım ailemin bana bakmaması
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 13, 2015 01:20

Haberin Devamı

BU hafta müthiş bir genç adam tanıdım. Hayatın ona sunduğu olumsuz şartları müthiş bir şansa ve iyiliğe dönüştürmüş. İnanılmaz bir şekilde, hayattaki en büyük şansının, ailesi tarafından 3 yaşında çocuk yurduna verilmesi olduğunu düşünüyor. Ama bu yurt bildiğiniz yurtlardan değil. Koruncuk Vakfı’nın, bir benzerini tekrar inşa etmek istediği, Urla Çocuk Köyü... Özgür, dünyaya bir çocuk getirmekle anne- baba olunamayacağını bunun için gerçekten çabalamak ve hak etmek gerektiğini anlatıyor. Koruncuk Vakfı yöneticileri, Boston Berkeley Üniversitesi’nde okuyan Özgür’e destek olurken, onun gibi çocukları topluma kazandırmak için Urla’da bir çocuk köyü inşa etmek için vargüçleriyle çabalıyor. Koruncuk Vakfı İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Işıl Nişli ve Özgür Yaşar ile sohbet ettik. Özgür, boğazımda kocaman bir düğüm, kalbimde ise müthiş bir umut bıraktı. Tabii en önemlisi de Koruncuk Vakfı’nın tüm yönetici ve gönüllülerine de büyük bir hayranlık...

Haberin Devamı

En büyük şansım ailemin bana bakmaması

ORADA BİR KÖY VARDI VE BİZİM SİHİRLİ KÖYÜMÜZDÜ

- Özgür, hayatından bahseder misin biraz?
- Ben 3 yaşımda eski Urla Çocuk Köyü’ne verilmişim. Hatta ilk giden ve son terk eden çocuklardan biriyim. Oranın her gününü, her anısını yaşadım ve bunu gerçekten büyük bir şans görüyorum. Ben ve orada yetişmiş çocuklar için çok özel bir yerdi. Zaten kapandıktan sonra ‘Orada Bir Köy Var Uzakta’ şarkısını içimizde duyarak orayı özlemle andık. Biyolojik ailemle yaşamış olsaydım bugün olduğum kişi olamazdım. Ailem hayatta ama ben biyolojik bağın görüşmek için yeterli olmadığını düşünerek görüşmüyorum. 5 kardeşiz, onlar görüşüyor ama ben görüşmüyorum.
- Peki sen neden çocuk köyüne verilmişsin?
- Aslında 3 yaşında olduğum için çok hatırlamıyorum. Ama ailemiz bize bakacak bilinç ve kültürde olmadığından biz 5 kardeş Urla Çocuk Köyü’ne verilmişiz. Ama bu olumsuz görünen durum benim için büyük bir şans oldu. Çünkü Urla Çocuk Köyü benim için sihirliydi. Hani bir çizgi film vardı, Şirinler Köyü. İşte ben gerçekten öyle bir yerde büyüdüm. Evler mantara benziyordu, etrafta bir sürü çocuk yani arkadaşım vardı. Her yer yemyeşildi, etrafta koşturan tavşanlar vardı. Tiyatro kursları, atölyeler vardı. Burası bana müthiş bir hayal dünyası kazandırdı.

Haberin Devamı

ONLARIN YANINDA YETİŞSEM BU KADAR ŞEYİ BAŞARAMAZDIM

- Sen bir algıyı kırıyorsun. Hemen her çocuk yuvası hikayesi acılarla, travmalarla dolu olurken sen herkesin gitmek isteyeceği bir yerden bahsediyorsun...
- Ben değil, Urla Çocuk Köyü kırıyor aslında. Herkes benim ailemden uzak büyüdüğüm için acılar içinde yetiştiğimi, zor günler geçirdiğimi sanıyor. Oysa ben Urla Çocuk Köyü’nde, ailesinin yanında yetişmiş birçok çocuktan daha şanslı büyüdüm. Oradaki anne benim annem. Hala görüşüyoruz. Biz 5 kardeşimle, 3 diğer kardeşle bir aile olduk. Annemizin tek hayatı bizdik. Hep öyle davrandı ve bizi çok iyi büyüttü. Urla Çocuk Köyü’nde tüm kötülüklerden uzak, 70 arkadaşımla müthiş keyifli bir çocukluk geçirdim.
- Sonrası da aynı şekilde güzel gelişti mi?
- Hayatımın ikinci dönüm noktası 2005 yılında yabancı bir üniversite öğrencisinin Avrupa Birliği Projesi kapsamında bizim köye gelip kısa film çekmesi oldu. Urla Karantina Adası’nda onlarla kalarak çok değişik bir deneyim yaşadık. Benim dünyam tekrar değişti ve bilinçaltıma yeni kültürler tanımak, dünyadaki farklılıklara ilgi göstermek isteği yerleşti. Sonrasında da hayatımı böyle yönlendirdim. Tesadüfe bakın ki, 2 hafta önce Belçika’da bir seminere katıldım ve o filmin yönetmeniyle 10 yıl sonra tekrar buluştum.

Haberin Devamı

KAPATILINCA YUVAYA VERİLDİM VE ÇOK MUTSUZ OLDUM

- Çocuk Köyü kapatıldıktan sonra neler yaşadın?
- 14 yaşımdayken maalesef Urla Çocuk Köyü kapatıldı. O zaman beni çocuk yurduna verdiler. Ama oraya uyum sağlayamadım. Öğrenci yurduna geçtim. Lise dönemimizde bizi Endüstri Meslek Lisesi’ne verdiler. Ama hayalimdeki meslek bu olmadığından öğretmenlerimle konuştum ve gitmek istemediğimi söyledim. Ama gitmek zorunda olduğumu söylediler. Sanatla ilgili olduğumdan araştırdım ve Göztepe Lisesi’nde grafik tasarım bölümü olduğunu öğrendim. Milli Eğitim’e gittim derdimi anlattım ve sınava girmeme izin verdiler. Sınavı kazanınca o okula geçtim.
- Harika, olmazları bir bir oldurmuşsun yani...
- Lise 1’de okurken yurt dışına çıkmak istediğimi fark ettim. Ama aylık 30 TL veriliyordu bize, bu parayla nereye gidebilirdim? Yılmadım, Avrupa Birliği’nin proje yazma eğitimine katıldım. Şansa bakın ki ilk oturumda örnek proje olarak benim 10 yaşımdayken benim de içinde olduğum çocuk köyü projesi gösterildi. İkinci oturumda yine bizim köydeki farklı bir proje anlatıldı. Hatta benim 7 yaşımda çekilmiş fotoğraflarım da vardı. Çok şaşırdım, eğitmenlere anlattım ve müthiş motive oldum.

Haberin Devamı

LİSEDE AB PROJE KOORDİNATÖRÜ OLDUM 30 ÜLKE GEZDİM

- Herşey film senaryosu gibi hazırlanmış sanki...
- Zaten o günkü motivasyonla anladım ki ben istediklerimi başarabilirim. Hemen bir Avrupa Birliği Projesi’ne başvurdum ve ilk Romanya’ya gittim. Orada proje ortaklıkları kurdum ve Lise 2’de Avrupa Birliği Proje Koordinatörü oldum. Lise hayatım boyunca bu projelerle 30 ülkeye gittim, 150’ye yakın genci de kendi yaptığım proje ortaklıklar aracılığıyla yurt dışına gönderdim.
- İnanılmaz bir genç adamsın Özgür... Tüm bu süreçte Urla Çocuk Köyü’ndeki annen ve kardeşlerinle görüşmeye devam ettin mi?
- Tabii, çünkü o benim annem. Kardeşlerim de kendi yollarını çiziyor ama hep beraberiz.

Haberin Devamı

PARASIZLIKTAN BIRAKACAKKEN KORUNCUK VAKFI KORUMAYA ALDI

- Peki Amerika’ya gidişin nasıl oldu?
- Liseyi üniversite gibi yaşadığımdan çok keyifli geçmişti. Üniversitede güzel sanatları kazandım ama Türkiye’de okumak istemediğime karar verdim. Boston’daki Berkeley Üniversitesi’nin sınavlarına girmeye karar verdim. 1 yıla yakın çalıştım, hazırlandım ve kazandım. Şu an Music Management Business ve Film Müzikleri Bölümleri’nde okuyorum. Bir hayalim daha gerçek oldu.
- Peki ama, Amerika’da hem de Boston’da okumak büyük bir finansman demek. Bunu nasıl hallettin?
- Okul için 40 bin dolar bursum olduğundan okula para ödemiyordum ama yaşamak için paraya ihtiyacım vardı. Eski Urla Köyü yöneticilerinden bir kısmı bana destek oldu başlarda ama, devam edemediler. Artık dönmem gerekecekti ama birisi, ‘Koruncuk Vakfı’na bir mesaj atsana’ dedi. Attım ve anında vakıf yöneticileri bana sahip çıktı. Sadece maddi değil, manevi olarak da çok ilgilendiler. Sürekli aradılar, bir ihtiyacın var mı diye isteğim dışında da yardımcı oldular.

EN BÜYÜK ŞANSIM URLA ÇOCUK KÖYÜ

- Hayatına baktığında neler düşünüyorsun? Birçokları büyük bir yıkım beklerken sen hem ışıldıyor, hem de çevreni aydınlatıyorsun...
- Haklısınız o beklentiyi kıramıyorum, herkes iyi niyetli ama beni anlayamıyorlar. Benim en büyük şansım ailemin beni çocuk yuvasına bırakması. Eğer bana bakabilecek durumda, biri avukat, biri doktor olsalardı bile ben Urla Çocuk Köyü’ne gitmek isterdim. Oradaki mutluluğumu tarif edemiyorum. Bugünkü hayatımın temelleri orada atıldı.
- Bundan sonra neler yapmayı istiyorsun?
- Öncelikle eğitimi tamamlamak istiyorum. Bir şirket kurarak müzikal eğitimler vermek ve uluslararası sosyal sorumluluk projeleri yapmak istiyorum. Hatta şimdiden bir projeye başladık. 2 yıl önce Amerika Connecticut’da bir okulda 20 çocuk katledilmişti. Ben çocuklarla büyüdüğüm için çok etkilendim ve hemen oraya giderek yetkililerle görüştüm. Şimdi orada bir senfoni anma konseri düzenmeye karar verdik. Hatta İzmir ve İstanbul’da seçmeler yaptık, yetenekli kişileri seçtik. Yeni besteler yazıldı bu çocuklar için, Aralık ayında da bu çocuklar için yazılmış eserler bu orkestra ile seslendirilecek.

IŞIL NİŞLİ

KORUNCUK VAKFI İZMİR ŞUBESİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI

- Koruncuk Vakfı İzmir’de ne zamandır faaliyette?
- Koruncuk Vakfı uzun yıllar önce kuruldu ama İzmir’de 2 yıl önce yenilenmiş bir oluşumla tekrar harekete geçti. Geçen aralık ayından itibaren de Işınsu Kestelli, Sinan Can, Celal Özlü, Dilara Sürgü, Zeliha Toprak, Hayati Eröz, Ayşe Özgener, Banu Bakkaloğlu, Bilge Güre ve Candan Turhan’dan oluşan yeni bir yönetim kuruluyla daha verimli çalışma içine girildi. Bu kişiler bizim için çok önemli çünkü hepsi gönüllü ve gönülden çalışan kişiler.
- Ülkemizde bakıma muhtaç çocuk sayısı ne kadar?
- Türkiye’de “resmi” rakamlara göre 0-4 yaş arası sosyal güvencesi olmayan 2 milyon çocuk var. Yaklaşık 6 bin çocuksa sokaklarda yaşıyor. Tabii bunlar resmi rakamlar. Ancak incelediğimizde bu sayıların çok üstünde olduğunu görüyoruz. Biz diyoruz ki, ‘lütfen çocuğunuzu kucağınıza aldığınızda, gece üstünü örterken ya da doğum gününü kutlarken bunlardan mahrum olan binlerce çocuğu da düşünün.’

En büyük şansım ailemin bana bakmaması

DESTEK OLUN ÖZGÜR’LERİ ÇOĞALTALIM

- Özgür müthiş rol model. Onun gibi örnekleri çoğaltmak için ne yapılmalı?
- Biz Özgür gibi birçok çocuğumuz olduğuna inanıyoruz. Hedefimiz Urla Koruncuk Köyü’nü inşa ederek Özgür gibi başarılı gençleri topluma kazandırmak. Bunun için ailesinin bakmadığı çocukları koğuş sisteminden çıkararak kardeşleri ve anneleriyle ayakları üzerinde durabilen, kültürümüzün gelenek ve adetlerine uygun yetiştirmeyi amaçlıyoruz. ‘Orada Bir Köy Var Uzakta’ adlı şarkıyı ben ‘Burada Bir Köy Var’ bu köy hepimizin köyü gelin hep birlikte inşa edelim diyorum.
- Peki bizler ne yapabiliriz?
- Mottomuz çok güzel: El ver hayata tutunsun! İzmirli duyarlıdır, ben el verileceğine ve köyümüze sahip çıkılacağına inanıyorum. Sizin aracılığınız ile tüm İzmirlilere, hemşehrilerimize, kurumlara, sivil toplum örgütlerine sesleniyorum O köy, Koruncuk Köy bizim köyümüzdür. 4717’ye URLA yazarak bir sms’le 6 TL bağışta bulunabilir ve bize destek olabilirsiniz. İnşaat maliyetimiz yedi milyon lirayı buluyor. Bu noktada sponsorluk çok önemli. Çocuk köyümüzdeki evlerden birine sponsor olabilir, kendilerinin ya da kurumlarının ismini çocuk evlerine verebilirler. Özel günlerini, bağış sertifikalarımızla, daha anlamlı kılabilir, kişiye özel bağış yapabilirler. Ayrıca 5-6 Ağustos’ta Alaçatı’da Koruncuk Köy kermesimiz var, herkesi bekliyoruz.

En büyük şansım ailemin bana bakmaması

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!